Sefa Yürükel
“Sokağa çıkmayın” söylemi demokratik değildir. Sokaklar vatandır, ve vatan bir avuç profesyonelin değil, halkın kendisine aittir. Türk milleti, vatanına sahip çıkmak için demokratik haklarını özgürce kullanmalıdır.
Türkiye’de, her konuda “biz profesyoneliz” diyen bir anlayış hâkimdir. Milletin iyi niyetini kullanarak, onu siyasetin dışına iten ve “sadece sandığı bekleyin” diyen bu profesyonel siyaset anlayışı, milletin demokratik haklarını kısıtlamaktadır.
Son yıllarda, özellikle “sığınmacı” ya da “göçmen” adı altında emperyalist planlarla Türkiye’ye yerleştirilen unsurların yarattığı sorunlar, milletin sırtına ağır bir yük bindirmiştir. Bu durum, ABD ve işbirlikçisi olan ümmetçi RTE’nin politikalarıyla Türkiye’nin geleceğini tehdit eder hale gelmiştir. Ancak milletin bu meselelere tepki göstermesi, bu profesyoneller tarafından “sokağa çıkmayın, konuşmayın” diyerek bastırılmaktadır. Bu söylem, milletin iradesini yok sayan, antidemokratik, hukuksuz ve mantıksız bir yaklaşımdır.
Bir ülkede millete “şiddete karışmayın” demek başka, “vatanınıza sahip çıkmak için bile sokağa çıkmayın” demek ise bambaşka bir şeydir. Bu yaklaşım, Osmanlı’dan miras kalan “ millete benim dediğimi yapacaksın” zihniyetinin bir yansımasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki vatan, milletin vatanıdır; bir avuç profesyonelin değil. Halkı küçümseyen, güdülmesi gereken bir topluluk olarak gören bu anlayış reddedilmelidir.
DEMOKRASİ SADECE SANDIK DEĞİLDİR
Demokrasi, yalnızca seçim sandığından ibaret değildir. Sokaklar da demokrasinin bir parçasıdır. Millet, kendi kaderini belirlemek için sokaklarda barışçıl ve demokratik şekilde varlık göstermelidir. Bu, anayasal bir haktır. Sokakları dışlayan, halkı pasifize eden bir siyaset anlayışı kabul edilemez. Milletin demokratik eylemliliklerini bastırmaya çalışan profesyonel siyasetçiler, halkı siyasetten tasfiye etmeye çalışmaktadır.
Millet, siyasette pasif bir izleyici değil, aktif bir katılımcı olmalıdır. Özellikle vatanın bekasını ilgilendiren meselelerde, millet kendi iradesiyle hareket etmeli, sokaklarda kitlesel olarak tavrını koymalıdır. “Sokağa çıkmayın” diyenlere karşı, halk inadına sokağa çıkarak mekanın gerçek sahibinin kim olduğunu göstermelidir.
SOKAKLAR DEMOKRASİNİN AYRILMAZ BİR PARÇASIDIR
Sokaklar vatandır. Ve vatanın gerçek sahibi halktır. Bu nedenle, Türk milleti kendi mahallesine, köyüne, kasabasına, şehrine ve birbirine sahip çıkmalıdır. Her bir saha parlementoya çevirmeli; evler, sokaklar, köyler, ilçeler ve iller parlemento görevini görmelidir. Herşey görünür olmalıdır. Demokrasiyi yalnızca sandık ve parti binalarına ve TBMM’ne sıkıştırmaya çalışan zihniyet reddedilmelidir. Millet, kendi gündemini oluşturmalı, demokratik haklarını korkmadan kullanmalı ve sokakları siyasi olarak aktif bir hale getirmelidir. Sokakları vatanın demokratik parlementosu yapmalıdır.
Türk milleti, bir avuç profesyonelin çıkarlarına teslim olmamalı, onların “müşterisi” ya da “müridi” haline gelmemelidir. Millet kendi iradesini, kendi kimliğini ortaya koymalı ve Türk olmanın gereğini yaparak, Türk vatanına sahip çıkmalıdır.
TÜRK MiLLETİ, KENDİ GELECEĞİNE SAHİP ÇIKMALIDIR
Millet, ölü ve hareketsiz bir taş değil; yaşayan, yaratan ve karar verme yetisine sahip bir organizmadır. Bu nedenle, ülke kaderini belirleme noktasında her türlü demokratik hakkını kullanmalı ve inadına sokağa çıkarak gerçek gücünü göstermelidir.
Burası Türkiye. Bu vatan bizim. Ve her konuda biz bu vatanın tek sahibi olan Türk Milletiyiz demelidir.
Son olarak:
Atatürk’le kalın.
Cumhuriyetle kalın.
Akılla kalın
Bilimle kalın
Hoşça kalın.
Bir yanıt yazın