Site icon Turkish Forum

CHP: Kimlik Bunalımı, İlkesizlik ve Alternatif Olamama Sorunu

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’nin en köklü siyasi partisi olmasına rağmen, son yıllarda kurucu ilkelerinden uzaklaşmış, kimliksizleşmiş ve halk nezdinde gerçek bir alternatif olma iddiasını kaybetmiş görünmektedir. Bu durumu açıklamak için yalnızca seçim sonuçlarına değil, partinin izlediği politikalara, aday seçimlerine ve topluma verdiği mesajlara bakmak yeterlidir. - chp alti ok

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türkiye’nin en köklü siyasi partisi olmasına rağmen, son yıllarda kurucu ilkelerinden uzaklaşmış, kimliksizleşmiş ve halk nezdinde gerçek bir alternatif olma iddiasını kaybetmiş görünmektedir. Bu durumu açıklamak için yalnızca seçim sonuçlarına değil, partinin izlediği politikalara, aday seçimlerine ve topluma verdiği mesajlara bakmak yeterlidir.

CHP’nin Kimlik Bunalımı: İlkelerden Kopuş

CHP, kuruluşundan itibaren laiklik, halkçılık, devrimcilik, devletçilik, milliyetçilik ve cumhuriyetçilik gibi ilkeleri temel almıştır. Ancak günümüzde bu ilkeler, partinin politikalarında ya görünmez hale gelmiş ya da tutarsız bir şekilde uygulanmaktadır. Özellikle laiklik konusu, geçmişte CHP’nin temel taşı olarak görülürken, son yıllarda bu ilkenin “toplumla uzlaşma” adı altında göz ardı edildiği izlenimi yaratılmıştır.

CHP’nin laiklik ilkesine mesafeli durmaya başlaması, muhafazakâr kesimden oy almak için yapılmış bir taktik olarak görülmektedir. Ancak bu taktiksel hamleler, “ne sağcı ne solcu” bir CHP algısı yaratmış ve partinin kimliğini belirsizleştirmiştir. Jacques Maritain’in “İdeallerinden vazgeçen bir hareket, varlığını sürdüremez” sözünü hatırlayacak olursak, CHP’nin ideallerinden uzaklaşması, onu siyasi arenada güçsüz bir aktör haline getirmiştir.

Etnik Ayrılıkçılık ve Dincilik Arasında Sallanma

CHP’nin politikalarındaki en büyük çelişkilerden biri de dincilik ve etnik ayrılıkçılık konularındaki tutumudur. HDP ile kurulan ittifak, muhafazakâr ve milliyetçi kesimlerde büyük bir tepkiye yol açmış, bu durum CHP’nin hem laik tabanını hem de ulusalcı seçmenini rahatsız etmiştir. Aynı şekilde, din üzerinden oy devşirme amacıyla zaman zaman muhafazakâr söylemlere başvurması, seçmende tutarsızlık algısı yaratmıştır.

Kendi tabanını rahatsız eden bu politikalar, CHP’yi iki temel riskle karşı karşıya bırakmaktadır:

1. Kendi seçmenini kaybetme riski: İlkelerinden uzaklaşan bir partiye, tabanı uzun vadede bağlı kalmaz.

2. Rakip partilere benzeşme: Seçmen, muhafazakâr politikalara yönelmek istiyorsa, orijinal bir alternatif olarak AKP veya MHP’ye yönelecektir.

Bu durum, Guy Debord’un “Kendine yabancılaşmış bir güç, kendi varlığını inkar eder” sözünü doğrular niteliktedir. CHP, bu çelişkili politikalarla kendi varlığını inkar etmektedir.

İşportacı Siyaset: İlkesiz ve Taktiksel Yaklaşım

CHP’nin seçim dönemlerinde aday belirleme ve siyaset yapma tarzı, kurumsal bir partiden ziyade, günü kurtarmaya yönelik “işportacı” bir siyaseti andırmaktadır. Özellikle yerel ve genel seçimlerde, ilkelerine uygun olmayan, halk nezdinde karşılığı olmayan veya yalnızca ittifak dengelerine göre belirlenmiş adaylar gösterilmesi, partinin ciddiyetine olan güveni sarsmıştır.

Bu durum, özellikle 2023 seçimlerinde açıkça görülmüştür. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, uzun yıllardır liderliğini yaptığı partiye rağmen, kararsız bir kampanya yürütmüş ve topluma güçlü bir liderlik mesajı verememiştir. “6’lı Masa” süreci ise bir liderlik krizine dönüşmüş ve seçmenin zihninde, CHP’nin iktidar iddiasını gölgeleyen bir tablo oluşturmuştur.

Seçmen CHP’ye Neden Güvenmiyor?

CHP’nin seçimlerde oy oranını artırmakta zorlanmasının temel nedeni, seçmenin bu partiyi güçlü bir iktidar alternatifi olarak görmemesidir. Seçmen, CHP’nin kimliksizleştiğini, tutarsızlaştığını ve halktan kopuk bir elit tabaka tarafından yönetildiğini düşünmektedir.

Seçim dönemlerinde verilen vaatlerin samimiyetinden şüphe duyan seçmen, partinin günlük politik taktiklere dayalı siyasetini cezalandırmaktadır. İlber Ortaylı’nın şu sözü bu durumu özetler: “Halk, güçten korkar ama tutarsızlıktan nefret eder.”

CHP’nin tutarsız politikaları, seçmeni hem soğutmuş hem de hayal kırıklığına uğratmıştır.

CHP için Çözüm Önerileri

CHP’nin yeniden güçlü bir siyasi aktör haline gelmesi için şu adımları atması gerekmektedir:

1. Kimlik Yeniden İnşası: CHP, kurucu ilkelerine dönmeli ve bu ilkeleri günümüzün ihtiyaçlarına uygun şekilde yorumlamalıdır. Laiklik, halkçılık ve devrimcilik gibi değerler, güçlü bir şekilde savunulmalı ve seçmene net bir mesaj verilmelidir.

2. Aday Belirleme Sürecinde Şeffaflık ve İlke Odaklılık: Adaylar, partinin ilkelerine uygun, halkta karşılığı olan ve liyakat sahibi kişiler arasından seçilmelidir. Popülist ve kısa vadeli ittifak hesaplarıyla aday belirleme anlayışı terk edilmelidir.

3. Toplumla Gerçekçi İletişim: CHP, toplumun farklı kesimlerine hitap ederken, ilkelerinden ödün vermeyen bir dil kullanmalıdır. Muhafazakâr kesime hitap etmek adına laikliği ihmal etmek ya da ulusalcı tabanı rahatsız edecek ittifaklara girmekten kaçınılmalıdır.

4. Güçlü Liderlik ve Uzun Vadeli Strateji: CHP, liderlik krizini çözmeli ve toplumun güvenini kazanabilecek bir lider etrafında birleşmelidir. Ayrıca, günübirlik politikalar yerine, uzun vadeli stratejilere odaklanmalıdır.

5. Halkın Gerçek Sorunlarına Odaklanma: CHP, halkın ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlarına gerçekçi çözümler üretmeli ve bu çözümleri halka etkili bir şekilde anlatmalıdır. İdeolojik bir savunuculuk ile somut politika üretimi birleştirilmelidir.

Sonuç: Alternatif Olmadan İktidar Olunmaz

CHP’nin mevcut hali, kimliksizleşmiş, ilkelerinden uzaklaşmış ve halkın güvenini kaybetmiş bir tablo çizmektedir. Bu durumda, seçmenden daha fazla destek beklemek hayaldir. CHP, kendisini yeniden inşa etmedikçe, Türkiye siyasetinde gerçek bir alternatif ve iktidar adayı olamayacaktır.

Türkiye’nin CHP gibi bir partiye ihtiyacı vardır. Ancak bu ihtiyaç, ilkelerini kaybetmiş, işportacı bir CHP’ye değil; cesur, ilke sahibi ve halkla bütünleşmiş bir CHP’yedir.

Exit mobile version