14 yıldır Suriye’ye dönmeyi bekleyen Suriye halkı,
çektikleri acılar, çocuklarının ölümü, 10 milyon Suriyelinin yerinden edilmesi, bir milyon kişinin patlayıcı variller ve kimyasal bombalarla öldürülmesi, uluslararası toplumu harekete geçirmedi. Şam çetesinin suçları dursun, daha ziyade Suriye halkının yok olmasını bekliyorlardı.
Müzakere organında ya da Suriye muhalefetini yok etmek için kurulan komitelerin çoğunun ülkelerle istihbarat bağlantıları var ve Suriye halkını umursamıyorlar.
Türkiye’nin, Heyet Tahrir el Şam’ın Halep ve Suriye için kurtuluş hareketini başlatmasını engellememesi çok iyi olmuş, Şam çetesinin Türkiye veya onurlu muhalefetle herhangi bir diyalog başlatma konusundaki inadı sonrasında doğru yönde atılmış bir adımdı.
Aptal Rus uçakları ve kavrulmuş toprağa atılan füzelerin yardımıyla Afganistan’daki yoksullar, Lübnan Hizbullahı ve Irak, Pakistan ve Yemen mezhepçiliğini ölüme gönderen cani İran-Pers baskısı, Suriyelilerin yerinden edilmesine yol açtı.
Ukrayna’da da bunu gördük. Ruslar ve İranlılar dar çıkarları uğruna sivilleri öldürmekten çekinmiyorlar.
Ülkelere soruyoruz: Barış ve istikrar, Suriyelilerin kamplarda kalması ve Rusya, İran ve Şam çetesinin tehdidi altında yaşaması anlamına mı geliyor? Rejimin Ruslar, İranlılar ve aşırı Şii tugaylar tarafından işgal ettiği şehirler boşaldı. Saraqib, Maarat el-Numan, Soran ve daha pek çokları gibi, tek bir kişi veya cemaatin olmadığı boş bir şehir, hayalet şehirler haline geldi. Cehennemden kaçanların çoğu, her an patlayabilecek bir saatli bomba olan İdlib’e yöneldi. Mülteciler Türkiye’ye geliyor ve istenmeyen sorunlara neden oluyor, Türkiye’nin buna dikkat etmesi gerekiyor.
Suriye’nin kuzeyindeki Suriyelileri, hastaneleri ve okulları bombalayan Şam çetesi, Lübnan’daki Gazze-Hizbullah savaşı sırasında deliğine girmiş tavşan gibi tokat üstüne tokat yiyordu ve halkı oradayken, yıpranmış uçaklar çıkararak barışçıl Suriyelileri bombaladı, çünkü onurluların karşısına çıkamadı, daha ziyade aile ve çocuklar vardı… Suriye de aynı mafya çeteleri ve suçlular gibi onun elinde rehin tutuluyor.
Türkiye’de ‘Suriye’ye müdahale etmeyin’ diyen herkese diyoruz ki, Esad çete rejiminin Pkk terörü eğitip silahlandırarak Fırat’ın doğusuna teslim ettiğini, hala istikrarı bozmak için birlikte çalıştıklarını anlatıyorum. Türkiye’deki durum, dünyada Türkiye ve Türklerle rekabet eden ve içindeki 40 milyon Türk’e kendi dillerinde okuma-yazma hakkı tanımayan İran’ı da eziyor. içindeki tüm bileşenlerle Türklerin ve Türk çıkarlarının aleyhine duruyor ve tüm forumlarda Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ın yanında yer aldı.
Türkiye’nin Rusya’ya yönelik uluslararası yaptırımları ihlal etmesine yardımcı olmasına rağmen şu anda Zengezur koridorunun sona ermesini engelliyor. Halen Pakistan’ı ve Şii milisleri koruyorlar.
İran, Türkiye ile uluslararası toplum arasında diyalog başlatmasına rağmen Türkiye’yi nükleer müzakerelerin dışında bıraktı.
İran, Türkiye’de Hizbullah üzerinden yayılmaya çalıştı ancak Türklerin farkındalığı onları tehdit etmekten alıkoydu ve Türkiye’de terör operasyonları gerçekleştirdiler. İran’ın Şiiliği savunduğu düşünülebilir, Şiiler ise bunun tam tersidir. Ermenistan-Azerbaycan savaşında da bahsettiğimiz gibi Türklerle savaşma misyonu taşıyan Fars ırkçılığıdır.
İsrail’in saldırıları nedeniyle İran ve aşırı Şii gruplar şu anda en zayıf noktasındalar. Türkiye, Suriyelileri köylerine ve şehirlerine döndürmeye çalışan herkesi desteklemeli ve Suriye sorununun Güvenlik kurallarına uygun bir şekilde çözülmesi için bir takvim belirlemelidir. 2254 sayılı Konsey Kararlarını kimseye teslim etmeyin, çünkü zaman Türkiye’nin lehine değil, Fırat’ın doğusunda terör suçluları ortaya çıkıyor ve İdlib şehri Türkiye’ye zarar vermek istediklerinde patlatacakları bir saatli bomba.
Suriyeli çalışan dünyadaki en düşük maaş olan 20 dolardan fazla alamıyor. Açlıkla, sağlıksızlıkla karşı karşıya kalan Suriyeliler daha ne kadar kamplarda bekleyecek? Öte yandan Bakk teröristlerinin Fırat’ın doğusunda sözde devletlerini kurduğunu, Türkiye’nin Türkiye içinde ve bölgedeki 10 milyon Suriyelinin barınma, operasyon ve koruma faturasını ödediğini görüyoruz.
Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı
Türkiye, Fırat’ın doğusunda terör örgütü kurulmasını engellemeli çünkü bu çetelerin bir sonraki hedefi Türkiye’dir ve Suriyelileri köylerine, şehirlerine geri göndermektedir. Sınırlarında 4 milyon Suriyelinin varlığı saatli bombadır ve biz sadece bunu istiyoruz. Suriyelilerin güvenli ve gönüllü olarak geri dönmeleri, Şam çetesini iktidardan uzaklaştırmaları ve iktidarın sandık yoluyla sağlanacağı laik demokratik bir yönetim kurmaları.
Türkiye, Suriye ordusundan kaçan subaylardan oluşan profesyonel bir ordu oluşturmalı, geçiş sürecinin liderliğini üstlenmeli ve Suriye’yi Türk kardeşlerimizin elinde yeniden inşa etmeye başlamalıdır. Suriye ve Türkiye kardeşlik, tarihi ve coğrafi ilişkilerle birbirine bağlı iki ülkedir. Türkiye olmadan ekonomik hayat ve kentleşme sağlanamaz.
Mühendis Abdülkerim Ağa
Abdülkerim Ağa -Suriye Demokratik Türkmen Hareketi Başkanı/ TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Bir yanıt yazın