Sevgili Atatürk,
Atabeyler, Balyoz, Ergenekon gibi davalar açılıp ABD’nin koordinasyonunda, liberaller, sahte Atatürkçüler, sahte milliyetçiler , sahte halkçılar, sahte devrimciler, sahte ülkücüler, Yeni CHP’liler, PKK lılar, dönekler, FETÖ’cüler ve Tayyipçiler, bilimum Türk ve Atatürk düşmanları tarafından 2007’den itibaren millici bir av başlatıldığında, o günlerden bugüne kadar bizimle tüm ilişkisini kesip bizi görmezden gelen, bizden vebadan kaçar gibi kaçanlar, şimdi yine “Atatürkçü” kesilmiş gibi görünüyor!
Yıllardır telefonlarımıza cevap vermeyenler, konuşmamızdan kaçınanlar, telefonlarımızı engelleyenler, e-postalarımızı yanıtsız bırakanlar; arkamızdan konuşanlar, bizi “Atatürkçü faşistler,” “despotlar,” “dinozorlar” diye küçümseyenler, çevremizi bilerek boşaltmaya çalışanlar, insanlara “Bunlara yanaşmayın, yaklaşan başına bela alır,” diye telkinde bulunanlar, bizden uzak duranları övgüyle karşılayanlar; sahte belgeler üretenler, iftiralar atanlar, kahramanlarımız hapislerdeyken içten içe sevinenler, “Ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyenler, yurtseverler evlerinden, işlerinden atılırken, sabahın erken saatlerinde ters kelepçelerle götürülürken rahat bir nefes alıp “Ergenekoncular temizleniyor, bize fırsat doğuyor,” diyenler… İşte şimdi onlar “Atatürkçü “ olmuş duydunmu, Paşam?
Şimdi son sıralarda yine bunlar 10 Kasım’da ellerine Türk bayraklarını alıp, Anıtkabir önünde senin nazarında fotoğraf çektiriyorlar. Utanmadan ve arlanmadan İp gibi karşında dizim dizim diziliyorlar.
Pahalı ve ütülü elbiselerle, yakalarında senin rozetlerinle poz veriyorlar.
Gülücükler saçarak Anıtkabir meydanında boy gösteriyorlar.
Her zamanki gibi ne olur ne olmaz yarın diye dün olduğu gibi şimdide korunaklı alanlarda, tüm imkanlarını güvence altına almak için, yine baş köşeye yerleşmenin ve rahat yaşamanın peşindeler.
Tüm bu oyunları ve sahte tavırları işte bu yüzden sergiliyorlar.
İçlerinde daha dün millicilere karşı savaş açanlar da var, RTE’sinden bilmem nerenin kimin neresine kadar…
Ey, aramızdan ayrılışının üzerinden 86 yıl geçmesine rağmen hâlâ Türkiye’nin tek birleştirici lideri olan sevgili Atatürk!
Sen nelere kadirmişsin ki, can düşmanların bile şimdi zor duruma düşünce, güvenilir liman olarak sana sığınıyorlar Paşam.
Bugün Türkiye’de yılanlar, sahtekarlar, ahlaksızlar, sansarlar, hırsızlar, kalpazanlar, rüşvetçiler, kalleşler ve çiyanlar bile sensiz yapamıyorlar.
En nursuzları, en uğursuzları bile sana sığınmak zorunda kalıyor, çünkü başka sığınacak bir şeyleri, bir çareleride yok bunların.
Ve senden 86 yıl sonra yine amansızca korkuyorlar, Paşam; sana, milletine, cumhuriyetine karşı yaptıklarının hesabını vermekten korkuyorlar.
Bir gün gizli saklı ilişkilerinin, sahte ihbar mektuplarının, iftiralarının ortaya çıkmasından; ihanetlerinin yüzlerine vurulmasından korkuyorlar.
Bu yüzden kendi ahlaksızlıklarını saklamak için yine sana sığınıyorlar, yada en azından mecburen öyle gözüküyorlar, Paşam.
Ama bunlar bomboş insanlar;ahlaksızdılar, rezildiler, şimdi daha da rezil oldular. Her zaman rezil olacaklar…
86 yıl önce, fiziken aramızdan ayrılışından sonra bile milletinin örgütsüz çoğunluğunun sana ilişkin saf bakış açısında hiç bir şey ama hiç bir şey değişmedi, Paşam.
Türkiye seni her yaştan insanıyla her zaman yine sevgi, saygı, özlem ve minnetle andı.
Ancak şunu bilki senden sonra yönetici olarak gelenlerin hiçbirini bu yüce Türk Milletinin büyük çoğunluğu kendi terazisinde senin gibi asla anmadı ve sahiplenmedi.
Sana güvendiği gibi güvenmedi.
Duyuyorsun değil mi Paşam?
Çünkü senden sonra yönetici olarak gelenlerin hiç biri ama hiç biri hepsini toplasan hiç biri senin gölgenin gölgesinin gölgesi bile edemediler.
Geçiciler.
Yolcu gibiler.
Güven vermiyorlar.
Halbuki sen senden sonra yönetici olarak gelenlerin aksine her vatandaşın en azından senin gibi ve senden daha ileri olması için ter döktün.
Çünkü sen vatanın, vatandaşın ve devletin için; hem senin zamanındaki nesil ve hemde gelecek nesiller için dövüştün.
Çünkü sen bugünkü yöneticilerin tersine kendi milletini ve vatanını kendinden daha çok önemsedin. Sevdin.
Ama bilki bugünde senin kurduğun Cumhuriyetin çocukları olarak senin izinden giden; devrimciler, cumhuriyetçiler, halkçılar, laikler, devletçiler, milliyetçiler bitmedi.
Artarak çoğaldılar.
Senin şaheserin T.C. ve mensubu olarak gurur duyduğun yüce Türk Milletinin geleceği için meydanı hiç boş bırakmıyorlar, Paşam.
Kısaca, başta tüm öğretilerin olmak üzere Cumhuriyet, milletin ve devletin için verdiğin; tüm emeklerin, fikirlerin, vizyonların, yol gösterdiğin ve yaptığın her şey için sana sonsuz teşekkürler, Sarı Paşam.
Sefa Yürükel