Cumhurbaşkanı Yardımcısı sayın Cevdet Yılmaz, enflasyonda geçiş dönemini Haziran ayı itibariyle tamamladıklarını söyleyerek, “Gelecek yıl enflasyonu 20’nin altına düşürmeyi hedefliyoruz. 2026’da ise yeniden ülkemizi tek haneli rakamlarla buluşturmak istiyoruz” demiştir. Açıklama iddialıdır. Çünkü, 2 yıl içinde enflasyonu yüzde 47.8’den tek haneye indirmek için ekonomide yapısal değişim gereklidir. Bu dönem “seçim” dönemi olacağı için alınacak tedbirler ile enflasyon hedefini tutturmak imkansızdır. Bunun neden mümkün olmadığını 13 baskı yapan “Türkiye Ekonomisi” kitabımda açıkladım. (BETA, 13. Baskı, 2014, s. 507-536)
Sayın Yılmaz ile DPT’de “halef selef” olduk. “DPT AET Dairesi” tarafımdan 1983 yılında kurulmuş, Daire daha sonra Genel Müdürlük olarak yeniden düzenlenmiş, son Genel Müdür de sayın Yılmaz olmuştur.
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye’de Ağustos ayında enflasyonda yıllık bazda yaşanan hızlı düşüşün etkisiyle enflasyonun gerilediğini açıklamıştır. Eylül ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 49,38, aylık yüzde 2,97 oranında artmıştır. OECD’ye göre Temmuz ayında yüzde 5,4 olan tüketici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 4,7 seviyesine gerilemiş, 38 OECD ülkesinin 24’nde fiyat artışlarında düşüş yaşanmıştır.
Türkiye hariç tutulduğunda, OECD Bölgesi’ndeki enflasyon Temmuz ayındaki yüzde 3’ten Ağustos ayında yüzde 2,7’ye gerilemiştir. Gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan “çekirdek enflasyon” yıllık yüzde 5,5’ten yüzde 5,2’ye inmiş, enerji fiyatlarında bir önceki ay yüzde 3,3 olan artış, Ağustos ayında yerini yüzde 0,1 düşüşe bırakmıştır. Gıda fiyat artış hızı yüzde 4,3’ten yüzde 3,7’ye inmiş, enflasyon Eylül ayında yüzde 2,97 olmuştur.
Enflasyon, ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatlarındaki genel artış olup, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılarak ölçülür. Genel fiyat seviyesi yükseldiğinde, her bir para birimi daha az mal ve hizmet satın alır. Bu nedenle enflasyon paranın satın alma gücünde azalmaya karşılık gelir. Enflasyonun ölçüsü, genel fiyat endeksindeki yıllık olarak yüzde değişimi olan enflasyon oranıdır. Hanelerin karşılaştığı fiyatların tamamında aynı oranda artmadığından dolayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) kullanılır. OECD Bölgesi’nde enflasyon Türkiye’nin etkisiyle yüzde 4,7’ye inerken, Türkiye hariç tutulduğunda bölgedeki enflasyonun çok daha hızlı gerilediği görülmüştür.
OECD’ye göre Temmuz ayında yüzde 5,4 olan tüketici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 4,7 seviyesine inmiştir. Enflasyonun 38 OECD ülkesinin 24’nde düştüğü açıklanırken, Türkiye hariç tutulduğunda, OECD bölgesindeki enflasyonun Temmuz ayındaki yüzde 3,0’dan Ağustos ayında yüzde 2,7′ ye gerileyerek azaldığı açıklanmıştır.
OECD üyesi ülkeler arasında Türkiye, yüzde 47,8 ile enflasyon şampiyonu olmuştur. Kolombiya (11,8), Macaristan (17,6) ve Polonya (10,8) 38 ülke arasında çift haneli enflasyon oranına sahip ülkelerdir. Bu ülkelerde enflasyon yüzde 10’lar civarındadır. OECD’nin 38 üye ülkesi, Kuzey ve Güney Amerika’dan Avrupa ve Asya-Pasifik’e kadar tüm dünyaya yayılmaktadır. Üye ülkeler, politika kararlarını bilgilendirmek için Örgüt’ün verilerini ve analizlerini kullanır, ülke incelemelerinde önemli rol oynar.
Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile ölçülen enflasyon, genellikle belirli hane halkı grupları tarafından satın alınan bir dizi mal ve hizmet sepetinin fiyatlarındaki değişiklik olarak tanımlanmaktadır. Enflasyon, yaşam standartlarındaki erozyonu ölçer. Tüketici fiyat endeksi, referans nüfus tarafından satın alınan, kullanılan veya bedeli ödenen, sabit miktar ve özelliklere sahip sabit bir dizi tüketim malları ve hizmetlerinin fiyatlarında dönemden döneme orantısal değişimin bir dizi özet ölçümü olarak tahmin edilmektedir.
Her ölçüm, çok sayıda temel toplam endeksin ağırlıklı ortalaması olarak oluşturulur. Temel toplam endekslerin her biri, belirli bir bölgede veya bölge sakinleri tarafından belirli bir satış noktasından veya diğer tüketim malları ve hizmetleri kaynaklarından elde edilen belirli bir dizi mal ve hizmet için bir fiyat örneği kullanılarak tahmin edilir.
OECD ülkelerinde gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan çekirdek enflasyon yıllık yüzde 5,5’ten yüzde 5,2’ye gerilemiştir. Çekirdek enflasyon göstergeleri, Özel Kapsamlı TÜFE Göstergeleri olarak tanımlanır. Genel enflasyon, TÜFE kapsamındaki tüketim malları ve hizmetlerin fiyatlarındaki değişiklikleri içerir. Gıda, enerji, alkollü içecekler, tütün ve altın gibi fiyatı yüksek oynaklık gösteren kalemler buna dahil olup, ekonomideki genel fiyat artışlarını yansıtır.
Çekirdek enflasyon, yüksek volatiliteye sahip ürünler dışarıda bırakılarak hesaplanır. Gıda ve enerji gibi fiyatı mevsimsel ve dış etkenlerle büyük dalgalanmalara maruz kalan ürünler, hesaplamada yer almaz. Ekonominin genel fiyat eğilimlerini daha istikrarlı ve sağlıklı bir şekilde ölçmek için kullanılır. Para politikalarının belirlenmesinde ve kısa vadeli fiyat değişimlerinin etkilerini izole etmek amacıyla tercih edilir.
Merkez bankalarının para politikalarını belirlemede kullandıkları TÜFE endeksindeki kalıcı trendleri değerlendirmelerine yardımcı olan çekirdek enflasyon, para politikasının etkisinin sınırlı olduğu, kontrol dışı olarak tanımlanan “gıda” ve “enerji” kalemlerinin dışarıda bırakıldığı mal ve hizmetlerdeki fiyat artış hızıdır. Manşet enflasyon hesaplamasında kullanılan gıda kalemleri; mevsim farklılıkları ve hava koşulları sebebiyle yıl içinde fiyat dalgalanmaları yaşayabilir. Benzin, doğalgaz, alkol ve tütün ürünleri gibi kalemler de arz ve talebe bağlı olmaksızın devlet tarafından fiyatlandırılabilir.
Bakan Mehmet Şimşek, enflasyon verilerinin açıklanmasının ardından yaptığı değerlendirmede, Haziran ayında başlayan dezenflasyon sürecinin devam ettiğine dikkat çekerken, “Enflasyonu düşürmek sadece hayat pahalılığı sorununu çözmeyecek aynı zamanda vatandaşımızın refahını kalıcı olarak artıracaktır, Eylülde yıllık enflasyon bir önceki aya göre 2,6 puan düşüşle yüzde 49,4’e geriledi” diyen Şimşek, “Enflasyonu düşürmek sadece hayat pahalılığı sorununu çözmeyecek aynı zamanda vatandaşımızın refahını kalıcı olarak artıracaktır” açıklamasında bulunmuştur. Eylül ayında yıllık enflasyon bir önceki aya göre 2,6 puan düşüşle yüzde 49,4’e gerilemiştir.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Eylül Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 49,38, aylık yüzde 2,97 oranında artmıştır. OECD, Türkiye’de Ağustos ayında enflasyonda yıllık bazda yaşanan hızlı düşüşün etkisiyle Bölge’de enflasyonun gerilediğini açıklamıştır. Bölge’de Temmuz ayında yüzde 5,4 olan tüketici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 4,7 seviyesindedir.
Türkiye hariç tutulduğunda, OECD Bölgesi’ndeki enflasyon, Temmuz ayındaki yüzde 3’ten Ağustos ayında yüzde 2,7’ye düşerek ılımlı bir şekilde azalmıştır. Gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan “çekirdek enflasyon” yıllık yüzde 5,5’ten yüzde 5,2’ye inmiştir. Enerji fiyatlarında bir önceki ay yüzde 3,3 olan artış, Ağustos ayında yerini yüzde 0,1 düşüşe bırakmıştır. Gıda fiyat artış hızı ise yüzde 4,3’ten yüzde 3,7’ye gerilemiştir.
OECD’de Tüketici Fiyat Endeksi ile ölçülen yıllık enflasyon, Temmuz’daki yüzde 5,4’ten Ağustos 2024’te yüzde 4,7’ye düşmüştür. Bunda, Türkiye enflasyonundaki yaklaşık 10 puanlık düşüş etkili olmuş, ancak enflasyon yüzde 50’nin üzerinde kalmıştır. Türkiye hariç tutulduğunda OECD bölgesindeki enflasyonun daha ılımlı bir düşüşle Temmuz’daki yüzde 3,0’den Ağustos’ta yüzde 2,7’ye gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Enflasyon 9 OECD ülkesinde yükselmiş, 5’inde istikrarlı olmuştur. Yıllık gıda enflasyonu ve çekirdek enflasyon (enflasyondan gıda ve enerji çıkarıldığında), esas olarak Türkiye’deki keskin düşüşler nedeniyle OECD bölgesinde gerilemiş, çekirdek enflasyon 9 ülkede düşerken 10 ülkede yükselmiş, 19’unda sabit kalmıştır. Enflasyonun düşmesi, sadece hayat pahalılığı sorununu çözmeyecek aynı zamanda vatandaşın refahını kalıcı olarak artıracaktır.
Euro bölgesinde, Harmonize Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP) ile ölçülen yıllık enflasyon, Temmuz’daki yüzde 2,6’dan Ağustos’ta yüzde 2,2’ye inmiştir. Enerji enflasyonu hızlı bir şekilde düşerek Temmuz’daki yüzde 1,2’nin ardından Ağustos’ta eksi yüzde 3,0 olurken, gıda ve çekirdek enflasyonu istikrarlı kalmıştır. Eurostat’ın tahminine göre Eylül 2024’te Euro bölgesinde yıllık manşet enflasyon (genel fiyat düzeyinde yaşanan artış) düşmeye devam ederek yüzde 1,8’e ulaşmıştır. Euro Bölgesi’nde enerji enflasyonunun Eylül ayında daha da düşeceği tahmin edilmektedir.
Türkiye’de TÜFE yıllık yüzde 49,38, aylık yüzde 2,97 artmıştır. OECD, Türkiye’de Ağustos ayında enflasyonda yıllık bazda yaşanan hızlı düşüşün etkisiyle, Bölge’de enflasyonun gerilediğini açıklamıştır. Temmuz ayında yüzde 5,4 olan tüketici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 4,7 seviyesine gerilemiştir. Türkiye hariç tutulduğunda, OECD Bölgesi’ndeki enflasyonun, Temmuz ayındaki yüzde 3’ten Ağustos ayında yüzde 2,7’ye düşerek ılımlı bir şekilde azaldığı tahmin edilmiştir. Gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan çekirdek enflasyon yıllık yüzde 5,5’ten yüzde 5,2’ye inmiş, enerji fiyatlarında bir önceki ay yüzde 3,3 olan artış, Ağustos ayında yerini yüzde 0,1 düşüşe bırakmış, gıda fiyat artış hızı yüzde 4,3’ten yüzde 3,7’ye gerilemiştir.
OECD’nin raporuna göre, Bölge’de Temmuz ayında yüzde 5,4 olan tüketici fiyatları, Ağustos ayında yüzde 4,7 seviyesine inmiştir. Türkiye hariç tutulduğunda, OECD Bölgesi’ndeki enflasyonun Temmuz ayındaki yüzde 3’ten Ağustos ayında yüzde 2,7’ye düşerek ılımlı bir şekilde azalmıştır. Gıda ve enerji hariç olarak hesaplanan çekirdek enflasyon yıllık yüzde 5,5’ten yüzde 5,2’ye inmiştir. Enerji fiyatları artmış, Ağustos ayında yüzde 0,1 düşüş yaşanmış, gıda fiyat artış hızı yüzde 4,3’ten yüzde 3,7’ye düşmüştür.
1990’dan 1999’a kadarki enflasyon yıllık ortalama yüzde 80’lerde gerçekleşirken, 1994 yılında oran yüzde 130’lara yükselmiştir. 1994 yılında yaşanan krizin ardından 1995, 1998 ve 2000 yıllarında enflasyonu düşürmeye yönelik önlem paketleri uygulanmaya başlanmış, enflasyon 2004 yılında ilk defa tek haneye inmiştir ama enflasyon 2017’de yeniden çift hanelere yükselmiştir.
Türkiye’de enflasyonu düşürme çabaları sonuç vermez ise, alım gücü düşecek, ücretler enflasyona ayak uyduramaz hale gelecek, halkın alım gücü azalacak, temel ihtiyaçlara erişim zorlaşacak, yoksulluk artacak, yatırımcılar yatırım yapmayacak, büyüme yavaşlayacak, işsizlik artacak, döviz kurundaki baskılanmalar ile dalgalanma devam edecek, ülke riski yükselecek, ekonomideki istikrarsızlık siyasi istikrasızlığa yol açabilecektir.
Bu süreçte, Dünya Bankası ve IMF raporları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları görmezden gelinemez. Bu olumsuz gelişmeler erken seçimi gündeme getirebilecektir. Bu kapsamda kıymetli arkadaşım Mahfi Eğilmez, “Hukuk dışılığı, liyakat dışı atamaları, yolsuzlukları, kamu parasının israfını tek haneye düşüremezsek enflasyonu tek haneye düşüremeyiz” derken haklıdır. Bu kapsamda her ay bir erken seçim baskısının olabileceğini unutmak gerekir.
Bir yanıt yazın