Türkiye, tarihinin en kritik dönemlerinden birinden geçmektedir. Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine dayanan Atatürk ilke ve devrimleri, uzun süredir sistemli bir saldırı altındadır. Bu saldırıların temel amacı, Türkiye’yi federasyonlaştırarak bölgesel bir güç olmaktan çıkarmak, Batı’nın emperyalist projelerine uyumlu bir ülke haline getirmektir. ABD’nin “Büyük Ortadoğu Projesi” (BOP) adı altında yürüttüğü bu plan, sadece PKK terör örgütü ile değil, iç siyasetteki işbirlikçi partiler ve gruplarla da hayata geçirilmektedir.
Bu yazıda, Türkiye’nin karşı karşıya olduğu bu projeyi ve milli bağımsızlık yolunda yeniden bir kurtuluş mücadelesine duyulan ihtiyacı ele alacağım.
PKK: Emperyalizmin Türkiye’deki Piyonu
PKK terör örgütü, yıllardır ABD’nin bölgedeki çıkarlarına hizmet eden bir aparat olarak işlev görmektedir. PKK’nın “özgürlük” ya da “kültürel haklar” adı altında yürüttüğü faaliyetler, gerçekte Türkiye’yi bölmek ve federasyonlaştırmak için kullanılan bir aracıdan ibarettir.
ABD, PKK ve onun uzantısı olan yapıları silahlandırarak ve siyasi arenada destekleyerek, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve milli egemenliğini tehdit etmektedir. Bu proje, sadece bir terör sorunu değil, aynı zamanda Türkiye’nin devlet yapısını dönüştürmeye yönelik kapsamlı bir girişimdir. Nihai hedef, Atatürk’ün kurduğu tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin yerine, Batı’ya bağımlı, parçalanmış bir yapı oluşturmaktır.
Siyasi İktidarın ve Muhalefetin Rolü
Bugün Türkiye’nin siyasal arenasında, iktidar ve ana muhalefet partilerinin büyük bir kısmı, doğrudan ya da dolaylı olarak bu dönüşüm projesine hizmet eden bir çizgi izlemektedir.
• AKP ve MHP: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Türkiye’yi adım adım otoriter bir yapıya dönüştüren bu ittifak, aynı zamanda tarikat ve cemaatlerle kurduğu ilişkiler üzerinden laik Cumhuriyet’in temellerini zayıflatmaktadır. Ekonomik bağımlılık politikaları, dış politikada Batı’ya ve Körfez ülkelerine yönelik tavizler, Türkiye’nin bağımsızlık iddiasını neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştır.
• Yeni CHP: Cumhuriyet Halk Partisi, kuruluş ilkelerinden ve Atatürk’ün devrimci mirasından büyük ölçüde kopmuş durumdadır. Sözde muhalefet adı altında, iktidarın politikalarına karşı etkisiz bir eleştiri sunmakta, hatta zaman zaman bu politikalara örtülü destek vermektedir. “Yeni CHP” olarak anılan bu çizgi, aslında emperyalist projelere uyumlu bir muhalefet görünümünden başka bir şey değildir.
• PKK’nın Siyasi Uzantıları: HDP ve onun çeşitli siyasi uzantıları, PKK’nın siyasi temsilcisi olarak hareket etmeye devam etmekte, Türkiye’nin üniter yapısını tehdit eden bir söylem ve eylem hattı izlemektedir.
Milletin Görevi ve Zafer Partisi Gibi Alternatiflerin Önemi
Meclis dışı partiler arasında, özellikle Zafer Partisi gibi Atatürk’ün ilke ve devrimlerine sadık kalan yapılar, mevcut kötü siyasi duruma karşı bir umut ışığı oluşturmaktadır. Bu partiler, emperyalist projelere karşı çıkmakta, PKK’ya ve diğer bölücü yapılara karşı net bir duruş sergilemektedir. Ancak, bu alternatiflerin güçlenmesi ve toplumsal desteği arkasına alması için milletin bilinçli bir şekilde hareket etmesi gerekmektedir.
Halkın, mevcut siyasi düzenin gerçeğini görerek, emperyalizmin taşeronluğunu yapan partilere değil, tam bağımsız Türkiye mücadelesini savunan yapılara yönelmesi şarttır. Bu noktada, Zafer Partisi gibi partilerin Türkiye’nin kuruluş ilkelerine sadık kalarak yürüttüğü mücadele, milli bağımsızlık hareketinin yeniden canlanması açısından kritik öneme sahiptir.
Milli Demokratik Devrim Tamamlanmalıdır
1919’da Atatürk ve silah arkadaşlarıyla başlayan milli demokratik devrim, Cumhuriyet’in kurulmasıyla önemli bir adım atmıştır. Ancak bu devrim, ne yazık ki tamamlanamamış, iç ve dış güçlerin müdahaleleriyle sekteye uğramıştır. Bugün Türkiye’nin emperyalizmin pençesinden kurtulması için:
1. Milli Egemenlik Yeniden Tesisi: Halkın iradesine dayalı, bağımsız bir Türkiye için, Cumhuriyet’in temel değerlerini savunan bir anlayışın hakim olması gerekmektedir.
2. Atatürk İlke ve Devrimlerine Dönüş: Eğitimden ekonomiye, dış politikadan iç politikaya kadar her alanda Atatürk’ün ilkeleri rehber alınmalıdır.
3. Laiklik ve Hukukun Üstünlüğü: Tarikatların, cemaatlerin ve dini yapıların siyasetten ve devlet yönetiminden tamamen temizlenmesi şarttır.
4. Tam Bağımsızlık: Ekonomik, siyasi ve askeri anlamda hiçbir dış güce bağımlı olmayan bir Türkiye inşa edilmelidir.
Sonuç: Türkiye’yi Aydınlık Yarınlara Taşımak
Türkiye’nin bugünkü kötü siyasi durumunu tersine çevirmek, ancak milli bir uyanış ve örgütlenmeyle mümkündür. Millet, kendi iradesine sahip çıkmalı, emperyalizmin işbirlikçilerine karşı net bir duruş sergilemelidir. 1919’da başlayan milli demokratik devrim tamamlanmalı, Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyet yolunda kararlılıkla ilerlenmelidir.
Bu, sadece bir siyasi tercih değil, aynı zamanda Türkiye’nin bağımsızlığı ve geleceği için bir zorunluluktur. Unutulmamalıdır ki Atatürk’ün mirası, bu milletin varlık teminatıdır; onu savunmak ve yaşatmak ise hepimizin ortak görevidir.
Demedi demeyin!
Sefa Yürükel