Türkiye, derin tarihsel kökleri ve stratejik önemi ile dünya üzerinde emperyalist güçlerin daima hedefi olmuştur. Ancak, bu hedeflerin gerçekleşmesinde kullanılan en büyük araçlardan biri, içeriden destek sağlanan ve halkın iradesini maniple eden muhalefet unsurları olmuştur. Bugün Türkiye’de “muhalefet” adı altında faaliyet gösteren yapılar, Atatürk’ün bağımsızlık ilkesini, Türk milletinin egemenliğini ve Cumhuriyet’in temel değerlerini temsil etmekten çok uzaktır. Özellikle Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve onun çevresindeki irili ufaklı partiler, emperyalizmin doğrudan ya da dolaylı güdümünde olan yapılardır.
CHP: Atatürk’ün Partisinden Emperyalizmin Aygıtına
CHP, Cumhuriyet’in kuruluşunda Atatürk’ün liderliğinde bağımsızlık mücadelesini temsil eden bir parti olarak kuruldu. Ancak, 1938 sonrası CHP’nin rotası kökten değişmiştir. Atatürk’ün tam bağımsızlık ilkesi, yerini emperyalist güçlerin ve onların ekonomik çıkarlarının savunuculuğuna bırakmıştır. CHP, Atatürk’ün ismini ve partinin tarihi mirasını yalnızca seçim dönemlerinde bir propaganda aracı olarak kullanmakta, özünde ise bu değerlere tamamen aykırı bir siyaset izlemektedir.
Özellikle 1946’dan itibaren CHP, çok partili hayata geçişle birlikte emperyalist odakların etkisi altına girmiş, Batı’ya yaranma politikalarıyla halktan kopmuştur. NATO’ya girişi destekleme, IMF politikalarının kabulü, özelleştirmeler ve küresel sermaye ile işbirliği, CHP’nin “muhalefet” adı altında yaptığı icraatların birer göstergesidir. Bu parti, bugün Atatürk’ün partisi olarak değil, küresel sermaye ve çıkar gruplarının bir şirketi gibi yönetilmektedir. Parti içindeki hizipler, grup çıkarları ve liderlik yarışları, halkın sorunlarını ve ulusal çıkarları gölgede bırakmıştır.
Adı Muhalefet: Sistem Ürünü ve Türkiye Karşıtı Yapılar
CHP dışında, Türkiye’deki diğer muhalefet partilerinin çoğu da genel olarak sistemin birer ürünü olarak sahneye çıkmıştır. Bu partilerin birçoğu, Türk milletinin bağımsızlık ve egemenlik duygularını temsil etmekten ziyade, dış güçlerin güdümünde faaliyet göstermektedir. Bu yapılar, Türk milletinin birliğini, dirliğini ve tarihsel değerlerini savunmaktan uzak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine karşıt bir tutum sergilemektedir.
Adı muhalefetteki küçük partiler, halk nezdinde herhangi bir güven tesis edememiştir. Bunun en büyük sebebi, bu partilerin büyük çoğunluğunun halkın değerlerini değil, Batı’nın çıkarlarını öncelemesidir. “Demokrasi” ve “insan hakları” maskesi altında Türkiye’yi zayıflatmaya yönelik politikaları savunan bu yapılar, Türk milletinin asli unsurlarından değil, Batı’nın Türkiye’ye dayattığı yapay oluşumlardan ibarettir. Bu muhalefet partileri, milli bir duruştan yoksun oldukları gibi, Türkiye’nin dış politikadaki bağımsızlık arayışlarını da sürekli baltalamaktadır.
Muhalefet Neden İktidarı Değiştiremiyor?
Bugün Türkiye’deki muhalefet, halkın gerçek taleplerine cevap veremediği için bu mevcut mafya tarikat iktidarını değiştirememektedir. Muhalefet partilerinin çoğunun temel sorunu, halktan kopuk olmaları ve emperyalizme yaranmaya çalışmalarıdır. Türk milletinin ortak ruhunu, değerlerini ve tarihsel mirasını anlamayan bu partiler, halkın gözünde güvenilirliklerini yitirmiştir.
CHP’nin başını çektiği “muhalefet bloğu”, halkın milli hassasiyetlerini anlamaktan çok uzaktır. Milletin milli, sosyal, siyasi ve kültürel değerlerine yabancı, ekonomik olarak ise halkın refahını önemsemeyen politikalar, muhalefetin gerçek bir alternatif olmasını engellemektedir. Bunun yanında, muhalefet partilerinin birbirinden kopuk, dağınık ve kişisel çıkarlar üzerinden siyaset yapmaları, bir iktidar alternatifi oluşturulmasını imkânsız hale getirmektedir.
Muhalefetin Değişmesi Gereken Temel İlkeler
Türkiye’de gerçek bir muhalefet oluşması için şu temel ilkelerin benimsenmesi gerekmektedir:
1. Bağımsızlık ve Milli Egemenlik: Muhalefet, Batı’nın güdümünden tamamen çıkmalı ve Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini temel ilke edinmelidir.
2. Halkın Değerlerine Saygı: Türk milletinin tarihsel, sosyal, siyasi ve kültürel değerlerine yabancı değil, bu değerleri benimseyen bir siyaset izlenmelidir.
3. Atatürk İlkelerine Dönüş: Atatürk’ün tam bağımsızlık, devrimcilik, laiklik, halkçılık ve milliyetçilik ilkeleri rehber alınmalıdır. Atatürk’ün ismi bir araç olarak kullanılmaktan çıkarılmalı, gerçek anlamda onun politik mirası savunulmalıdır.
4. Emperyalizme Karşı Net Tutum: Muhalefet, emperyalist güçlere ve onların Türkiye üzerindeki oyunlarına karşı kararlı bir duruş sergilemelidir.
Sonuç
Türkiye’nin bugün en büyük eksikliği, milli bir muhalefet partisidir. CHP ve diğer muhalefet partileri, halkın taleplerine ve Atatürk’ün bağımsızlık mirasına sırt çevirmiş, emperyalizmin güdümünde hareket eden yapılar haline gelmiştir. Gerçek bir değişim ve Türkiye’nin yeniden bağımsız bir güç haline gelmesi için, halkın desteğini alabilecek milli ve bağımsız, birlikte ve örgütlü hareket eden bir muhalefet inşa edilmelidir. Aksi takdirde, mevcut muhalefet yapısı, yalnızca iktidarın gücünü pekiştiren bir “gölge” olarak kalmaya mahkûm olacaktır.