“AT TÜRK’ÜN KANADIDIR”

Tarih biliminden TÜRK’ü çıkarmak ve içinde Türklerin yer almadığı bir tarih yazmak nasıl mümkün değil ise Türk tarihinden de atları çıkarmak öyle imkânsızdır. Günlük yaşamından muharebe meydanlarına, halk hikâyelerinden geleneklerine kadar tamamen atlarıyla özdeşleşmiş Türk toplulukları, bu kadim dostlarıyla beraber tarihin her devresinde başrolde yer almışlardır.  Ne demişti Dede Korkut Hikâyelerinin kahramanlarından Bamsı Beyrek; - at

Tarih biliminden TÜRK’ü çıkarmak ve içinde Türklerin yer almadığı bir tarih yazmak nasıl mümkün değil ise Türk tarihinden de atları çıkarmak öyle imkânsızdır. Günlük yaşamından muharebe meydanlarına, halk hikâyelerinden geleneklerine kadar tamamen atlarıyla özdeşleşmiş Türk toplulukları, bu kadim dostlarıyla beraber tarihin her devresinde başrolde yer almışlardır.  Ne demişti Dede Korkut Hikâyelerinin kahramanlarından Bamsı Beyrek;

Beyrek boz aygırını övmüş, görelim hanım nice övmüş?: At demem sana kardaş derim, kardaşımdan yeğ! Başım beraberi, Başıma iş geldi yoldaş derim, yoldaşımdan yeğ! dedi. ….

Atın evcilleştirilmesi, MÖ 3000’lerden itibaren başta Orta Asya olmak üzere çeşitli bölgelerde görülmüştür. Yerli ve yabancı bilim insanlarının çalışmalarında, atın evcilleştirilmesinde Türklerin öncülüğü vurgulanmış olmasına rağmen mevcut bilgiler doğrultusunda atı ilk evcilleştiren topluluğun Türkler olduğu henüz kabul görmemektedir. Bilimin temel ilkelerinden olan “tarafsızlık” ilkesi tüm dünyaca uygulanmaya başlasa bu konudaki bilgiler herkese açık hale gelecektir, maalesef tarihimizin başlangıç bölümü Çin ve Rus kayıtlarına; sonrası batı belgelerine ve kaynaklarına dayandırıldığı için çok zaman kaybetmişiz. İnanıyorum ki bir gün İskitler/Sakalar’ın da Türk boyu olduğu kabul gördüğünde at ile ilgili düşünceler de yerine oturacaktır.

At ve binici malzemelerinin, demir at nalının ilk kez Türkler tarafından kullanıldığı ve geliştirildiği konusunda pek tereddüt yoktur. Öyle ki Türk eyerinin şekli dünya tıp literatürüne de girmiş, 17. Yüzyıldan itibaren anatomi kitaplarında yer verilmiştir. İnsan kafatasında yer alan ve Türk tipi eyere benzetilen bir kemik “Selle Turcica” – Türk eyeri olarak bilinmektedir.

Tarih biliminden TÜRK’ü çıkarmak ve içinde Türklerin yer almadığı bir tarih yazmak nasıl mümkün değil ise Türk tarihinden de atları çıkarmak öyle imkânsızdır. Günlük yaşamından muharebe meydanlarına, halk hikâyelerinden geleneklerine kadar tamamen atlarıyla özdeşleşmiş Türk toplulukları, bu kadim dostlarıyla beraber tarihin her devresinde başrolde yer almışlardır.  Ne demişti Dede Korkut Hikâyelerinin kahramanlarından Bamsı Beyrek; - eyer

Mevcut bilgileri doğrulayıcı en etkili ve somut görsel ALTIN ELBİSELİ ADAM’dır. 1969 yılında Kazakistan’da bir kurganda ortaya çıkarılan ve halen Kazakistan Millî Müzesinde sergilenen elbise üzerinde leopar, pars, kartal, koç, geyik, dağ keçisi, at ve kuş motifleri işlenmiş 3 bini aşkın altın üçgen plakadan oluşan zırh bulunmaktadır. 1.65m. civarı boyu olduğu düşünülen bir erkeğe ait V yakalı kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizme ve 65 santimlik başlık ile altın bir şaheser görülmektedir. Daha sonra yeni bir İskit mezarı daha bulunmuş, orada da başka bir altın elbiseli adam çıkarılmıştır. Muhtemelen ileriki yıllarda daha fazla sayıda mezar ortaya çıkarılacak ve bölgedeki Türk varlığı, Türk eserleri şüphesiz belgelenmiş olacaktır.

Tarih biliminden TÜRK’ü çıkarmak ve içinde Türklerin yer almadığı bir tarih yazmak nasıl mümkün değil ise Türk tarihinden de atları çıkarmak öyle imkânsızdır. Günlük yaşamından muharebe meydanlarına, halk hikâyelerinden geleneklerine kadar tamamen atlarıyla özdeşleşmiş Türk toplulukları, bu kadim dostlarıyla beraber tarihin her devresinde başrolde yer almışlardır.  Ne demişti Dede Korkut Hikâyelerinin kahramanlarından Bamsı Beyrek; - aaadam

(Devam edecek…)


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir