Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov, Türkiye’nin BRICS’e üyelik için başvuru yaptığını açıklamıştır. Rus haber ajansı RIA Novosti’nin haberine göre Uşakov, “Türkiye tam üyelik için başvurdu. Bunu değerlendireceğiz” demiştir.
Rusya BRICS’in dönem başkanıdır. BRICS Zirvesi, 22-24 Ekim’de Rusya’nın Tataristan Cumhuriyeti’nin Kazan kentinde yapılacaktır. Zirve’de ana gündem maddelerinden birinin, BRICS’in genişleme süreci olacaktır. Cumhurbaşkanı Erdoğan 20-24 Ekim’de BRICS Zirvesi’ne katılmak için Kazan’a gideceğini açıklamıştır. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “Süreç devam ediyor, somut gelişme olursa paylaşırız” demiştir.
BRICS, G20 içinde dünyanın en gelişmiş ülkelere ait G7 Grubu’na karşı, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin tarafından ekonomik dayanışma amacıyla kurulmuştur. Sonradan gruba Güney Afrika katılmış ve şimdiki ismini almıştır. Batı’nın karşısında Şanghay İşbirliği Örgütü ile beraber Global Güney’i temsil iddiasındadır. BRICS, mütecanis (bağdaşık) bir grup olmaktan çok, kurallar yerine ülke çıkarları temelinde hareket eden bir kuruluştur. BRICS’e yeni üye olan devletlere bakıldığında kuruluşun kimi temsil ettiği daha iyi anlaşılacaktır: İran, Mısır, Etiyopya ve BEA. Suudi Arabistan üyeliğini askıya alırken, son seçimlerden sonra Arjantin üye olmaktan vazgeçmiştir.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Türkiye’nin 5 yıl sonra davet edildiği Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanlarının Gymnich adı verilen gayri resmi toplantısına katılmasından günler sonra Bloomberg haber ajansında Türkiye’nin BRICS’e resmi olarak üye olmak için başvurduğuna ilişkin haber yer almıştır. Haberde, Türkiye’nin AB’ye katılma çabalarında ilerleme kaydedilememesinden duyduğu hayal kırıklığı nedeniyle BRICS’e başvurduğu iddia edilmiştir.
AKP Sözcüsü Ömer Çelik, “BRICS’e üye olmak istediğimiz talebi açıktır. Süreç devam ediyor, somut gelişme olursa paylaşırız. Türkiye’nin BRICS dahil önemli platformlarda yer almak istediğini sayın Cumhurbaşkanımız ifade etmiştir” demiştir.
2012 BRICS Zirvesi’nde; gelişmekte olan ekonomilerdeki kalkınma projelerine finansman ve kredi sağlamak üzere yeni bir uluslararası kalkınma bankası kurulması önerilmiştir. Kalkınma Bankası (NDB), BRICS üyelerinin bankanın kayıtlı sermayesi olarak 100 milyar dolar sağlaması sonucunda Temmuz 2014’te faaliyete geçmiştir. BRICS üyeleri, NDB’de eşit hisseye sahiptir ve Banka’nın varlıklarına eşit payla katkıda bulunmuşlardır.
BRICS, NDB’nin yanı sıra, ekonomik sıkıntı yaşayan ülkelere likit para sağlamayı amaçlayan Acil Durum Rezerv Antlaşması’nı (CRA) yürürlüğe koymuştur. NDB’nin aksine CRA, eşit katkı şartına bağlı değildir. Çin, Antlaşma’nın başlangıç varlıklarının yüzde 41’ini sağlamıştır. BRICS üyeleri, üye ülkeler arasında uluslararası ticaret için ortak bir para birimi oluşturulmasını amaçlamıştır ama bu hedefi gerçekleştirmek için somut adım henüz atılmamıştır.
BRICS’in uluslararası profili, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından, hem Rusya hem de Çin’in Batılı uluslararası kurumlarla arasındaki gerilim ve bu kurumlardan dışlanmanın artmasıyla yükselmiştir. Eleştirmenler, BRICS üyelerinin çok farklı çıkarlara ve jeopolitik pozisyonlara sahip olduğunu öne sürmektedirler.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 27 Temmuz 2018 tarihinde Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde düzenlenen BRICS ülkeleri yıllık zirvesi öncesinde diğer liderlerle birlikte poz vermeden önce Hindistan Başbakanı Narendra Modi’yi (solda) selamlamıştır.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Habertürk Kanalı’nda Sena Alkan moderatörlüğünde Mehmet Yeşilkaya, Abdullah Ağar ve Ferhat Ünlü’nün sorularını cevaplandırmış, Türkiye’nin BRICS’e üye olup olmayacağıyla ilgili olarak, “İlişkimiz var, görüşmelerimizi, müzakerelerimizi yapıyoruz BRICS üyesi ülkelerle” değerlendirmesinde bulunmuştur. BRICS üyesi ülkelerle işbirliğinin geliştirilmesinde yarar vardır. BRICS’in AB’ye göre farklı tarafı, bütün medeniyetleri, ırkları bünyesinde barındırıyor olmasıdır. (Catherine Boyle, “Fragile Five: The New Focus Of Currency Wars”, CNBC, 25 Ekim 2013)
BRICS, ekonomik “işbirliğine” yönelik bir kuruluştur. Oysa Avrupa Birliği “ekonomik entegrasyona” yöneliktir. Avrupa Birliği’nde ulusal yetkilerinizin önemli bir kısmını AB kurumlarına devretmeniz söz konusudur. AB kurumlarının alacağı kararlara iştirak edersiniz ama çıkan kararlar aleyhinize bile olsa onları uygulamak durumundasınız. Çünkü, egemenlik yetkilerinizin bir kısmını AB kurumlarına devretmiş oluyorsunuz. (S. Rıdvan Karluk, Uluslararası Kuruluşlar, Beta, İstanbul, 2014, s.44-50.)
Avrupa Birliği’ne giden yolda ilk adım “Schuman Bildirisi” (9 Mayıs 1950) olmuştur. 1951’de Avrupa Kömür Çelik Topluluğu (AKÇT), ardından 1957’de Avrupa Atom Enerjisi Topluluğu (AAET) kurulmuştur. Bu iki örgütün özelliği “suprarasyonalist” (uluslarüstü) olmasıdır. (S. Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri, Beta, İstanbul, 2013, s.609) Avrupa Birliği, görev ve yetkileri anlaşmalarla belirlenen 7 ana kurumdan oluşmaktadır. Bunlar; Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği Zirvesi (Summit), Konsey (Bakanlar Konseyi), Avrupa Komisyonu, Avrupa Birliği Adalet Divanı, Avrupa Sayıştayı ve Avrupa Merkez Bankası’dır. Bu kurumların özelliği, tamamının uluslarüstü olmasıdır. Oysa BRICS’te böyle bir durum söz konusu değildir.
Türkiye‘nin BRICS ülkeleri ile ilişkileri, AB ile olan ilişkilere benzemez. Bu ilişkiler işbirliğine yönelik olup, burada egemenlik devri söz konusu değildir. BRICS ülkeleri hızlı bir gelişim içinde olmaları nedeniyle dünyanın yakından izlediği ülkelerden oluşmaktadır. Bu bakımdan “BRICS üyesi ülkelerle ilişkilerimizi iyi tutmaya çalışıyoruz. Dış ticaret hacminin en yüksek olduğu iki ülke Çin ve Rusya BRICS üyesi. Ülkemizin dış politika rotasını daha sağlıklı yürütebilmek için bu çerçevede bakmak lazım” tespiti doğrudur.
AB ile ilişkilerimiz ile BRICS ülkeleri ile ilişkilerimizi karşılaştırmak doğru değildir. Çünkü iki uluslararası örgüt birbirinden farklıdır. AB’de egemenlik haklarının bir kısmının devri söz konusudur ama BRICS’te böyle bir durum yoktur.
Geçmişte dönemin Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek 2017 yılında BRICS ülkelerinin vereceği projelerden ve fonlardan yararlanmak amacıyla Türkiye’nin tam üye olma gerekliliğini gözden geçirdiğini dile getirmişti. (Mehmet Şimşek, “Türkiye, BRICS’in Kurduğu Yatırım Bankasına Üye Olabilir”, Sputnik Türkiye, 27 Nisan 2017)
BRICS ülkelerinin ekonomik olarak yükselişine bağlı olarak yeni uluslararası finansal kuruluşların ortaya çıkması, bir yandan da Türkiye’nin Batı ülkeleriyle ilişkilerinde yeni bir alan açmak adına ekonomik ve siyasi alternatiflerini çeşitlendirme isteği, Türkiye’nin BRICS ülkeleriyle yakınlaşmasına yol açmıştır. İlişkilerin geliştirilmesi ile BRICS’e üye olmak farklı şeylerdir. (Catherine Boyle, “Fragile Five: The New Focus Of Currency Wars”, CNBC, 25 Ekim 2013)
BRICS, Avrupa Birliği’nin alternatifi değildir. Bu iki kuruluş ile olan ilişkileri ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Bu nedenle BRICS ile ilişkilerimiz hiçbir zaman AB ile olan ilişkilerimize alternatif olamaz. BRICS ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi olumlu bir gelişmedir.
Mustafa Kemal Atatürk’ün 1923 yılında bir Fransız gazetecisine verdiği demeç önemlidir. Büyük önder Atatürk yıllar önce Türkiye’nin tercihini yapmıştır: “Memleketler muhteliftir, fakat medeniyet birdir ve bir milletin terakkisi için de bu yegane medeniyete iştirak etmesi lâzımdır. Osmanlı İmparatorluğu’nun sükûtu, garbe karşı elde ettiği muzafferiyetlerden çok mağrur olarak, kendisini Avrupa milletlerine bağlayan rabıtaları kestiği gün başlamıştır. Bu bir hata idi. Bunu tekrar etmeyeceğiz. Memleketimizi asrileştirmek istiyoruz. Bütün mesaimiz Türkiye’de asri, binaenaleyh garbi bir hükümet meydana getirmektir. Medeniyete girmek arzu edipte, garbe teveccüh etmemiş millet hangisidir?”