Suriye ve Türkiye’nin kaderi, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kapsamında şekillendirilmeye çalışılıyor. Bu planın figüranları olan Erdoğan, Hakan Fidan ve İbrahim Kalın, Abdi ve Cevlani sadece Türkiye’yi değil, Suriye’yi de felakete sürüklüyor. Suriye’de işgal ve bölünme adım adım ilerlerken, mezhepsel temizlik ve demografik yapıların değiştirilmesi operasyonları, hem bölge halklarını hem de gelecekteki barış umutlarını yok ediyor.
İşgalle Gelen Dağılış: Suriye’nin Bölünmesi
İsrail, güneybatı Suriye’yi Şam’a kadar fiilen işgal etmiş durumda. PKK/PYD ve HTŞ gibi taşeron örgütlerle birlikte yürütülen bu süreç, Suriye’nin bölünmesi hedefinin ne denli ileri gittiğini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, Nusayrilerin Lübnan’a göçe zorlanması ve Lazkiye hattındaki mezhepsel temizlik, işgal planlarının yalnızca askeri değil, aynı zamanda demografik bir düzenleme projesi olduğunu kanıtlıyor.
HTŞ (Heyet Tahrir eş-Şam) gibi gruplar üzerinden dün şeriat düzeni ilan edilmesi, Erdoğan’ın Türkiye’de yapmayı planladığı rejimin prototipini Suriye’de uygulama çabasıdır. Bu, hem Türk halkını hem de Suriye halkını rehin alan bir oyundur. İsrail, ABD, PYD ve HTŞ’nin denetimindeki bölgeler, BOP planlarının laboratuvarı haline getirilmiştir.
Türkiye’ye Yeni Göç Dalgası: Planlı Bir Kriz
Lazkiye ve Lübnan üzerinden gelecek yeni bir göç dalgası, Türkiye’nin sosyal dokusunu ve güvenliğini daha da tehdit edecektir. Erdoğan ve ekibinin, sınır güvenliğini sağlamak yerine, bu göç dalgalarını ülke içerisinde kaos yaratmak için bir araç olarak kullandığı açıkça görülüyor. Suriyelilerin geri dönüşü neredeyse imkânsız hale gelirken, Erdoğan, İsrail, ABD, PYD ve HTŞ’nin yönettiği bir Suriye’den umutlarını kesen halk, yeniden göçe başlayacak Türkiye’yi ve bölgeyi daha da istikrarsızlaştıracaktır.
İç ve Dış İhanetin Başrol Oyuncuları
Erdoğan, Kalın, Fidan, Cevlani ve Abdi, ABD ve İsrail’in taşeronları olarak hareket ediyor. Bu beşli, Türkiye’nin milli güvenliğini ve bölgesel barışı hiçe sayarak, Suriye’de bir kukla rejim kurmaya çalışıyor. PYD’nin liderliğine, Abdullah Öcalan’ın affıyla birlikte bir düzenleme yapılması planlanıyor. Bu hamle, ülkelerdeki Kürt kökenli vatandaşları ayrımcılıkla manipüle etmek ve sözde “Büyük Kürdistan” projesini hayata geçirmek için atılan adımlardan biridir.
Dugin ve Hamaney gibi bölgesel aktörlerin liderlerinin açıklamaları da, BOP’un sadece Batılı güçler tarafından değil, yerel işbirlikçiler ve taşeronlar tarafından da aktif olarak desteklendiğini gösteriyor. Türkiye, bu süreçte milli güçlerinden uzaklaşarak, Batı’nın ajandasına hizmet eden bir politikaya mahkûm ediliyor.
BOP’un İhanet Fotoğrafı: Cevlani ve Kalın’ın Emevi Camii Pozu
Suriye’deki BOP planlarının taşeronları olan figüranlar, her fırsatta işgalin ve bölünmenin altına imza atan hamleler yapmaktan çekinmiyorlar. İbrahim Kalın ve HTŞ lideri Cevlani’nin Emevi Camii’nde birlikte poz verip namaz kılmaları, ardından arabadaki Cevlani’nin şoför koltuğunda, Kalın’ın ise patron koltuğunda çekilen fotoğrafları, bu ihanetin ve ahlaksızlığın en somut göstergelerinden biridir.
Bu kare, sadece Türkiye’nin yöneticilerinin ne denli düşkün bir hale geldiğini değil, aynı zamanda ülkenin itibarını uluslararası arenada nasıl yerle bir ettiklerini de ortaya koyuyor. Kalın’ın Cevlani gibi bir terör lideriyle aynı karede yer alması, Türkiye’nin yönetiminde bulunan kişilerin, bölgede yürütülen BOP planlarına nasıl hizmet ettiğini açıkça göstermektedir.
Bu, sadece bir fotoğraf değil; ihanetin ve ahlaksızlığın simgesi olan bir tablo. Türkiye’nin milli değerlerine ihanet eden, bölge halklarının kaderiyle oynayan, emperyalizmin taşeronluğunu yapan bu kişilerin, ülkemizi ve bölgemizi nasıl bir felakete sürüklediğinin sembolüdür. Erdoğan, Fidan ve Kalın’ın bu ihanet pozları, Türkiye’yi hem bölge halklarının hem de dünyanın gözünde rezil eden, BOP’a hizmet eden bir utanç vesikasıdır.
Bu kare, tarih boyunca hatırlanacak bir ihanet belgesi olarak zihinlere kazınacak. Türk milletinin onurunu zedeleyen, emperyalist planların parçası olan bu yöneticilerin yarattığı tahribat, ancak milletin direnişiyle aşılabilir. Emevi Camii’nde namaz hayali kuranların, terör örgütleriyle işbirliği yaparak poz vermesi, bu hayalin bir rezalete dönüşmesinden başka bir şey değildir.
Milli Direniş ve Bağımsızlık Mücadelesi
Türkiye ve Suriye’nin kurtuluşu, milli güçlerin işbirliğiyle mümkündür. Hem içteki işbirlikçilerle hem de dış güçlerle mücadele eden bir direniş hattı, bu coğrafyayı yeniden bağımsızlığa kavuşturabilir. Türkiye’deki milli güçlerin, Suriye’deki direniş hareketleriyle dayanışma içinde olması, bölgesel barışın ve halkların bağımsızlığının anahtarıdır.
Erdoğan, Kalın ve Fidan’ın BOP adına attıkları adımların, Türkiye’yi ve Suriye’yi uçuruma sürüklediği açıktır. Ancak tarih, ihanet edenleri asla unutmaz. Tıpkı Suriye’nin işgalden kurtuluşunu müjdeleyecek yeni bir direnişin doğması gibi, Türkiye de milli güçleriyle bu ihaneti püskürtecektir. BOP’un taşeronları için bahar asla gelmeyecek, çünkü halkların iradesi, emperyalizmin oyunlarını tarihin çöplüğüne gönderecek kadar güçlüdür.
Son gülen, bağımsızlık ve onur mücadelesi veren halklar olacaktır.
Bir yanıt yazın