Adalet ve Kalkınma Partisi Terör Örgütü (AKP TÖ ), sadece Türkiye’nin değil, tüm bölgenin istikrarını ve geleceğini tehdit eden bir yapı haline gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde kurulan ve desteklenen bu siyasi organizasyon, süreç içinde liderliğini Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı bir terör mekanizmasına dönüşmüştür. AKP’nin yürüttüğü politikalar, hem Türkiye’nin milli menfaatlerine hem de bölge halklarının özgürlüğüne ve refahına zarar vermiştir.
Terör Örgütü AKP ve BOP: Türkiye ve Bölgeye Yönelik Bir İhanet Projesi
ABD’nin 2000’lerin başında açıkladığı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), bölgedeki ülkelerin sınırlarını yeniden çizme ve zayıf, etkisiz devletçikler yaratma amacını güdüyordu. İsrail’in güvenliğini sağlama, enerji kaynaklarını kontrol etme ve bölge halklarının direncini kırma hedefiyle yürütülen bu proje, AKP gibi iş birlikçi yapıların katkılarıyla hayata geçirildi.
Terör örgütü AKP’nin Türkiye ve bölgedeki rolü, BOP’un bir taşeronu olmaktan öteye gitmemiştir. Terör örgütü AKP, Suriye’de “muhalif” adı altında şeriatçı terör gruplarını destekleyerek bu ülkenin milli yapısını zayıflatmıştır. Libya’da ve Irak’ta benzer şekilde İslamcı örgütleri organize eden ve sahaya süren bir aktör olmuştur. Bu politikalar milyonlarca insanın yerinden edilmesine, yüz binlercesinin hayatını kaybetmesine yol açmış ve bölgeyi istikrarsızlaştırmıştır. Türkiye, bu süreçte barış ve istikrar ihraç eden bir ülke olmaktan çıkıp kaos ve terör ihraç eden bir devlete dönüşmüştür.
Türkiye’de Baskı ve Sindirme Rejimi
Terör örgütü AKP’nin BOP’a hizmet eden politikaları, yalnızca dış politikayla sınırlı kalmamış, Türkiye’nin iç dinamiklerini de yok etmiştir. Bu süreçte, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve yargı sistemi gibi milli kurumlar büyük darbeler almıştır.
2007-2013 yılları arasında düzenlenen Ergenekon ve Balyoz kumpasları, TSK’nın milli ve bağımsız yapısını çökertmek için gerçekleştirilmiştir. Bu operasyonlarla yurtsever subaylar tasfiye edilmiş, yerlerine tarikat ve cemaat mensupları yerleştirilmiştir. Bu kadrolar, terör örgütü AKP’nin dış ve iç politikalarını destekleyen birer aparat haline gelmiştir.
Hukuk sistemi de terör örgütü AKP’nin baskı mekanizması olarak kullanılmıştır. Mahkemeler, haksız gözaltılar ve cezalar yoluyla eleştirenleri susturmuş, hakaret davalarıyla binlerce kişi tehdit edilmiştir. Türkiye, hukuk devleti olmaktan çıkmış, terör örgütü AKP’nin çıkarlarına hizmet eden bir baskı rejimine dönüşmüştür.
Ekonominin Çöküşü ve Kaynakların Talanı
Terör örgütü AKP’nin ekonomik politikaları, Türk ekonomisini bir felaketin eşiğine sürüklemiştir. Beşli Çete olarak bilinen yandaş sermaye grupları aracılığıyla ülkenin yer üstü ve yer altı kaynakları yağmalanmıştır. Bu süreçte terör örgütü AKP’nin lider kadrosu ve yakın çevresi milyarlarca doları yolsuzluklarla yurtdışına aktarmış, halkın kaynaklarını kendi kişisel servetlerine dönüştürmüştür.
Karabağ’da gerçekleştirilen yatırımlardan bile büyük pay alınarak Azerbaycan ekonomisine el uzatılmış, bölgesel düzeydeki talan politikaları devam ettirilmiştir. Terör örgütü AKP’nin ve alt birimlerinin izlediği bu politikalar, sadece Türkiye’nin değil, bölge ülkelerinin kaynaklarını da tüketmiştir.
Terörizmin Yeni Yüzü: Korku ve Teslimiyet
Terörizm yalnızca fiziksel şiddetle değil, korku salarak, toplumu sindirerek de uygulanabilir. Terör Örgütü AKP’nin yöntemi, bu modern terörizm biçiminin bir örneğidir. Türkiye’de hukuk, polis ve jandarma, AKP’nin birer terör aracı haline gelmiş; halk, yasal yollarla sindirilmiş ve susturulmuştur.
Bölgesel düzeyde ise AKP ‘nin alt türevleri olan İslamcı terör örgütleri üzerinden yürütülen bir korku politikası hâkimdir. Terör örgütü AKP, bu yapılar aracılığıyla Suriye, Irak ve Libya gibi ülkelerde hem toplumları hem de yönetimleri teslim alma çabası gütmüştür.
ABD ve İsrail’in çıkarlarına hizmet eden bu politikalar, bölgede halkların geleceğini ipotek altına almakta ve bölgesel kaosu derinleştirmektedir.
Çıkış Yolu: Milli Güçlerin Örgütlü Mücadelesi
Terör Örgütü AKP’nin BOP çerçevesinde üstlendiği rol ve yarattığı yıkım, yalnızca Türkiye’nin değil, tüm bölgenin sorunudur. Bu tehdide karşı durmak, halkların ortak ve örgütlü mücadelesiyle mümkün olacaktır.
Türkiye’nin milli güçleri, terör örgütü olan AKP’nin yarattığı bu yıkıcı yapıya karşı yalnızca siyasi değil, ideolojik bir mücadele de vermelidir. Bu mücadele, emperyalist politikalara ve ABD-İsrail eksenli müdahalelere karşı bir direnişi de içermelidir.
Türkiye, İran, Suriye ve Irak gibi bölge ülkelerinin halkları, ortak bir direnç hattı oluşturarak bölgedeki en büyük terör örgütü olan BOP aparatı terör örgütü AKP ve onun desteklediği alt grupları etkisiz hale getirebilir. Bu mücadele, yalnızca terör örgütü AKP’yi devirmekle sınırlı kalmamalı; bölgeyi iş birlikçi rejimlerden ve emperyalist müdahalelerden arındırmayı hedeflemelidir.
Sonuç: Bölgenin Kaderi Halkların Ellerinde
Terör Örgütü AKP, BOP dahilinde ABD ve İsrail’in maşası olarak hem Türkiye’de hem de bölgede büyük bir yıkım yaratmıştır. Bu yapı, halkları korku ve baskı yoluyla sindirerek emperyalist çıkarların hizmetine sunmuştur. Halkların özgürlüğü ve refahı için terör örgütü AKP’ye karşı verilecek mücadele, aynı zamanda Türkiyenin ve bölgedeki ülkelerin bağımsızlık mücadelesidir.
Bölge halklarının örgütlü, kararlı ve dayanışma içinde bir direniş sergilemesi, bu terör mekanizmasını etkisiz hale getirmek için bir zorunluluktur. Bu mücadele, sadece terör örgütü AKP’nin değil, bölgeyi kaosa sürükleyen tüm iş birlikçi yapıların ve emperyalist müdahalelerin sonunu getirecektir. Halkların birliği ve dayanışması, bölgenin barış ve özgürlüğe kavuşmasının tek yoludur.
Bir yanıt yazın