Bana soruyorlar:
Neden ülkücü ve milliyetçilerle aran iyi?
Bir kere, ben Türküm.
İkincisi, Türkiye’yi parçalamak amacıyla harita çizmeye karşı kim varsa, onunla her zaman ortak paydada buluşurum.
Bu soruyu soranlara cevabım:
2024 yılındayız, ama siz hâlâ Mudanya’dan Ankara’ya gelememişsiniz. Solculuk adına ülkücüler hariç herkesle tokalaşıyorsunuz.
Emperyalizmin ağzınıza verdiği “Kürt sorunu” emziğiyle neredeyse PKK ve türevlerine sempatiyle yaklaşıyorsunuz. Ama vatanını savunan, kendini milliyetçi veya ülkücü olarak tanımlayan insanlara dirsek gösteriyorsunuz.
Siz kimsiniz?
Ne biçim vatandaşsınız?
Geçmişin kötü mirası olarak yurtsever ülkücü ve devrimcilerin soğuk savaş döneminin etkisini üzerlerinden artık atması lazım.
Çünkü Türkiye’nin bu yurtsever politik insanlara ihtiyacı var.
Geçmişe takılanlar şunu bir kez daha tekrar gözden geçirsinler, 1980 öncesi olaylardan sonra, 12 Eylül Amerikancı faşist askeri darbesini yapanların kendi itiraflarını incelersek ve hatırlarsak: “Biraz ortam olgunlaşsın diye bekledik.” demedilermi?
Yani işbirlikçiler ABD’nin planı gereği, kardeş kardeşi öldürsün istemedilermi?
Binlerce insanımız hem sol hem sağ örgütler içinde faaliyet gösteren gladyo elemanlarının tezgahladığı, aynı kaynaktan gelen silahları sol ve sağdaki insanlara satarak insanlarımızı birbirine kırdırmadılar mı?
Kardeşler arasına kin ve kan tohumları ekmeye çalışmadılarmı?
Bu süreçte, özellikle Türkiye tarihinin en bilinçli ve politik neslinin kaybına yol açtırmadılarmı?
Hem ülkücü hem devrimci kesimden politik bir nesil, darbe öncesi olaylarda yok edilerek ve bunun sonucunda da Türkiye’nin bugün ABD planları çerçevesinde yönetilmesine sebep olunmadı mı?
Eğer o nesil yok edilmeseydi, sizce 12 Eylül’den sonra Türkiye’yi yönetenler iktidarda veya muhalefette lider olabilir miydi?
Darbe sonrası ABD’nin Türkiye masasındaki CIA şeflerinin “Bizim oğlanlar başardı” dediğini hatırlıyor musunuz?
Ey, yurdunu seven ülkücü ve milliyetçi insanları hor gören, kendini Kaf Dağı’nda gören zatlar: Kavramlar, nesiller, insanlar değişti.
Hiçbir şey statik değil.
Siz olaya statik ve zavallıca bakıyorsunuz.
Size önerim, gerçekten devrimciyseniz önce vatanınızı, milletinizi, Cumhuriyet rejiminizi savunun.
Yurtsever olan herkesle dost olun. Bakış açınızı değiştirin.
Yoksa ABD planları içindeki PKK’nın (DEM) demokrasi getireceğini mi sanıyorsunuz?
Sanıyorsunuzda bunun için mi emperyalizmin, Türkiye’yi yıpratmak için kullandığı “Kürt ve Kürdistan” gibi söylemleri sağlıksız bir şekilde kullanıp ağzınıza sakız ediyorsunuz?
Ama gerçekte, normal Kürt kökenli vatandaşların bu tür entel dantel söylemlerinize ihtiyacı yok.
Fakat ABD ve İsrail’in, onların maşası PKK’nın var.
ABD ve İsrail’in patronluğundaki BOP için yapılan bu söylemlerle ülkenize zarar veriyorsunuz. Bugünde gereksiz yere yurtsever ülkücü ve milliyetçilerden kaçıyorsunuz.
Ülkücü yurtseverlerden kaçanların gideceği yer ABD ve İsrail’in, PKK’nın kucağıdır.Ve buda iyi bilinmelidir.
Bunu geçmiş olaylardan ve sonuçlardan hâlâ anlamadınız mı?
Ülkede, “sol” adına DEM ve türevlerini haklı görüp, buna karşı çıkan vatanını, milletini, geleceğini savunan devrimci ve ülkücü insanlara karşı neden hastalıklı bir bakış açısına sahipsiniz?
1980 öncesinin hatalarını masaya sürekli yatırmak kimseye bir yarar sağlamaz.
Kaybeden Türk milleti ve devleti olur.
En çok da bu söylemlerden zararı olan da sizler olursunuz.
Çünkü geçmişte ve bu dönemde herkesin hatası var. Kimse yanlışlardan muaf değil.
Ama bugün hâlâ, 1980 öncesinin rollerini üstlenerek ya da üstlendirilerek ülkücü-milliyetçi düşmanlığı yaparsanız, istemeseniz de ABD planları içinde kendinizi bulursunuz.
Yurtsever bir ülkücüye veya milliyetçiye karşı tavır alan herkes, ABD ve BOP adına ülkesini kamplaştırıp bölen biri olur.
Ve bir gün geldiğinde, ülkeniz parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında sizi koruyacak olan yine yurtsever ülkücüler ve milliyetçiler olacaktır.
O gün gelirse o zaman size kurşun sıkacak olanlarsa bugün sempati duyduğunuz PKK ve türevleri olacaktır.
Bölgedeki olaylara ve çevrenize bakarsanız bunu net olarak görebilirsiniz.
Ey sözde solcular, emperyalizmin oyuncağı ve yıpratma aracı olan bu “Kürt meselesini” bırakın. Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin geleceği için çalışın.
1980 öncesinin yıkanmış kafasıyla hareket etmeyin ve yurtsever ülkücü ve devrimcilerle beraber Türkiye için saf tutun.
Eğer Türkiye adına bir derdiniz varsa, realist olun.
Kürt kökenli Türk vatandaşlarının da kafasını yıkamayın. Herkesin Türkiye’de kişisel hakları var, etnik bir sorun yok.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm vatandaşları için çözmesi gereken sorunlar var: Hukuki sistem, sosyal sistem, sağlık, eğitim, ulaşım sistemleri, istihdam, şehirleşme gibi… Türkiye’yi nasıl daha iyi hale getirebiliriz, bunları düşünün, bunlar için çalışın.
Bu gerçekçi durumu göz önünde bulundurmayıp,
“Kürt meselesi” diyerek ortaya çıkarsanız, emperyalizmin oyununa gelirsiniz.
Sonuçtada yurtsever ülkücülerle değil, PKK ile birleşirsiniz. Ancak son kullanma tarihiniz geçene kadar birleşirsiniz .Bunuda böyle bilin.
Anadolu’da “Deliye lafın tamamı söylenir” derler. Ben de bu yüzden geçmişin hatırına size lafın yarısını anlattım.
Ama siz bilirsiniz, ne diyeyim!
Sefa Yürükel
Yazıları posta kutunda oku