Sn.Umruk’un yazısından bazı satır başları:
• 1940’lı yılların sonlarından itibaren süratle bağımlılığa sürüklenen Türkiye, yakın geçmişin uluslararası deneyimlerinden de yararlanarak pekâlâ özgün bir model geliştirebilir.
• En önemlisi, tüm bunlar ve iyi çizilmiş bir rota için, Devlet Planlama Teşkilatı (D.P.T.) yeniden yapılandırılmalıdır.
• Sözün kısası: Ülkenin, milletin ve de “İktidara yürümek” iddiasında olanların gündelik polemiklerle kaybedecek zamanları kalmamıştır…
İşaret ettiği 24 Ocak 1980’den beri biriken sorunlar için önerdiği çareler nasıl yaşama geçirilecek?
Anımsatma:
Cumhuriyet Devrimlerinin alameti farikası olan Altı Ok’un iki ilkesi Halkçılık ve Devletçilikti. Diğer 4 okun desteklediği birbirini bütünleyen bir ikilidir.
Genel çıkarın özel çıkarın önünde olmasını ilkeleştirmiş olan ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal, 27 Ocak 1931’de CHP İzmir İl Kongresi’nde, süreçte iktisadi alanda amaçlanan düzeyde başarılı olunamadığını ve yepyeni bir güdümlü iktisadi düzenin kurulacağını belirtir.
Altı yıl sonra Atatürk, 1937’de Türkiye’nin uyguladığı devletçi sistemin Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğma, Türkiye’ye has bir sistem olduğunu vurgular. Çünkü:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kısa bir zaman içerisinde kişisel ve özel girişimin yüzyıllarca başarmaya muktedir olmadığı şeyi başarmış olduğunu vurgular.
Şöyle ki 1930’ların on yılında, dünyanın en hızlı gelişen iki ülkesi Türkiye ve SSCB’ydi.
Bu başarının temelinde kendi gücüne dayanarak Türkiye’nin devletçilik, halkçılık, planlama ve karma iktisadı uygulamasıdır. SSCB büyük desteği olduğu malum. (*)
(Bu derlemedir)
(*) Feyziye Özberk’in Altı Ok – Devletçilik yazısı