İNANÇ, insanlar arası ilişkilerde
bir değer olmamalı!
KUR’AN ne diyor?!
TANRI-ALLAH,
Anayasası olan Kitabı KUR’AN’da;
İNANÇ konusunun isteğe bağlı olduğunu ama
özgür iradesi ile isteyerek
inanmayı seçenin inancını da samimiyet testine
tâbi tutacağını bildirmiştir.
(Kehf,29)”Dileyen inansın, dileyen reddetsin.”
(İsra,107)”İster inanın, isterseniz inanmayın.”
(İnsan,29)”Dileyen-isteyen Tanrı’nın yolunu tutar.”
(Ankebut,2)”İnsanlar, hiç sınanmadan sadece ‘inandık’ demekle bırakılacaklarını mı sanıyorlar?”
KUR’AN TANRI’nın, kişisel inancı samimiyet testine tâbi tutacağını söylerken;
insanların elinde de
başkalarının inancını ölçebileceği
bir inanç ölçer olmadığına göre; inanç;
insanlar arası ilişkilerde,
ilişkileri belirleyen
bir değer olamaz!
AMA öyle olmadığı ve
inanç insanlar arası ilişkilerde bir değer olarak kabul edilip,
üstelik de dinî(?!) açıdan
çok önemli görülünce;
‘Alnı secdeye değiyor, muhafazakâr, inançlı(?)’ diye seçilenlerin
ülkeyi getirdiği yer;
tüm yıkıcı durumların yanında
en tehlikelisi ülkemizin etnik terör belasıyla bölünüp parçalanması!
Türkiye’nin bölünmez bütünlüğünü, Cumhuriyeti’ni ve Laikliğini koruyacak muhaliflerse;
diyanetin Atatürk adını anmaması,
nerede görürlerse mikrofonlara içeriği bomboş, şehvetle konuşarak
ekranlarda boy göstermek,
kendi içinde bir devlet olmuş partilerinde koltuk ve çıkarlarını korumak dışında;
dinci, etnik-ırkçı bölücülerle, mafyalaşmış Türkçü ırkçılarla
akılcı çözüm, çare odaklı
mücadele etmediler.
Hatta tam tersi dinci, bölücü, etnikçi, toprak ağası siyasileri
hazır kitlesel oy depolarına
sahip olduklarından
liste başlarına, yanlarına aldılar.
Etnik kimlikçi, bölücü siyasilerin;
kendilerinin zannettikleri
bölgelerinde üreyen, türeyen
gittikçe çoğalan radikal dincilere,
en azılı tarikatlara,
düğünlerinde dolarlar saçan
toprak ağalarına
tek laf ettiklerini gördünüz mü?
Bu paraların kaynağı ne?
Soran, araştıran yok!
Ülke medyası
dinciler, çıkarcı sermayedar ve batının foncuları tarafından
beslendiğinden bağımsız değil.
Etnik kimlik sempatizanı olan
aydın, yazar, sanatçı geçinenlerde de aynı durum söz konusu!
Etnik kimlik siyaseti, ticareti yapanlar, büyük şehirlerin tüm konforlarından, meclisin, ülkenin tüm kaynaklarından, eğitiminden, sağlığından, eğlencesinden herkesten çok yararlanıyorlar.
AMA!?
Yıllardır vekillik ve etnik kökeni, sömürü malzemesi yapanlardan birinin olsun;
sözde kendi halkının hakkını savunur görünürken;
bölgelerinde küçücük kız çocuklarının dedeleri yaşlarında sapkınlara parayla satılmasına,
okullarının yakılmasına,
ekonomik kaynaklarının
azgın, kanlı terörle yok edilmesine
engel olacak çözümler ürettiklerini, mücadele ettiklerini gördünüz mü?
Özellikle eğitim hakkından mahrum yoksul, yoksun bırakılmış bölge halkının çaresizliğini, geri kalmışlığını hiç düşünen yok.
Ama sömürerek üzerlerinden
siyaset yapanı, para kazananı, sempatizanı çok!
İnsan kanı dökerek hak mı aranır?
Şimdi de binlerce masumun kanıyla kirlenmiş azgınları olan elebaşlarını,
ülkeyi yakıp, yıkıp perişan edeni
Atatürk’ün meclisinde
ırklarının vekili yapacaklar!
Türkiye Cumhuriyeti 1924 Anayasası 88. maddesinde,
‘Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın, vatandaşlık itibarı ile Türk ıtlak olunur'(denir),
hükmü yer almaktadır.
Atatürk tarafından yapılan
‘Türk’ tanımı; din, ırk, renk, cinsiyet ayrımına bakmaksızın vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesi içine almaktadır ve ırksal değildir.
Aidiyet duygusu, milliyetçilik
ve eşitliğe vurgu yapan
anayasal vatandaşlık hakkı tanımıdır.
İnanç üzerinden siyasetle(?!) seçilenler halkın tüm haklarını doymazca yedikleri gibi sonunda vatan topraklarının
bölünmesini parçalanmasını konuşturmaya başladılar.
Atatürk’e, Cumhuriyet’e
düşmanlıklarıyla da
Atatürk’ün içkisini, inancını
toplumu manipüle etmek
amacıyla kullandılar.
Atatürk’ün inancından,
içkisinden size ne?
İnanıyorsa TANRI’sını,
inanmıyorsa sadece
kendisini ilgilendirir.
İçkisi de SADECE sağlığıyla ilgilidir.
KUR’AN (Bakara,219)”İçkinin yararı olsa da zararı faydasından çoktur.” uyarı bilgisi yanında;
(Mâide,91)’de de içilmemesi yönünde ÖĞÜT verir.
(Enbiya,10)”Size, öğüt ve uyarınız olan bir kitap-Kur’an indirdik.”
Atatürk’ü inancına göre değil;
barışa, bağımsızlığa, medeniyete, bilime, sanata, kadına, çocuğa, kimsesize, yetime, hakka, hukuka, adalete (saymakla bitmez),
insanlığa ve özgürlüğe dair yaptığı dâhiyane hizmetlere, insanüstü çabaya, emeğe göre değerlendirir ve
hakkı ödenmez minnet, şükran ve saygıyla hakkını teslim ederiz.
Bu aziz vatan toprakları için atalarımızın çektiği büyük acılar, verdiği bütün emekler,
Atatürk’ün son günlerinde,
kan kusarak gittiği
vatan toprağı Hatay için
verdiği mücadele boşuna mıydı?!
(Enfâl,46)”Sakın birbirinizle çekişmeye girmeyin-birbirinizle didişmeyin; yoksa yılgınlığa-zaafa düşersiniz-gevşersiniz-korkuya kapılırsınız, rüzgârınız kesilir-cesaretiniz söner-bütün heybet ve kuvvetiniz kaybolup gider-kaybedersiniz-zayıflarsınız, gücünüz, devletiniz elden gider!”
(Fussilet,41)”Kur’an, çok değerli ve bilgileri sapasağlam olan, gerçekleri anlatan-eşsiz yücelikte bir Kitaptır.”