Seyahat endüstrisi yeni boyutlar kazanıyor. Yapılan açıklamalarda uluslararası seyahat sayısında artışlar olacağı söylendi. Seyahat şirketlerine markalaşma ve bilinirliklerini artırma tavsiyesinde bulunuldu. Destinasyon çeşitliliği ve yeni seyahat noktaları da belirlenmeye başladı.
Şu nokta da önemli:
İnsanlar artık deneyim de istiyor.
Google ile Deloitte tarafından yapılan ortaklaşa yapılan araştırmaya göre 2040 yılına kadar küresel seyahatçilerin sayısında yüzde 60 oranında artış meydana gelecek.
Google Seyahat Departmanı Başkanı Hany Abdelkawi,konu ile ilgili şunları söyledi:
“Bu araştırma için milyarlarca Google arama sorgusunu ve geride kalan 50 yıla ait 90 binden fazla harici veri noktasını inceledik. Buna göre, seyahat eğilimlerini şekillendirecek olan şeyler güçlü ekonomik gelişmeler ve uzun vadeli eğilimler. Bu çalışmada uluslararası seyahat sayısının hızla artarak 2040 yılında 2,4 milyara ulaşacağını öngörüyoruz. Ancak araştırma sadece seyahat sayılarıyla değil, aynı zamanda seyahat endüstrisini şekillendirecek olan iç görülerle de ilgili. Bu iç görüler, gelecekteki popüler destinasyonlardan misafirlerin değişen ihtiyaçlarını anlamaya kadar pek çok unsurdan oluşuyor.”
Gelecekte seyahat sektörü, yeni kaynak pazarların ortaya çıkmasına tanıklık edecek. Bunların içinde ilk 5’te Hindistan, Çin ve ABD bulunacak. 2040 yılına kadar Hint seyahatçi sayısının 5 kat artması öngörülüyor. Bunda, Hindistan’daki pasaport sahipliği oranının artması ve kolaylaştırılan vize politikaları temel rol oynayacak. Dijitalleşme konusunda bilgili ve hazırlıklı olan Hint seyahatçiler, aynı zamanda seyahat konusunda hızlı karar almaları ile tanınıyor. Uçak biletlerini ortalama uçuştan 50 gün önce alıyorlar. Örneğin uluslararası ölçekte bu süre ortalama 70 gün.
Öte taraftan, 2040’ta ABD hala güçlü bir kaynak olmaya devam edecek. Avrupa seyahat pazarının yüzde 10’unu domine eden ABD’li gezginler, Avrupa’daki AB dışı gezginlerin ise yüzde 40’ını oluşturuyor. Yani Avrupa Birliği dışından Avrupa gelen her 100 kişiden 40’ı ABD vatandaşı. AB ülkelerine seyahat eden ABD vatandaşlarının yüzde 78’i, marka bilincine sahip ve markalı ürüne daha fazla ödeme yapmaya hazır kişilerden oluşuyor.
Bu nedenle seyahat şirketlerinin bu büyüyen pazarlarda markalaşmaya veya marka bilinirliğini artırması gerektiği belirtilen raporda “2040 yılına gelindiğinde, insanların sizi yeni yeni keşfetmesi değil, sizinle ikinci seyahatini planlıyor olması gerekir.” denildi.
2024 yılına gelindiğinde seyahat sektörü sadece seyahatçilerin nereden geldiğine göre değil, aynı zamanda onların nereye gittiğine göre de şekillenecek. Örneğin 2040 yılına gelindiğinde İspanya’nın Fransa’yı sollayarak dünyanın en çok ziyaretçi alan ülkesi olacağı öngörülüyor. Yarışa sonradan dahil olan Meksika’nın da ilk 5’e gireceği tahmin ediliyor. Bunun yanında, turizm alt yapılarına büyük yatırımlar yapan Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin de ziyaretçi akınına uğraması bekleniyor.
Barceló Hotel Group Ortadoğu ve Kuzey Afrika CEO’su Raúl González “Büyüyen destinasyonlardaki markaların farklı gezginlere uyum sağlaması gerekir. İnsanlar 30 sene otel rezervasyonu yaparken sadece bir yatak isterlerdi. Ancak şimdi kişiselleştirilmiş bir otel ve destinasyon deneyimi istiyorlar. İşte bu nedenle bizim otel tedarikçilerimizin yüzde 92’si lokal ve sanal oda deneyimi gibi teknolojiler konusunda ön sıralardayız. Yeni müşterilerinizi anlamak için datalarınızı analiz etmeniz önemli. Biz şu anda kendi CRM sistemimizi oluşturuyoruz ve bu sayede gelecekte daha kişiselleştirilmiş konaklama deneyimleri sunabileceğiz.
Yeni kaynak pazarların ortaya çıkmasıyla beraber geleceğin seyahatçilerini iki ana kategoriye ayırabileceğiz; Olgun ve gelişmekte olan. İlginç bir şekilde, gelişmekte olan seyahatçiler daha çok olgun destinasyonlara yönelirken, olgun seyahatçiler daha çok gelişmekte olan veya alışılmadık yerlere yöneliyor.
Deloitte’un strateji danışmanlığı uygulaması Monitor Deloitte’nin kıdemli yöneticisi Patricia Ruiz Ramo “Hindistanlılar gibi yeni ortaya çıkan gezginler başlangıçta hem yerleşik seyahat destinasyonlarına hem de evlerine yakın yerlere odaklanacak. Bu nedenle, gelişmekte olan gezginlerin etkisini ilk önce çevre ülkeler görecek. Avrupa’dakiler gibi daha uzak yerler, bu gezginlerin harcama gücü arttıkça etkilerini de fark edecekler.” diyor.
Araştırma aynı zamanda her iki seyahatçi tipinin de son derece bilinçli ve seyahat öncesi derinlemesine araştırma yapan bireylerden oluşacağına dikkat çekiyor; “Sadece rezervasyon yapmıyorlar; kararlarında güven ve güvence arıyorlar.”