Hukuk Katliamı…

ORADA HUKUK VAR MI?
Ülke son 14 yıldır “depremlerle” karşı karşıya…
Birincisi “doğal” depremler, ikincisi ise “siyasi ve sosyal” depremler…
Doğal deprem bu toprakların gerçeği…
6 Şubat’ta son yılların en büyük deprem felaketlerinden birisi yaşandı Türkiye de…
11 ilimiz harabeye döndü…
Neredeyse 2 nci yılına girmek üzereyiz; depremzedelerin yüzde 75,7’si hala “çadır ve konteyner evlerinde yaşıyorlar…
İçi ne kadar “lüks” olursa olsun, yandaşlar dışındaki herkes için “sefalet içinde” hayatta kalma mücadelesidir…
***
Özellikle Hatay için söylenecek, yazılacak ve ibreti aleme teşhir edilecek, anlatılacak gösterilecek o kadar çok ibretlik,
O kadar çok utanç dolu vakalar, o kadar çok ihmaller var ki insan olanın bunları yazmaya, dile getirmeye hatta göstermeye içi elvermiyor…
Biliyoruz ki bunların hiçbirisi için “yapıcı ve kalıcı” bir çözüm üretilmiş değil…
Üretilecek gibi de değil…
Yıkıntılarının neresinden bakarsanız bakın gördüğünüz şey haksızlık, “hukuksuzluk…”
Rant kavgası…
Yandaş ve yalakalara, özellikle “müteahhitlere” çekilen peşkeşler silsilesi…
***
Hatay’da insanın enkaz altında kalanlar için nasıl ki orada “kimse var mı” diye bağırdığı gibi ortada “hukuk var mı” diye bağırası geliyor…
*** 
Gerçi bağırsanız ne olacak ki; depremde yardıma gitmeyen devlet “kimse var mı” demeye fırsat bulamadan on binlerce insanımız hayatını kaybetti…
Na donarak…
Ya da kan kaybından ve kalp krizinden…
Çıkın sokaklara “burada hukuk var mı” diye bağırın, bir tek babayiğidin ilgisini bile çekmez feryadınız…
Hukuk yok çünkü…
Anayasasına göre “101 yıllık” Demokratik bir hukuk devleti oysa bu ülke…
Demokrasi yok…
Hukuk yok…
Bence muhalefetin avaz avaz bağırarak anlatması ve dillendirmesi gereken en başat sorun bu;
Hukuksuzluk…
***
Ülkenin dört bir yanı hemen er açıdan “harabeye” dönmüş vaziyette…
Yapılacak tek şey şu;
Çıkacaksınız enkazların üzerine “burada hukuk var mı?” diye bas bas bağıracaksınız…
Cevap alırsanız…
Ülke kurtulur, toplum kurtulur, bölge kurtulur…
Dünya kurtulur…
Ama herkes nedense sessiz ve duyarsız, enkazın en altındaymış gibi…
Haksızlığa…
Hukuksuzluğa uyum sağlamış vaziyette…
Yani!
Çoğumuz bu korkunç tek adam rejiminin bir parçası olmuşuz…
***
Kurtarıcı gelmeyeceği belli; mesele toplumun daha ne kadar, ne zamana kadar dayanacağı…
Yaşarsak göreceğiz…
Ama! Geçen gün CHP genel başkanı Özgür Özel “Normalleşme bitti diyorlar, bitmedi. Ben gerekli görürsem gider Erdoğan ile bir daha konuşurum.
28 Şubat paşalarını istedim, hallettiler; ben de teşekkür ettim…”
Dediğinde beynim dondu…
Hukukun ırzına geçti…
Çünkü tek adamdan yargıya müdahale etmesini ve paşaları vermesini istemek “hukuksuzluğu meşru hale getirmektir…”
***
Siyasi ve sosyal yaşama yansıması ise şöyledir; “Tek bir adamın yargıya emir verip birilerini hapisten çıkarmasını ‘normal’ kabul ederseniz,
Aynı tek adamın yargıya emir verip birilerini hapse attırmasını da normal kabul edersiniz…”
Etmek zorundasınız…
Bu kadar net…
Bunun adına da ne normalleşme diyebilirsiniz, ne yumuşama…
Eee! Yargı da yerlerde sürünüyor…
Ne yapabilirsiniz ki?
***
Bence Özgür Özel’in Kaç’Ak Saray’dan başat talebi; “Hukuksuz bu rejimin yerine evrensel hukukun kesinkes egemen olacağı demokratik parlamenter bir sistem, demokratik laik bir cumhuriyet” olmalıydı…
Olmadı…
Çok yazık oldu…
Ya da büyük bir hayal kırıklığı oldu…
Benim bu yaşıma gelene kadar edindiğim siyasi tecrübelerime, yaşamak zorunda kaldığım kalitesiz (dinci gerici yobaz) yaşam biçimlerine göre;
Bunlara (AKMHP ve türevlerine) elinizi verdiniz mi kolunuzu kurtaramıyorsunuz…
***
Şimdi istediğiniz kadar bağırın; orada “kimse var mı,” diye “orada “hukuk var mı” diye…
Madem siz paşaları istediniz, o da paşaları size verdi…
Bağırın…
Artık alacağınız cevap belli; “ölümcül bir sessizlik ve sahipsizlik…”
Çürüme de cabası…

Hoşçakalın…

Erdoğan ÖZGENÇ
İstanbul 08.10.2024 02.45


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir