Son yıllarda Türkiye, pek çok açıdan zorlu bir dönemeçten geçmektedir. İçinde bulunduğu bu durum, bir yandan ekonomik, politik ve sosyal krizlerle yoğrulmuşken, diğer yandan uluslararası jeopolitik değişimlerin etkisi altına girmiştir.
Erdoğan liderliğindeki AKP hükümeti, ülkeyi bir “açık hava hapishanesi”ne dönüştürmüş, muhalifleri baskı altına almış ve özgürlükleri kısıtlamıştır. Bu durum, Türkiye’nin birçok vatandaşını ciddi bir izolasyon ve güvensizlik içinde yaşamaya zorlamaktadır.
Bop Eş Başkanı ve İslamcı Erdoğan’ın Türkiye’yi Açık Hava ve Korku Hapishanesine Çeviren Politikaları
1. Kısıtlayıcı Politikalar ve Otokratik Yönetim: AKP hükümeti, uzun yıllardır baskıcı politikalar izlemekte, basın özgürlüğünü kısıtlamakta ve muhaliflerin ifade özgürlüğünü engellemektedir. Gerçekten de Türkiye, basın özgürlüğü endeksinde sürekli olarak kötü sıralamalarda yer almakta, gazeteciler hapis cezası almakta ve sansür uygulamalarına maruz kalmaktadır. Basın ve medya üzerindeki bu kontrol, iktidarın eleştiriden korunmasına hizmet etmekte, gerçeklerin üzerinin örtülmesine ve vatandaşların doğru bilgilere erişiminin zorlaştırılmasına yol açmaktadır.
2. İslamcı Kapsam ve Toplumsal Bölünme: Erdoğan hükümeti, devletin yönetiminde İslamcı bir ideoloji benimsemiş, bu durum toplumsal dokuda bölünmelere yol açmıştır. Toplumun farklı kesimleri, din, mezhep, dil gibi kimlik meselelerinde ayrıştırılmış, bu da sosyal uyumun ve toplumsal barışın sağlanmasını zorlaştırmıştır. Eğitim sisteminde yapılan değişiklikler, dini içeriklerin arttırılması, laiklik ilkesinin zedelenmesine ve gençlerin dini yönlendirmelerle politikaya çekilmesine sebep olmuştur.
3. Bop Eş Başkanlığı ve Uluslararası Bağlam: Erdoğan hükümetinin dış politikası, sıklıkla BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile ilişkilendirilmiştir. Bu projeye olan bağlılık, Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası düzeyde kendi çıkarlarını göz ardı ederek, Batı yanlısı bir politika izleme gereğini doğurmuştur. Bu bağlamda, içerde baskıların artması ve özgürlüklerin kısıtlanması ile dış politika arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır.
Bahçeli’nin Türkiye’nin Açık Hava Hapishanesindeki Rolü
Devlet Bahçeli, Erdoğan’ın politikalarına destek veren ve onun yanında yer alan bir figürdür. Bahçeli’nin MHP’si, Erdoğan’ın otokratik yönelimlerini desteklemekle birlikte, Türkiye’nin laik ve demokratik yapısını tehdit eden bir rol oynamaktadır. Bahçeli, Erdoğan’ın uyguladığı politikaların bir parçası olarak Türkiye’yi bir “açık hava hapishanesi” haline getirme girişiminde aktif bir rol oynamıştır.
• Bahçeli’nin Söylemleri: Bahçeli, sıkça laikliği ve demokrasiye yönelik tehditleri içeren söylemlerde bulunmuş ve Erdoğan’ın öncü politikalarını desteklemiştir. Örneğin, Bahçeli, 2020’de yaptığı bir konuşmada, “Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı tehditleri” belirterek, bu tehditlerin başında laikliğin zayıflamasını ve demokrasiye zarar verilmesini saymıştır. Ama kendisi bizzat Erdoğan’ı desteklemiştir ve bu iki siyasi kavramıda tehdit eden aktif bir rol oynamıştır.
Milli Çözüm ve Laik Demokratik Vatandaşlık ile Açık Hava Hapishanesinden Çıkış Yolu
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu zor durumdan çıkış, laik ve demokratik bir bakış açısıyla mümkün olabilir. Aşağıda, bu çıkış için bazı öneriler sunulmuştur:
1. Laik Eğitim Sistemi ve Toplumsal Barış: Eğitim sistemi, laik bir temele oturtulmalı, dini içeriklerden arındırılmalıdır. Farklı kimliklere saygı göstermek, çeşitliliği korumak ve toplumsal uyumu sağlamak için demokrasi eğitimi önemlidir. Eğitim, çocukları ve gençleri eleştirel düşünce ile donatmalı, toplumsal sorunlar karşısında duyarlı ve bilinçli bireyler yetiştirilmelidir.
2. Medya ve İfade Özgürlüğünün Geri Kazanılması: Basın ve medya özgürlüğü yeniden tesis edilmeli, sansür ve baskılar sona erdirilmelidir. Gazetecilerin ve medya kuruluşlarının bağımsız bir şekilde faaliyet göstermesi sağlanmalı, hakaret, iftira gibi suçlamalar kaldırılmalıdır. Bunun yanı sıra, devletin bilgileri manipüle etme ve sansürleme uygulamalarına son verilmelidir.
3. Demokratik Temelli Partiler ve Güçlü Sivil Toplum: Demokratik, katılımcı bir siyasi kültürün gelişmesi için, tüm partilerin eşit şartlarda faaliyet göstermesi sağlanmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, hak savunucuları ve bağımsız hareketler güçlendirilmelidir. Bu gruplar, halkın sesini duyurmak ve baskılara karşı direncini arttırmak için önemli bir rol oynamaktadır.
4. Güçlü Bir Hukuk Devleti: Hukukun üstünlüğü ilkesi, yeniden güçlendirilmelidir. Yargı bağımsız olmalı, adalet sisteminde rüşvet ve yargı suistimalleri ortadan kaldırılmalıdır. Mahkemeler, tüm vatandaşların eşit haklara sahip olduğu bir ortamda adalet dağıtmalıdır.
5. Ekonomik ve Sosyal Reformlar: Ekonomik reformlar, adil bir gelir dağılımı ve sosyal hakların korunması doğrultusunda yapılmalıdır. Yoksullukla mücadele edilmeli, işsizlik oranları düşürülmelidir. Gençler için istihdam imkanları artırılmalı, kadınların iş gücüne katılımı teşvik edilmelidir.
Kaynakça
1. Erdoğan’ın Söylemleri Üzerine İtirazlar:
• Erdoğan, R. (2013). “Laikliğin iflas ettiği tartışılmalı.” Milliyet. Retrieved from Milliyet
2. Bahçeli’nin Söylemleri:
• Bahçeli, D. (2020). “Türkiye’nin Karşı Karşıya Olduğu Tehditler ve Stratejiler.” Milliyet. Retrieved from Milliyet
Bir yanıt yazın