Türkiye’nin Terörle Mücadelede ABD ve Batı ile İlişkileri Yeniden Değerlendirme Zorunluluğu

Türkiye’nin PKK ve PYD’ye yönelik mücadelesinde ABD ve Batı ile ilişkilerinin gözden geçirilmesi, terörle mücadelenin etkinliği ve meşruiyeti açısından kritik bir adım olacaktır. ABD’nin ve bazı Batı ülkelerinin, PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’ye verdiği destek, Türkiye’nin güvenlik politikalarını baltalamakta ve bölgedeki istikrarsızlığı körüklemektedir. Bu nedenle Türkiye, sadece diplomatik kınamalarla yetinmek yerine, somut yaptırım seçeneklerini değerlendirmelidir.

ABD ve Batı’nın Çelişkili Tutumu

ABD ve Batı, bir yandan Türkiye’yi NATO müttefiki olarak görüp stratejik işbirliği söylemlerini sürdürmekte, diğer yandan Türkiye’nin terör örgütü olarak tanımladığı gruplara açıkça destek vermektedir. ABD’nin, PYD/YPG’ye sağladığı silah ve lojistik destek, Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit ettiği gibi, bölgedeki terör tehdidini de derinleştirmektedir. Bu durum, Türkiye açısından kabul edilemez bir çelişkidir.

Somut Yaptırım Seçenekleri

Türkiye’nin ABD ve Batı’ya karşı daha net bir tavır sergileyebilmesi için bazı somut yaptırım adımları gündeme alınmalıdır. Örneğin:
1. İncirlik Üssü ve Kürecik Radar Üssünün Kapatılması:
ABD’nin Türkiye’deki askeri üsleri, Ankara-Washington ilişkilerinde en önemli pazarlık unsurlarından biridir. ABD’nin PYD’ye destek politikasını sürdürmesi durumunda, İncirlik Hava Üssü ve Kürecik Radar Üssü’nün faaliyetlerinin durdurulması veya tamamen kapatılması ciddi bir mesaj olacaktır. Bu adım, Türkiye’nin kararlılığını ve bağımsız politikalarını göstermesi açısından sembolik ve stratejik bir önem taşır.
2. NATO İçindeki Tavır:
Türkiye, NATO toplantılarında ABD ve Batı ülkelerinin PYD/YPG’ye desteğini açıkça gündeme getirmeli ve bu desteğin devamı halinde ittifak içindeki işbirliğini yeniden değerlendireceğini belirtmelidir. NATO üyeliği, Türkiye için önemli olsa da bu üyelik, milli güvenlik tehditleri karşısında tavizsiz bir politika izlenmesini engellememelidir.
3. Ekonomik ve Ticari İlişkilerin Gözden Geçirilmesi:
Türkiye, ABD ve Batı ile olan ekonomik bağlarını, özellikle savunma sanayi ve enerji alanındaki işbirliklerini yeniden değerlendirmelidir. ABD’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları (örneğin CAATSA yaptırımları) karşısında, Türkiye’nin de misilleme adımları atması gereklidir.
4. Uluslararası Bloklara Yönelme:
Türkiye, ABD ve Batı’nın baskılarına karşı bölgesel işbirliklerini artırmalı, özellikle Rusya, Çin, İran gibi ülkelerle stratejik ortaklıklar geliştirmelidir. Bu tür işbirlikleri, Batı’nın Türkiye üzerindeki baskısını dengeleme açısından önemlidir.

İktidarın Sorumluluğu

İktidar, ABD ve Batı’ya karşı daha net ve somut adımlar atarken, iç ve dış politikadaki çelişkili söylemlerden uzak durmalıdır. Kamuoyuna yönelik anti-emperyalist söylemler dile getirilirken, Batı ile ilişkilerin aynı şekilde sürdürülmesi hem içeride hem dışarıda Türkiye’nin güvenilirliğini zedelemektedir. Bu nedenle, iktidarın sorumluluğu, yalnızca söylem düzeyinde değil, eylem düzeyinde de tutarlı bir duruş sergileyerek Türkiye’nin çıkarlarını koruyacak kararlı politikaları hayata geçirmektir.

Bu bağlamda, iktidar, Batı ile ilişkilerinde gerçekçi ve stratejik bir yaklaşımla hareket ederek şunları yapmalıdır:
1. Gerekli Adımları Atarak Tutarlılık Göstermek:
Türkiye’nin güvenlik ve bağımsızlık çıkarlarını tehdit eden Batı politikalarına karşı, diplomatik tepkilerin ötesine geçen yaptırımlar uygulanmalıdır. Örneğin, ABD’nin PYD’ye desteği sürdürmesi durumunda, İncirlik ve Kürecik üslerinin faaliyetlerinin askıya alınması veya kapatılması gibi somut adımlar atılmalıdır. Bu tür adımlar, Türkiye’nin anti-emperyalist duruşunu yalnızca söylemde değil, fiiliyatta da sergilediğini gösterecektir.
2. Tutarlı Diplomasi:
Türkiye, Batı ile ilişkilerinde uzun vadeli ve tutarlı bir diplomasi geliştirmeli, günübirlik çıkarlar yerine ulusal güvenlik ve bölgesel istikrarı önceleyen bir strateji benimsemelidir. PYD’ye destek veren Batılı ülkelerle ilişkilerde, bu desteğin kesilmesi için net bir yol haritası sunulmalı ve gerektiğinde karşı önlemler devreye sokulmalıdır.
3. Sorumluluğun Gereğini Yerine Getirmek:
Türkiye’nin uluslararası alanda saygın bir aktör olarak kalabilmesi için, terörle mücadelede meşruiyet ve kararlılık esas alınmalıdır. İktidar, bu doğrultuda, Batı ile ilişkilerde Türkiye’nin bağımsızlık ve güvenlik çıkarlarına öncelik veren, samimi ve tutarlı bir politika izlediğini göstermelidir. Bu tutum, hem ulusal hem de uluslararası kamuoyunda Türkiye’nin duruşunun ciddiye alınmasını sağlayacaktır.

Kısaca, iktidarın sorumluluğu, anti-emperyalist söylemleri eyleme dönüştürmek ve Batı ile ilişkilerde güvenilir, kararlı ve tutarlı bir çizgi izlemektir. Söz ve eylem arasındaki bu uyum, Türkiye’nin hem bölgesel hem de uluslararası alandaki konumunu güçlendirecektir.

Sonuç

Türkiye, terörle mücadelede ABD ve Batı’nın desteğini kazanamadığı noktada, yaptırım kartını masaya koymaktan çekinmemelidir. İncirlik ve Kürecik üslerinin kapatılması gibi adımlar, Türkiye’nin hem kendi güvenliğini koruma konusundaki kararlılığını gösterecek hem de ABD ve Batı’ya bölgedeki politikalarının sonuçsuz kalacağı mesajını verecektir. Türk aydınları ve milli partiler, bu konuda iktidarı cesaretlendirmeli ve bağımsız bir politika izlenmesi için baskı yapmalıdır. Bu adımlar, Türkiye’nin sadece terörle mücadelede değil, uluslararası alanda saygın bir aktör olarak konumlanması açısından da hayati önem taşımaktadır.

Demedi demeyin!

Sefa Yürükel

Türkiye’nin PKK ve PYD’ye yönelik mücadelesinde ABD ve Batı ile ilişkilerinin gözden geçirilmesi, terörle mücadelenin etkinliği ve meşruiyeti açısından kritik bir adım olacaktır. ABD’nin ve bazı Batı ülkelerinin, PKK’nın Suriye uzantısı olan PYD’ye verdiği destek, Türkiye’nin güvenlik politikalarını baltalamakta ve bölgedeki istikrarsızlığı körüklemektedir. Bu nedenle Türkiye, sadece diplomatik kınamalarla yetinmek yerine, somut yaptırım seçeneklerini değerlendirmelidir. - PKK 01

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir