Korku dağları bekler sözünün hikayesini bilir misiniz?
Kısaca anlatayım.
Derler ki, zamanın birinde Bolu dağının eteklerinde çok güzel bir köy ve bu köyün ahaliyi canından bezdiren bir ağası ile kahyası varmış. Zalim, gaddar ve acımasız bu zorba köylünün cebini boşaltır, cebinde metelik kalmayanın’da kıçında ki donuna kadar neyi varsa elinden alırmış.
Gel zaman, git zaman devlet Bolu dağının eteklerinde ki bu köye bir zabit ile iki jandarma göndermiş.
Zorba ağa gülmüş ve demiş ki:
-“Koskoca devlet bizi bu bir zabit iki tıfıl askerle mi korkutacak. Bunlar mı koskoca köyün ahalisini koruyup bekleyecek?
Zabit cevap vermiş:
-Yok yok… Bu köyü ben koruyup beklemeyeceğim… Ama o iki tıfıl ile Bolu dağının eteklerine öyle bir korku salacağım ki, işte o korku var ya o korku bekleyecek bu dağları.”
Mecliste muhalefet koltuklarını gezip, CHP, İYi Parti ve dün PKK dediği kişilerin elini sıkan, “inşallah sözlerimizle sizi incitmedik” diyen Devlet Bahçeli’yi görünce birdenbire aklıma bu hikaye geldi.
Gerçek şu ki…
Ağa’da, kahya’da çok zor durumdalar.
Bir kuyu kazdılar, kazdıkları kuyuya tepetaklak kendileri düştüler.
Korku dağları bekler oldu.
İki tıfıl jandarma…
Biri 16 milyonluk kadim bir şehri, diğeri ise Türkiye’nin başkentini yönetiyor.
Her ikisi de cevval ve kararlı
Birinden hukuk sabotajı ile kurtulmaya çalışsalar, ötekisi devreye girecek.
Bu iki tıfıl’dan hangisi silahını eline alsa kıçından donu alınan ahali, cephaneyi ona taşıyacak.
Lütfen bunu yazın bir tarafa
O kadar çaresiz durumdalar ki…
-“Gelin Yeni Anayasayı birlikte yapalım. Siz ne istiyorsanız onu yazalım.” diyecekler.
Yine olmaz ise bu sefer parlementer sisteme dönelim teklifini kendileri yapacaklar.
E ne demiş atalarımız?…
Etme bulma dünyası desede lisan, bazen etmeden de belasını bulur insan.
Bir yanıt yazın