Tanrı’nın varlığının NASIL SOMUT kanıtı?

Tanrı’nın varlığının NASIL SOMUT kanıtı?
KURAN başlıbaşına kendi içinde tezatlarla dolu. Kendini ifşa ediyor.

Açıyoruz İslam dininin yegane kaynağı ve referansı Kuran’ı.
Ne görsek iyi?
Allah kendi yarattığı “yıldızlara yemin ederim ki” neden der de kendini yıldızlardan düşük tutar?

Nebe suresi 33. Ayet tam tercümesi: cennette “Memeleri yeni tomurcuklanmış yaşıt kızlar” vaadeder.
Oysa bunu bir başka tercüme kıvırmıştır: “mükemmel eşler”‼️şeklinde.
“Hatasız” ve “mükemmel”, kusursuz olan “Allah’ın kelamı” dediğiniz Kuran’ın tercümelerinde bu tür eğriyi doğru gösterme çabasına neden ihtiyaç duyulmuştur, hiç düşündünüz mü?

Tercüme mümkün olduğunca birebir yapılır. Hele sözkonusu hiç değiştirilmediği iddia edilen Kuran ise! Bunu da bilin!

Tapınmak başlı başına ilkelliktir.

Tüm inançların birkaç temel kaynağı vardır. Bilinmeyene yönelik korku da onlardan biridir. Bilgi yetersizliği, cehalet, sorular, çıkar ilişkileri, sosyal şartlar, güç savaşı gibi gerekçeler de bazı diğer örnekler.

Allah, god, tanrı, put … yanıt veremedikleri sorulara yanıt uyduranların ürünüdür.

Güçlerini pek çok “lider” bununla pekiştirmiştir. Firavunlar gibi. Şimdiki firavun da RecYipDoğan.

İnsanlar korkularının, bilgisizliklerinin, vs eseri olarak tanrıları yarattı.
Önce bu güneşti, aydı, suydu, taştı ateşte hatta insandı derken putlara, çoklu ruhlara oradan da tek tanrıya geçti. İNANÇ DÜNYASI bile EVRİM GEÇİRİYOR! Siz evrimi de reddediyorsunuz!

İlkelliklerin hepsi tapınma anlayışında, dinlerde var ve Kuran da ilkellik ve cehalet ile dolu!
Evet, açık söylüyorum. Gerçeği yazdım diye kinlenmeyin!
Hani şu “Allah’ın kelamı” Kuran! Şu ortalığı karıştıran Şeytan’a gücü yetmeyip ceza vermeyen ama kandırılan Havva ve Adem’e ve ardındaki nesillere ceza yağdıran “adaletli Allah’ın kelamı” Kuran!
Bunu yaparken onların çocuklarının yani kardeşlerin üremek için mecbur birbirini becermesi gerektiğini hesaba katamayan Allah’ın kelamı Kuran başka neler diyor, bakalım:
Mesela Nisa suresi 3. Ayetin (evlilik hakkında) bitimi şöyle: “…diğer beğendiğin kadınlardan 2.,3., hatta 4. ile evlenebilirsin. Eğer gene adaletli olamamaktan korkarsan o zaman bir tane ile YA DA CARİYENLE (kölenle) YETİN”.

Köleliğe hayır diyemeyen, hep erkeklerin uçkuruna çareler düşünen Allah’ın kanunları❗️

Kuranın BİREBİR TERCÜMESİNİ, yorumsuz açıklamasız okuyun. Tesfir, meal falan yorumlarla değil. BİREBİR CÜMLE TERCÜMESİ!
Okuyun anlayın.
Fakat bunu yaparken ön yargılardan, empoze edilmiş ezberletilmiş konulardan kendinizi soyutlayarak yapın bunu. Hatta Arapçanız varsa orijinalini anlayarak okuyun.

Din kitapları ve dinler özellikle kitlelerini büyütüp kontrol etmeye ve güç unsuruna odaklıdır. Bilgisizliğin olduğu yerde “çok bilge ve çok iyi niyete hizmet eden” görünümü vardır. Ancak hiç bir din bilgi çerçevesinin dışında kalan konulara değinemez. Dinozorlardan, Neandertal insanından, mesela Ortadoğu bölgesinde yetişmeyen meyveden bile bahsedemez.

Anlayarak yalın haliyle Kuran okursanız:
– kadını sıfıra indirgediğini
– erkek hakimiyeti odaklı olduğunu
– uçkurla uğraştığını
– köleliği reddetmediğini
– o zaman bilinmeyip bugün bilmen bilimsel konulara cahilce ve aptalca yanıtlar uydurduğunu
– büyük bir bölümünün sözcük tekrarı olduğunu
– günümüz bilgi birikimimizle bakıldığında gerçekten ilkel olduğunu
– Allah’ın Ebu Leheb ile kavgasını
– tüm kadınların, herkesin karısının Muhammed’e helal ve
– Muhammed’in karılarının herkese haram kılındığını
– dünyada yasaklanan her şeyin cennette mükafat gibi gösterildiğini
– doğa olaylarına cahil gözüyle açıklamalar uydurduğunu
– diğer kitaplardan hikaye alıntılarını tekrarladığını görürsünüz.
– …
Kısaca saçma sapan bir Emevi yapıtı dini anlamadan “uygulayan” ve bu yolla ilkel Emevi-Arap kültürüne hapsedilen nadir toplumlardan olduğumuzu göreceksiniz.

İslam günümüzde geri kalmışlığımızın, bilimden uzaklaşmamızı, ayrımın ve yıkımın kaynağı, bizi sömürge ülkesi yapmak isteyen emperyalistlerin ARACIDIR!
Bilimden uzaklaştırmak ve kolay sömürmek için toplumlara dinleri sunan emperyalizme hizmet edilindiğinin FARKINDA BİLE DEĞİL HALKIN MÜSLÜMANLIK ŞÖVALYELİĞİNİ ÜSTLENEN BÜYÜK BİR KESİMİ!

Kuran’da, günümüzde bilimle açıklığa kavuşmuş pek çok konu, o günün cehaletinde çözülememiş haliyle yorumlanmış, hiç bir konu bilimin verdiği netlikte açıklanamamıştır.

Bilgi yoksunluğundan açıklayamadığı olaylara aynı ilim eksikliğiyle Muhammed’in verdiği açıklamaları, bilim net açıklayınca, “aha bak” diyorsunuz.
“Sizin için gökleri ağlattık” dese, yağmuru, “yeri kaydırdık” dese depremi “önceden yazmış” diyorsunuz.

Gece gündüzü geçemez diyor.
“Su ateşi ıslatamaz” demekten ne farkı var?
Ya da “öleceğin günden ne bir gün önce ne bir gün sonra öleceksin” demek gibi.

Kuran bir yığın ilkel bakışın cümleleşmiş haliyle dolu.
“Gökkubbeyi örtü yapmış”, “dağları kaydırmış”, “güneş ve ay kendi yörüngelerinde yüzmüş”.

Öteki gezegenlerden Allah’ın haberi hiç yokmuş anlaşılan!

Ve karşımızda bundan nemalanmış ve nemalanan, eğrileri doğru göstermeye odaklanmış bir yığın güruh!
Yok bir sürü “alim” varmış, yok efendim yabancı bilim adamları araştırMIŞŞŞ, sonra Müslüman olMUŞŞŞ gibi zırvalarla kendinizi kandıranlar…
Size doğruları anlatmaya çalışanları anlamaya, söylenenlerin doğruluğunu sorgulamaya, araştırmaya çalışın. Doğrusunu yaparsınız.

Bir zamanların CAHİLİYESİNE medeniyet ve iyileştirme getiren İSLAM, HIRİSTİYANLIK, YAHUDİLİK dinleri,
günümüz ilim seviyesi ve medeniyet anlayışı açısından bakıldığında
CAHİLİYENİN TA KENDİSİDİR.

İnsanoğlunun en büyük zayıfı başlangıç ve son ile düşünme yetersizliğidir. Çünkü insan beyninin bir kısıtlı zaman anlayışı var. Gün, iş, hayat,… başlar ve biter. Oysa zaman kavramı insana özgü. Bir başlangıcın olmadığı, bir bitişin olmayacağı bir evren var oysa. Allah olarak tanımladığınızda da hep vardı, hep olacak demiyor musunuz? Sonsuz büyük, her yerde demiyor musunuz? Tüm varlığıyla ve sonsuzluğuyla evreni ve içindeki herşeyi anlatır bu.
Evrim kuramına da çok güzel uyan bu kavram için başka masala kıvrık yalana gerek yok.
Tapınmaya falan hiç de gerek yok. Düşünen, medeni, iyiyi ve doğruyu seçen, adam olmaya çalışan insan olmaya gerek var!

Sen gel burada yaşa, imtihan edil, sonra ceza çek/ödül al diye bu dünya ve sen yaratılmış olamazsın çünkü tarifini yaptığın “yüce varlık” hiç bu vicdansız ve insafsız alakayla bağdaşamaz.

Ayrıca şunu da iyi anlayın:
Bilimin, mantığın (henüz ya da hiç) yanıtlayamadığı soruların varlığı din masallarını, yanlış sorular üretip masal yanıtlar veren dinleri doğru ve gerçek kılmaz.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir