Suriye’deki savaş, ülkeyi bölgesel ve küresel güçlerin kontrol mücadelesiyle parçalanmış bir haritaya dönüştürdü. Bugün itibarıyla Suriye, üç ana eksen üzerinden şekillenen bir bölgesel paylaşım sahasına dönüşmüş durumda:
1. Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ): Fırat’ın batısında ABD ,İngiltere, İsrail ve Türkiye’nin desteği ile etkin.
2. PYD/YPG: Fırat’ın doğusunda İsrail ve ABD’nin desteğiyle hakimiyetini sürdürüyor.
3. İsrail: Suriye’nin güneyini askeri işgal operasyonlarla zayıflatmış durumda ve bölgedeki nüfuzunu artırıyor.
Bu üç aktör arasındaki dolaylı ve doğrudan ilişkiler, Suriye’nin bölünmüşlüğünü kalıcı hale getirirken, ABD, İsrail’in ve Türkiye’nin bu süreçte oynadığı rol daha belirgin hale geliyor. Türkiye’nin bu tablo karşısındaki pozisyonu ise belirsizliklerle dolu.
HTŞ: Fırat’ın Batısında ABD,İngiltere, İsrail ve Türkiye Koruması Altında
Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ), Suriye’nin kuzeybatısında, özellikle İdlib’de kontrolü elinde bulunduran en büyük silahlı grup. Resmen terör örgütü olarak kabul edilmesine rağmen, sahadaki dengeler HTŞ’yi hem ABD hem de Türkiye açısından kritik bir aktör haline getiriyor.
• HTŞ’nin Yeni Rolü:
HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani’nin uluslararası kamuoyuna “terör bağlantılarından koptuklarına” dair mesajlar vermesi, örgütün meşruiyet arayışının bir parçası. ABD ve İsrail, HTŞ’yi rejime ve İran destekli güçlere karşı bir denge unsuru olarak kullanmayı sürdürüyor.
• Fırat’ın Batısındaki Etkinlik:
HTŞ, bugün itibarıyla başkent Şam dahil Fırat’ın batısındaki bölgede etkisini artırıyor. Türkiye’nin Suriyenin Kuzeyindeki varlığı, HTŞ’nin bu bölgede büyümesine dolaylı bir zemin hazırlıyor.
• Türkiye’nin Çıkmazı:
Resmi olarak HTŞ’yi terör örgütü kabul eden Türkiye, sahadaki varlığını koruyabilmek için HTŞ ile açık bir iş birliğine girmiş durumda. Rusya, Türkiye’nin bu politikalarını eleştirirken, Ankara’nın HTŞ üzerinden ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiği iddiaları dile getiriliyor.
PYD/YPG: Fırat’ın Doğusunda ABD’nin Hakimiyeti
PYD/YPG, ABD’nin e İsrail’in Suriye’deki en önemli müttefiki olmaya devam ediyor. Bugün, Fırat’ın doğusunda kurulan fiili yönetim, sadece askeri bir yapı değil; aynı zamanda ABD’nin bölgedeki uzun vadeli planlarının bir parçası olarak görülüyor.
• İsrail ve ABD’nin Desteği:
PYD/YPG, ABD’nin sağladığı askeri ve lojistik destekle Fırat’ın doğusunu büyük ölçüde kontrol altında tutuyor. Suriye’nin enerji kaynaklarının önemli bir kısmını barındıran bu bölge, İsrail ve ABD’nin stratejik çıkarları açısından kritik önemde.
• Türkiye’nin Operasyonlarına Engel:
ABD’nin Fırat Nehri üzerindeki köprüleri tahrip ettiği iddiaları, Türkiye’nin PYD/YPG’ye karşı kara harekâtını engelleme çabası olarak değerlendiriliyor. Bu hamle, ABD’nin PYD/YPG’yi savunma konusundaki kararlılığını gösteriyor.
• PYD ve HTŞ Arasında Dolaylı Anlaşma:
Fırat’ın doğusunda PYD, batısında ise HTŞ’nin etkili olduğu bu tablo, bu iki grup arasında dolaylı ( esasında doğrudan ABD kanalıylan ) bir anlaşma olduğunu gösteriyor. ABD’nin bu iki yapıyı birbiriyle çatışmayacak şekilde organize ettiği iddiaları, sahadaki durumu açıklayan bir diğer faktör.
İsrail: Suriye’nin Güneyini Parçalama ve işgal Planı
İsrail, Suriye’nin güneyindeki askeri üsleri, silah depolarını ve İran destekli grupları hedef alan operasyonlarına hız kesmeden devam ediyor. Bu süreçte, İsrail’in Suriye’nin güneyinde fiili bir güvenlik bölgesi oluşturduğu değerlendiriliyor.
• İran ve Hizbullah’a Karşı Operasyonlar:
İsrail, güney Suriye’de İran’ın ve Hizbullah’ın etkinliğini sınırlamak için sürekli hava saldırıları düzenliyor. Bu saldırılarla İran’ın bölgedeki lojistik hatları zayıflatılırken, Suriye’nin bütün Suriye’de ki askeri kapasitesini de yok ediliyor.
• İsrail’in Uzun Vadeli Hedefi:
İsrail, işgal ve ilhak politikaları ile Suriye’nin güneyinde sözde bir güvenlik hattı oluşturarak İran’ın ve Hizbullah’ın Golan Tepeleri’ne yakın bölgelerde nüfuz kazanmasını engellemeyi hedefliyor. Bu strateji, Suriye’nin güneyindeki parçalanmışlığı kalıcı hale getiriyor.
ABD ve İsrail: Ortak Strateji
ABD ve İsrail, Suriye’deki çatışmaların farklı cephelerinde farklı örgütlerle çalışsalar da, nihai hedefleri birbirini tamamlıyor. PYD/YPG, HTŞ ve İsrail’in güney Suriye’deki operasyonları, aslında Suriye’yi zayıf ve bölünmüş bir halde tutma planının parçalarıdır.
1. PYD/YPG ve ABD:
PYD/YPG, ABD’nin bölgede İran’ın etkisini sınırlandırma ve enerji kaynaklarını kontrol etme hedeflerine hizmet ediyor.
2. HTŞ ve Türkiye-ABD-İsrail:
HTŞ, rejime ve İran destekli gruplara karşı bir araç olarak kullanılıyor. Suriye’de ki varlığı, kendinden olmayan herkesi özellikle Rusya’yı baskı altında tutuyor.
3. İsrail ve Güney Suriye:
İsrail, İran ve Hizbullah tehdidini gerekçe göstererek güney Suriye’yi işgal ederek askeri operasyonlarla zayıflatıyor ve bu bölgedeki etkinliğini artırıyor.
Türkiye’nin Çıkmazı
Türkiye, bu denklemde hem PYD/YPG’ye hem de HTŞ’ye karşı resmi olarak karşı olsa da, sahadaki gerçeklikler Ankara’yı zor durumda bırakıyor. HTŞ’nin Fırat’ın batısında büyümesine dolaylı olarak göz yumulurken ve zaman zamanda açıkça HTŞ yi desteklerken PYD/YPG’nin Fırat’ın doğusundaki varlığına karşı somut bir adım atmıyor. İsrail’in güney Suriye’deki etkinliği ise Türkiye’nin bölgedeki sözde hedefleriyle çelişiyor.
Sonuç: Ortada Suriye düzleminde grift ilişkiler ve amaçlar kompozisyonu var. Herkes bir çeşit doğrudan yada dolaylı olarak herkesle beraber. Çünkü bu yıkım ve parçalanma bir BOP planıdır. Patron İsrail ve ABD dir Sahada ise doğrudan uygulayıcılar ise İsrail, Türkiye, HTŞ ve Pyd dir.
Maalesef durum bu..!
Kaynakça
1. Uluslararası Kriz Grubu (ICG) raporları ve HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Cevlani ile yapılan röportaj.
2. ABD’nin PYD/YPG’ye yönelik askeri destek politikaları üzerine açık kaynaklı veriler.
3. İsrail’in güney Suriye’deki askeri operasyonlarına dair analizler.
4. Türkiye’nin İdlib ve HTŞ politikalarına dair uluslararası değerlendirmeler.
5. Rusya ve İran’ın Suriye’deki etkisine yönelik güncel raporlar.
Bir yanıt yazın