Türk ve İran deniz güçlerinin ortak harekat yapması gerçekleşirse ne olur?
Türk ve İranlı bahriye uzmanlarının oluşturduğu ortak platformun yaptığı son etkinliğinin konusu “ İran ve Türkiye’nin Deniz ve Denizcilik Alanındaki İşbirliği Potansiyelleri” imiş.
Panelin kolaylaştırıcılığını ( moderatör) İranlı Dr. Amir Hooshang Mirkoshesh (*) yapmış.
Konuşmacıları ise Türkiye’den ( E)Dz. Kurmay Albay Halil Özsaraç(**) ve İran’dan Amiral Gölam Reza Tehani’(***) imiş.
DENİZDE ASYA DUVARI ÇEKİLMELİ!
Türkiye ve İran’ın ortak kader birliğine işaret eden Özsaraç :
· Karadeniz, Ege, Doğu Akdeniz, Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu’ndaki emperyalist tehditlere dikkat çekmiş,
· İran ve Türkiye’nin (emperyalist) Batı donanmalarının izinsiz giremeyeceği alanlar oluşturması gerektiğini işaret etmiş,
· İki ülkenin denizde işbirliği yapmasının yaşamsal önemde olduğunu vurgulamış!
· Ve Özsaraç şöyle devam etmiş:
– Emperyalistlerin kendi aralarında organize olarak ele geçirdiği Asya Denizlerinin eşsiz jeopolitik gücünü geri alması gereklidir.
– Bunu için Batı Asya’nın birlikte hareket etmesi ve jeopolitik felç durumundan birlikte kurtulması,
– Mücadele alanını karadan denizlere taşınması,
– Batı Asya, Karadeniz’den Basra Körfezi’ne kadar tüm denizlerinde, bütüncül yaklaşımlı bir savunma, güvenlik ve jeopolitik birliktelik anlayışını formüle etmek,
– Jeopolitik gücüne sahip çıkabilmek için Batı Asya, Doğu ile Batı’nın kara sınırlarını değil; deniz sınırlarını oluşturmak, yani Batı’ya karadan değil, denizden bir duvar örmek zorundadır.
DENİZ TİCARETİ İÇİN ALTIN BÖLGELER
– ABD’nin gelecekte Asya-Pasifik’teki okyanus güçlerini azaltmaya, Doğu Akdeniz’deki unsurlarını ise artırmaya yönelik planlar yapmaktadır.
– İki ülkenin bu bölgede deniz ticaret alanı oluşturabileceğini biliyoruz.
– Hegemonyanın sırrı, ticaret yollarının kontrolünden geçtiği için iki ‘altın ticaret üçgeni’, emperyalist Batı için doğrudan savaşmaya değerdir.
Birinci altın ticaret üçgen; Babelmendep, Hürmüz, Malakka’dır. Burası İran’ın doğrudan yaşamsal alanıdır.
İkinci altın ticaret üçgeni ise Kerç, Süveyş, Cebelitarık noktaları arasında kalan Akdeniz havzasıdır.
-Bu bölge de Türkiye’nin doğrudan yaşamsal alanıdır.
– Gördüğünüz üzere, dünya ticaretinin çoğunun geçtiği bu iki altın deniz ticaret yolları üçgeni; Batı Asya Denizleri’nden başka bir yerde değildir.
ORTAK KOMİTE VE ÖĞRENCİ DEĞİŞİMİ
İranlı Amiral Gölam Reza Tehani ise denizlerin, milletler arası dostluk köprüsü olduğunun altını çizen İran ve Türkiye’nin deniz işbirliğinin dış güçlere karşı caydırıcı olacağını vurgulamış.
Türkiye ve İran için ortak hareket edilmesi gereken hususlar için de şunları belirtmiş:
– Denizcilik alanında ortak komite kurulmalı ve Türk-İran işbirliğine ilişkin projeler geliştirmeli, yatırımlar yapılmalı.
– Türkiye, özellikle Hint-Pasifik’teki İran limanlarını kullanarak tatbikatlar yapabilir. Bu limanlar Türkiye’nin kullanımına açılabilir.
– Türk ve İran donanmaları birlikte deniz haydutluğu ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele edebilir.
– İran ve Türkiye arasında (askeri) öğrenci değişimi yapılmalı.
Panelin kolaylaştırıcı Dr. Mirkoshesh ise “ Türkiye NATO üyesi olmasa hem Hint Okyanusu’nda hem de Doğu Akdeniz’de neden birlikte tatbikat yapmayalım.” sözleriyle NATO’nun varlığının tehdit unsuru olduğuna dikkat çekmiş.
(BU YAZI HABERDEN DERLENMİŞTİR)
(*) Dr. Amir Hooshang Mirkoshesh: Şahrüd Üniversitesi Siyasi Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi ve İran Barış Çalışmaları Derneği Barış ve Uluslararası İlişkiler Grubu Sekreteri yaptı.
(**) Emekli Dz Kurmay Albay Halil Özsaraç: Türk Deniz Kuvvetlerinde çeşitli savaş gemisi, tersane ve karargâh görevlerinden sonra, 5 yıl Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Deniz Harp Enstitüsü’nde Harp Tarihi Ana Bilim Dalı Başkanı ve Öğretim Başkanı olarak görev yapmış, 2021’de emekli olmuştur. MSÜ Deniz Harp Enstitüsü’nde Harp Tarihi dersleri vermeye devam etmektedir.
(***) Gölam Reza Tehani: İran Ordusu Komuta ve Genelkurmay Üniversitesi Öğretim Üyesi İkinci Amiral
Güncelleme: 13.11.2024
Söz konusu devletler ve GKRY’nin 2022’de Doğu Akdeniz ve Ege’de yaptıkları tatbikatları “intikam” tatbikatları olduğunu söylemek abartı sayılmamlı. Bu tatbikatların,Türkiye ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik olduğuna şüphe yoktur.
Bu günkü (13 Kasım 2024 – Çarşamba) Sonkurşun Gazetesinde şu haber yer aldı:
Uydu fotoğraflarına göre ABD ve NATO savaş gemileri, casus uçakları, helikopterleri, yakıt, yük ve nakliye uçakları ile inşaat makineleri Güney Kıbrıs’ta cirit atıyor.
Güney Kıbrıs’taki liman ve hava meydanlarının fiilen birer ABD ve NATO üssüne dönüştüğü görüldü. Rum Simerini Gazetesi için bir analiz yazısı kaleme alan Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Yannou Charalambidis, uydu görüntülerine dayanarak ABD ve NATO’nun Kıbrıs Adası’ndaki askeri varlığını ifşa etti. Rum yanlısı Charalambilidis, İngiltere egemenliğindeki üslerin de ABD ve NATO tarafından kullanıldığını kaydetti. “Kıbrıs, Ortadoğu’daki kriz nedeniyle adanın liman ve havalimanlarından hareket eden savaş uçakları ve gemilerin sürekli park etmesi ve hareket etmesiyle fiilen bir ABD ve NATO üssüne dönüşüyor.” dedi.(1 )SavunmaTR’de ise şu haber yer almış:
Simerini gazetesi yazarı Yannos Charalambidis’in analizine göre, Güney Kıbrıs, ABD ve NATO güçlerinin askeri yığınak ve üslenmeleriyle hızla Atlantik İttifakı’nın ileri karakolu haline geliyor. Gazze’deki gelişmelerle bağlantılı olarak ABD’nin bölgedeki varlığı dikkat çekici biçimde(2 )
(1 ) http://sonkursungazetesi.net/haber-kibris-abd-ve-nato-ussune-donustu-11302.html
(2 )https://www.savunmatr.com/gkry-abd-ve-natonun-stratejik-ussune-donusuyor/