Çocuklarını kuran kursu(!)na gönderen ana-babalar
ve KUR’AN gerçekleri!
Peygamber hadisi-sünneti(!)
satan-pazarlayan diyanet;
bütçesinin, şişkin kadrosunun, israfının, lüks araçlarının, seyahatlerinin, hac torpillerinin konuşulmasından hiç rahatsız değil, çünkü umurlarında değil!
Diyanet konusunda
esas konuşulması gereken,
esas büyük sorun ise
(sözde) denetimindeki
kuran kursları?!
Çok sayıda masum çocuk yanarak can verdiğinde öğrendik ki,
kaçak kuran kursları var.
Medyaya yansıyan görüntülü, kanıtlı dayak, şiddet, tecavüzlerin yaşandığı, okur yazarlığı şüpheli
hastalıklı, sapkın hocaların
ders(?!) verdiği kuran kursları da var.
Diyanetin denetle(ye)mediği ve denetlenmediği de apaçık ortada.
Kurs hocalarının eğitimi ne, pedogojik performansı var mı, radikal dinci örgüt üyesi-silahlı terörist mi, sapık, sapkın mı?;
bilen, araştıran, soranın olmadığı kontrolsüz bir alan kuran kursları.
Kimlerin açtığı halk tarafından bilinmeyen, büyük çoğunluğu tarikatların, dincilerin elinde olan
kuran kursları(!)
çocuklarımızın başındaki
en büyük belâdır!
Ana-babalar,
kim ve ne olduklarını
bilmedikleri hocalara(!)
Allah’ın emaneti en değerli varlıklarını koşulsuz şartsız
teslim ediyorlar?!
Sürekli üreyen-çoğalan
kuran kurslarında
tertemiz çocuk zihinleri en başta ‘allah yakar, taş eder, ceza verir’
korku zulmüyle kirletiliyor!
Yetenekleri, benlikleri yok ediliyor ve ya hastalıklı ya da yaşam inancı yoksun insan temelleri atılıyor!
Bu yüzden çocuklarımızı ruhen ve bedenen kaybediyoruz!
Çocukluğum kısa kısa sürelerle
-iyi ki kısa-
kuran kurslarında geçti,
sadece KUR’AN’ı Arapça harflerle yüzünden, anlamadan okumayı öğrettiler. Yıllarca da öyle anlamadan okuyup, ölü kitabı muamelesi yaptım; geçen yıllarıma yazık, çok ama çok pişmanım;
niye, hiç sorgulamadım diye!!!?
Ne zaman ki KUR’AN’ı anlayarak okumaya, Ayet Ayet incelemeye, kök anlam araştırmaya başladım,
TANRI’ma sonsuz, sınırsız bir saygıyla, sonsuz, sınırsız teşekkürlerimi sunuyorum;
KUR’AN ile öğrettikleri için,
KUR’AN ile eğittiği için!
KUR’AN’ın eğitimi ile düşüncelerim, arınıyor; önyargılarım temizleniyor, yaşamla ilgili tüm sorularımın cevaplarını alıyorum!
Belli ki, ana-babalarda
Allah, Kur’an deyince akan sular duruyor, ama akıl da duruyor! KUR’AN neler söylüyor,
nasıl uyarılarda bulunuyor bilmediklerinden!
KUR’AN’ın uyaran, sayısız
“Aklınızı kullanın, sorun, sorgulayın?” ayetlerine rağmen!
(Bakara,44,76,171- Âli İmran,65- Mü’minûn,80- Saffat,138- En’am,32- Yâsin,68,62- Kasas,60- A’raf,196)
“Akletmez misiniz?”
(Yusuf,2)”Kur’an’ı aklınızı işleterek kavrayasınız diye gönderdik.”
(Bakara,170)” ‘Kur’an’a uyun’ denildiği zaman ‘Hayır, biz, atalarımızın izlediği yola, alıştığımız âdetlerimize uyarız.’ derler. Ataları akletmemiş ve doğru yolu bulamamış olsalar bile mi?”
Toplumsal dava haline gelmiş, çocuklarını kuran kursu(!)na gönderen ‘atalar dini’ zihniyetli ana-babanın davranışları, söylemleri ile toplum yapımızın
geri kalmışlığını açıkça gördük,
insanlıktan çıkmışlığına şahit olduk!
Din, iman, kuran, allah, peygamber dillerinden düşmeyen,
parayla her şeyi satın alabilen(!), ahırları mermili?, radikal dinci?, siyasi bağlantıları sağlam! derebeylik aile-aşiret;
kutsallık(!) izafe ettikleri ‘aile’nin içinin nasıl da karanlık olabileceğini eylemleri, söylemleri ile gösteriyor, kendi iç yapılarını deşifre ediyor.
Toplumun sahip çıktığı bu yavru, çuvala tıkılmış ölü bedeni ile;
çıplak, acı gerçeklerimizle,
kitlesel oy deposunun,
ülkeyi bölünmeye götüren sorunların kaynağıyla yüzleştiriyor!
Siyasi partiler yasası başta,
sistemi bozulmuş, kargaşa içinde, yönetimi kaotik hale gelmiş bir ülkede yaşıyoruz artık.
Muhalifler de, her biri kendi içinde bir devlet olan partilerinde sadece koltuk kapışma kavgası veriyor,
hazine yardımlarını, gelirlerini
iktidar gibi kendi çıkarları, aileleri, çevreleri, partizan yandaşları, şarkıcıları, lükslerine harcıyorlar!
Mücadeleyi de sadece çıkarları zarara uğrayınca-kamuya ait kaynakları kesilince yaptıkları protestolarla gösteriyorlar!
Halka ait, halkın dedikleri bina önünde acilen toplanıp,
çıkarları için yaptıkları protestoyu;
kuran kursları önünde de
acilen toplanıp zulme uğrayan çocuklar için de yapsalardı ya!?
Çocuk hakları için tek bir mücadele
başlattıklarını gördünüz mü?!
HAK, hukuk, adalet, eşitlik; sıkı, ağır, insanı çok zorlayan mücadele ister,
öyle yollar yürüyerek sağlanmaz !!!
Tüm bu olumsuz durumlara karşı TANRI’ya sığınarak,
ilkelerinin Kitabı KUR’AN’ın
adalet, liyakat, ahlâkî ilke temelli ayetlerini yine, tekrar hatırlayalım!
(İnsan,29)”Kur’an, bir hatırlatmadır.”
(Nisa,135)”Kendinizin, anne, baba, akrabalarınızın aleyhine bile olsa; tanıklık ettiğiniz kimseler,
zengin de olsa, fakir de olsa kişisel çıkar ve duygularınıza uyarak taraflı davranıp adaletten uzaklaşmayın!”
(Sad,26)”İnsanlar arasında adaletle karar ver, duygularınla taraf tutma.”
(Mâide,8)”Kin-kızgınlık-öfke sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın.”
(Nisa,58)”Allah, sorumluluğun
her işin uzmanına verilmesini diler. Sorumluluklarınızı yürütürken de adil davranmanızı öğütler.”
(Nur,4)”Onların şahitliğini-tanıklığını asla kabul etmeyin. Çünkü iftiracılar, toplumu içten çürütürler.”
(Hac,30)”Yalan sözden sakının.”
(Bakara,188)”Yöneticilere-hâkimlere rüşvet vermeyin-hukuki hilelere başvurmayın!”
(Saff,2)”Neden yapmadığınız, yapmayacağınız-yerine getirmeyeceğiniz şeyleri söylüyorsunuz?”
(İsra,34)”Verilen söz sorumluk gerektirir-verdiğiniz sözleri yerine getirin-sözleşmelere uyun!”
(Bakara,189)”Dürüst olun.”
(En’am,115)”Rabbinin sözü hem doğruluk hem de adalet bakımından tamdır-doğruluk ve adaletle tamamlanmıştır.”
(Hadid,25)”İnsanlıkta adalet ve eşitlik dâim yaşasın diye-Kitapla, insanlar arasında adaleti ve hukukun üstünlüğünü tesis edecek değer ölçüleri-doğruyla yanlışı, yalanla gerçeği, hakla haksızlığı, adaletle zulmü ayıran yasayı gönderdik ki; insanlar adaleti-hakkı yerine getirsin.”
(En’am,38)”Kur’an’da hiçbir şeyi eksik bırakmadık.”
Yazıları posta kutunda oku