Kuraklık ve buna bağlı tarım üretimindeki tehlike her geçen yıl dünyayı tehdit ediyor. Bilim insanları bu konunun önemsenmesi gerektiğini söylüyor. Milyarlarca insanın hayatının tehlikede olduğunun da altını çiziyorlar. ”İklim raydan çıkmak üzere” deniliyor.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam eden COP29 zirvesi kapsamında taraf ülke temsilcileri, “2030 Hedefleri Öncesi: 2024 Yılı Yüksek Düzeyli Bakanlar Yuvarlak Masa Toplantısı” programında bir araya geldi.
Toplantıya ülke temsilcilerinin yanı sıra BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İcra Sekreteri Simon Stiell, COP29 Başkanı ve Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Muhtar Babayev ile IPCC Başkanı Jim Skea ve UNFCCC yetkilileri katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Babayev, COP29 sürecinin yarısının tamamlandığını ve bundan sonraki görüşmelerin oldukça önemli olduğunu ifade etti.
Ana gündem maddesi olan Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef (NCQG) odağını kaybetmemek kaydıyla, zirvede iklim krizinin her yönünü ele aldıklarını belirten Babayev, enerji geçişini desteklemek için emisyon azaltımı konusunda birçok iddialı girişim başlatıldığını söyledi. Bu noktadaki gelişmeleri özetleyen Babayev, “Depolama şebekeleri, koridorlar ve hidrojen konusunda taahhütlerimiz ve beyanlarımız var” dedi.
COP28’in metan gazı konusundaki odağını COP29’da genişleterek organik atıklardan yayılan metan gazı emisyonlarına işaret ettiklerini aktaran Babayev, “Gıda atıkları küresel emisyonların yüzde 10’unu oluşturuyor. Ülkelerin organik atıkları endekslerine dahil etmeleri için bir deklarasyon başlattık. ABD, Çin, Azerbaycan Metan Zirvesi sırasında birçok ülkenin kendi ulusal tesislerinde organik atıklara odaklanmaya başlamasından memnuniyet duyduk.” diye konuştu.
Toplantıya katılan her paydaşın önemli olduğunu vurgulayan Stiell, şu görüşlerini yansıttı:
“Eğer bizi doğru istikamete götürecek müşterek güce sahip bir yuvarlak masa toplantısı olsaydı, işte bu toplantı o olurdu. Hepinizin aynı odada, çözüm bulmaya hazır bir şekilde olması gereken bir an olsaydı, işte o an bu an olurdu. Yayımlanan son Ulusal Katkı Beyannamesi (NDC) raporunun sonuçlarına iyi değerlendirmek gerekiyor. Mevcut ulusal iklim planlarının yeterince ileri gitmiyor milyarlarca insanın hayatının ve geçiminin tehlikede olduğu uyarısında yapmak durumundayız. İklim kriziyle yeterince mücadele edebilmek için yeni NDC politikalarına ihtiyaç duyuyoruz. Bunun için harekete geçmek durumdayız. Gerekli önlemler alınırsa 2030’a kadar birçok iyileşme görülebilir.”
İklim kriziyle mücadelede tehlike ve fırsatları içeren bir sunum gerçekleştiren Skea, daha sonra şunları söyledi:
“1,5 derecelik ısınmaya tehlikeli derecede yakınız ve 2024 yılında bu seviyenin geçici de olsa aşılması söz konusu olabilir. Eğer bu şekilde devam edersek bu yüzyılda 3 derecelik ısınmaya ulaşabiliriz. Atmosferde biriken karbondioksitin her geçen gün küresel ısınma risklerini artırdığını görmekteyiz. Gerekli önlemlerin alınması halinde 2030’a kadar birçok iyileşmenin görülebileceğini Sera görmekteyiz. En büyük potansiyel, her biri yılda yaklaşık 4 gigaton karbondioksit eş değeri veya toplam emisyonların yüzde 7’si kadar emisyon azaltma potansiyeline sahip olan özellikle rüzgar ve güneş olmak üzere yenilenebilir enerjide yatmaktadır. Her ikisinin de maliyetleri son yıllarda önemli ölçüde düştü. Fosil yakıt üretiminden kaynaklanan kaçak metan emisyonlarının azaltılması da önemli bir potansiyel. Metanın özellikle güçlü bir sera gazı olduğu göz önüne alındığında Küresel Metan Taahhüdü’nün (GMP) imzalanması, yakın vadede ısınmanın önlenmesi açısından hızlı sonuçlar getirebilir.”
Skea, yakın zamanda elde edilebilecek diğer kazanımları ise köklü yenilenebilir enerji teknolojileri, tercih eden ülkeler için nükleer enerji ile karbon yakalama ve depolama teknolojileri şeklinde sıraladı. Hayatın her alanına yayılacak sürdürülebilir uygulamaların emisyon azaltım çabalarına destek olacağını kaydeden Skea bu çabaların aynı zamanda insan sağlına katkı sunacağını dile getirdi. Toplantının son bölümünde söz alan ülke temsilcileri, iklim kriziyle mücadele amacıyla hayata geçirdikleri sürdürülebilir uygulamalara yönelik bilgi alışverişinde bulundu ve çeşitli konulardaki beklentilerini paylaştı