Son yıllarda Türkiye’nin dış politikası, hem bölge halkları hem de uluslararası dengeler açısından büyük tartışmalara yol açtı. Halep özelinde yaşanan gelişmeler ve bunun Türkiye’ye yansımaları, ülke tarihindeki en derin siyasi ihanetlerden biri olarak anılmaktadır. Özellikle mevcut Türkiye’de ki iktidarın, istihbarat ve diğer araçlarıyla bu süreçlere yön verdiği yönündeki Rus yetkililerin açıklamaları, bölgede yaşanan insani ve siyasi krizlerin temel nedenlerinden biri olarak görülmektedir.
Demografik Yapının Değişimi ve Türkiye’ye Etkileri
Dün ve bugün Halep’te ve Suriye’nin diğer bölgelerinde yaşanan olaylar, yalnızca Suriye’yi değil, Türkiye’yi de derinden etkiledi. Suriye’nin demografik yapısını altüst eden bu süreçler, Türkiye’ye yönelik büyük göç dalgalarına neden oldu. Bugün Türkiye’nin demografik yapısında yaşanan bozulmalar, 10 milyondan fazla Suriyelinin ülkeye yerleşmesiyle yeni bir boyut kazandı. Bu durum, hem sosyoekonomik hem de kültürel çatışmalara yol açarken, devletin bu meseleyi çözmedeki başarısızlığı, halk arasında derin bir huzursuzluk yaratmıştır.
Dahası, Suriye’nin boşaltılan bölgelerine yerleşen radikal gruplar, Türkiye’nin sınır güvenliğini ve bölgesel istikrarını tehdit eder hale geldi. Geçmişte PKK’nın etkinlik kazanmasıyla başlayan bu süreç, bugün HTŞ’nin (Heyet Tahrir el-Şam) bölgede güç kazanmasıyla devam etmektedir. Mevcut iktidarın bu gruplara dolaylı ya da doğrudan destek verdiği iddiaları, bölgedeki kaosun büyümesine ve Türkiye’nin uluslararası alanda yalnızlaşmasına neden olmuştur.
Barzanistan ve BOP Projesi: Türkiye’nin Tarihi Yanlışı
2000’li yıllardan itibaren Barzanistan’ın (Kuzey Irak Kürt Yönetimi) kurulması, Türkiye’deki iktidarların izlediği hatalı politikaların bir sonucudur. Bugün aynı iktidar, bu hatalı politikaları Suriye üzerinden sürdürmekte, adeta bölgede yeni bir HTŞistan’ın kurulması için zemin hazırlamaktadır. Bu durum, hem Türkiye’nin güvenliği hem de bölge halklarının geleceği açısından büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Türkiye’deki mevcut iktidarların, ABD ve Batı’nın desteğini alabilmek için milletine ve bölge halklarına ihanet ettiği açıktır. BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) kapsamında, ABD’nin planlarına hizmet eden politikalar izlenmiş; bu süreçte ulusal çıkarlar göz ardı edilmiştir. Sonuç olarak, bölge halkları arasında düşmanlık artmış, Türkiye ise hem içeride hem dışarıda büyük bir itibar kaybına uğramıştır.
İdlib ve Yabancı Teröristlerin Desteklenmesi
İdlib, Türkiye’nin bu yanlış politikalarının en somut örneklerinden biridir. Bölgeye yabancı teröristlerin geçişini sağlayan, lojistik destek sunan ve bu grupları eğiten ülkeler arasında Türkiye’nin de adı geçmektedir. İngiltere, ABD, İsrail ve Ukrayna gibi ülkelerin yanında, Türkiye’deki BOP’çu zihniyetin bu sürece dahil olması, bölgeyi adeta bir terör yuvasına çevirmiştir.
Bu durum, yalnızca Türkiye’nin güvenliği için değil, aynı zamanda bölgedeki tüm ülkeler için büyük bir tehlike arz etmektedir. Mevcut iktidarın “bizim Halep’te dâhilimiz yok” açıklamaları, gerçeği yansıtmaktan uzak, yalnızca halkı yanıltmaya yönelik söylemlerdir. Ancak Türkiye ‘deki muhalifler ve bölge milletleri, bu tür politikaların yarattığı sonuçların farkındadır.
Türk Milliyetçileri ve Devrimcilerin Rolü
Bölgeyi bu kaostan kurtaracak en önemli aktörler, Türk milliyetçileri ve devrimciler olacaktır. Türkiye’nin bu düşman politikalarını terk etmesi ve bölge halklarıyla barışçıl bir ilişki kurması gerekmektedir. Ancak bu, mevcut iktidar ile mümkün görünmemektedir. Bu nedenle, Türkiye’nin öncelikli görevi, bu iktidardan kurtulmak ve ulusal çıkarları esas alan bir dış politika izlemektir.
Sonuç: Türkiye’nin ve Bölgenin Geleceği
Mevcut iktidarın devam etmesi halinde, Türkiye’nin bölgedeki etkisi daha da zayıflayacak ve ülke, Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin hedefi haline gelecektir. ABD’nin Türkiye ye BOP çu işbirlikçiler vasıtası ile kurduğu bu tuzağın bozulması, Türkiye’nin BOP’tan ve bu ihanet politikasından tamamen kurtulmasıyla mümkündür.
Son olarak, bölge halkları ve ülkeleri, ABD ve onun desteklediği bu tür politikaları boşa çıkaracak dirayete sahiptir. Ancak bu süreçte en büyük bedeli, Türkiye de dâhil olmak üzere, bölgedeki milletler ve devletler ödeyecektir. Türkiye’nin kendi geleceğini kurtarması ve bölgeye bahar getirmesi için bu ihanet politikalarından vazgeçmesi şarttır.
“Etme bulma dünyası” denilen bu süreçte, bugünkü yanlışların yarınki sonuçlarını görmek mümkündür. İktidarın, “bizim Halep’te dâhilimiz yok” söylemiyle gerçeği gizlemeye çalışması, tarih ve halklar nezdinde kabul görmeyecek bir çabadır. Türkiye ve bölge, bu BOP çu iktidarın yaptığı ihanet politikalarını aşarak gerçek bir barış ve kardeşlik iklimine ulaşabilir.
Demedi demeyin!
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın