Suriye’nin parçalanması yalnızca bölgedeki güç dengelerini değiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda küresel stratejileri de yeniden şekillendiren bir sürece dönüşmüştür. Bu süreçte ABD, İsrail, İngiltere, Fransa ve Ukrayna’nın, Suriye’yi iki koldan bölecek şekilde HTŞ (Heyet Tahrir el-Şam) ve PYD’yi (Demokratik Birlik Partisi) destekledikleri iddiaları, bölgedeki jeopolitik çıkarların ve Büyük Orta Doğu Projesi’nin (BOP) bir parçası olarak görülmelidir. Suriye’nin parçalanması, yalnızca Arap dünyasında değil, aynı zamanda dünya çapında yeni güç haritalarının çizilmesine yol açabilir. Bu bağlamda, Suriye’nin bölünmesinin ardında, “Büyük Kürdistan” adı altında bir “Büyük İsrail” kurma amacı güdülmektedir.
Büyük Orta Doğu Projesi ve ABD’nin Stratejisi
Büyük Orta Doğu Projesi (BOP), ABD’nin Orta Doğu’daki stratejik hedeflerini belirlerken, bölgedeki rejim değişikliklerini ve sınırların yeniden çizilmesini öngörmüştür. Bu projenin başlatıldığı 2004 yılından itibaren, ABD’nin bölgedeki etkisini artırma stratejileri, özellikle Kürtleri güçlendirme ve Suriye’nin kuzeyindeki grupları destekleme üzerine yoğunlaşmıştır. Eski ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, BOP’un, Orta Doğu’da demokrasiyi yayma ve bölgeyi yeniden şekillendirme amacını taşıdığını açıkça ifade etmiştir. Suriye’nin kuzeyindeki PYD ve HTŞ gibi grupların desteklenmesi, ABD’nin bu hedeflerine hizmet ederken, Türkiye gibi ülkelerin güvenliğini tehdit etmektedir.
Bu bağlamda, Suriye’nin bölünmesi sadece Arap topraklarında değil, küresel stratejilerde de büyük değişikliklere yol açabilir. Suriye’nin kuzeyinde bir “Büyük Kürdistan” kurulması, ABD’nin bölgedeki stratejik hedefleriyle örtüşmekte ve İsrail’in güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir strateji olarak şekillenmektedir. Suriye’nin kuzeyindeki bu gelişmeler, “Büyük İsrail” oluşturma amacını benimseyen güçler tarafından yönlendirilmektedir.
Türkiye ve Suriye’nin Birlikte Hareket Ederek BOP Planını İmha Etme İhtimali
Bununla birlikte, Suriye’nin parçalanmasının önlenmesi ve BOP planının bozulması için Türkiye ve Suriye’nin işbirliği yapması, bölgedeki denklemleri değiştirebilir. Türkiye ve Suriye’nin terör örgütlerini birlikte temizleyerek, hem Suriye’nin bütünlüğünü koruyarak hem de Türkiye’nin güvenliğini sağlaması mümkün olabilir. Suriye hükümetiyle yapılan bir anlaşma, terör örgütleriyle mücadelede ortak bir strateji izlemek, bölgedeki jeopolitik dengeleri Suriye’nin ve Türkiye’nin lehine çevirebilir. Bu, Suriye ve Türkiye’nin hem bölgedeki stratejik çıkarlarını korumalarını sağlar hem de Büyük Orta Doğu Projesi’nin hedeflerini etkisiz hale getirir.
Suriye’nin parçalanmaması, aynı zamanda Irak’ta da kurulmaya çalışılan küçük Kürt devletlerinin önüne geçilmesini sağlar. Bu, Türkiye’nin sınırları içinde de Kürt nüfusun güç kazanması ve devlet kurma hayallerinin engellenmesi anlamına gelir. Türkiye’nin ve Suriye’nin ortaklaşa bir strateji geliştirmesi, bölgedeki bu tür yapılanmalara karşı daha güçlü bir duruş sergilemelerine olanak tanır. Bu şekilde, BOP planının hayata geçmesine engel olunabilir.
Jeopolitik Hatalar ve Ulusal Güvenlik Tehditleri
Türkiye’nin 2011 den beri Suriye denkleminde yaptığı stratejik hataları, sadece dış politikada değil, aynı zamanda iç politikada da derin izler bırakacaktır. Suriye’nin bölünmesi ve bölgedeki güç dengesinin değişmesi, Türkiye’nin Diyarbakır gibi stratejik bölgelerinde kayıplara yol açabilir. Türkiye’nin, BOP haritasındaki potansiyel kayıplarını dikkate alarak, milli güvenliğini sağlamak adına daha dikkatli ve stratejik adımlar atması gerekmektedir.
Cumhur İttifakı ve bu sürece sessiz kalan muhalefet, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmaktadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin iç politikada ulusal birliği sağlaması ve milli güçler üzerinden ortak bir strateji oluşturması kritik öneme sahiptir. Türkiye’nin dış politikada daha bağımsız bir duruş sergilemesi ve ulusal güvenliğini koruma adına daha dikkatli bir strateji izlemesi, ülkenin geleceğini güvence altına almak için zorunlu bir adımdır.
Sonuç ve Türkiye’nin Geleceği İçin Stratejik Adımlar
Türkiye’nin, jeopolitik hatalarından ders alarak, iç ve dış politikada daha dikkatli ve stratejik adımlar atması gerekmektedir. Ulusal güvenliğini tehdit altında gören Türkiye, dış politikada daha bağımsız ve milli bir duruş sergilemelidir. Bu süreç, yalnızca bir tercih değil, Türkiye’nin bekası için zorunlu bir adımdır. Türkiye’nin dış politikada daha bağımsız bir strateji izleyerek, bölgedeki ve küresel alandaki stratejik hedeflerini koruması, ulusal çıkarlarını savunması adına elzemdir.
Bu noktada, Türkiye ve Suriye’nin birlikte hareket etmesi, bölgedeki güç yapılarını değiştirebilir ve Suriye’nin bölünmesini engelleyebilir. Böyle bir işbirliği, “Büyük Kürdistan” ve “Büyük İsrail” hedeflerine karşı güçlü bir karşı duruş oluşturabilir. Suriye’nin ve Türkiye’nin bir araya gelerek terörizmle mücadele etmesi, bu büyük tehditlere karşı koyabilmenin en etkili yolu olabilir.
Sefa Yürükel
Referanslar
1. Rice, C. (2004). The New Middle East. Foreign Affairs.
2. Mearsheimer, J. J., & Walt, S. M. (2006). The Israel Lobby and U.S. Foreign Policy. Farrar, Straus, and Giroux.
3. Mazzetti, M. (2019). The Pentagon’s War: The Inside Story of the US Military’s Role in the War on Terror. Penguin Press.
4. Friedman, G. (2016). The Next 100 Years: A Forecast for the 21st Century. Doubleday.
5. Makovsky, D. (2006). The Kurds: A People in Search of Their Homeland. Foreign Policy.