TAHRİM SURESİ

1- Hani peygamber, eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti.

Ancak eşi o sözü (başkasına) haber verince Allah da bunu peygambere bildirmiş, peygamber bunun bir kısmını (ona) açıklamış, bir kısmından da vazgeçmişti.

* –

2- “Eğer siz ikiniz (Peygamber eşleri) Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi.

Çünkü kalpleriniz kaydı.

Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, Salih mü’minler de (onun yardımcılarıdır).

Bunlardan başka melekler de ona arka çıkarlar.”

* –

3- “Eğer o sizi boşarsa Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir.”

* –

4- “Allah, inkâr edenlere Nuh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi.

Bu ikisi, kullarımızdan iki Salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı.

Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı.

Onlara, ‘Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!’ denildi.”

* –

5- “Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi.

Hani o, “Rabbim!

Bana katında, cennette bir ev yap.

Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.”

* –

6- “Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryem’i de (inananlara) örnek gösterdi.

O itaat edenlerdendi.”

* –

Ayetlerde peygamberin, eşlerinden birine gizli bir şey söylediği ve ona, bunu gizli tutacaksın dediği sözü çok açık.

Yine burada Muhammed’in iki eşinden söz ediliyor ve onlar tövbeye davet ediliyorlar.

Bir de onların kalplerinin kaydığı, Muhammed’e karşı birbirlerine destek oldukları, bu konuda birlikte çalıştıkları açık olarak vurgulanıyor ve üstelik de Tanrı tarafından tehdit ediliyorlar/uyarılıyorlar:

Eğer peygambere karşı olmaya ve bu konuda birbirinize destek vermeye devam ederseniz, ilkin ben Allah başta olmak üzere, Cebrail, iyi insanlar ve diğer melekler de (topyekûn) Muhammed’e yardım ederiz deniliyor.

Burada iki kadının yaptıklarına karşı, Tanrı’nın tek başına değil de;

Cebrail, insanlar ve diğer melekleri de yanına alarak onlara karşı cephe alması ilginç!

Konumuz bu değil; ben sadece Tanrı’nın bu yaklaşımını hatırlatmak istedim!

Gelgelelim;

bu sure Medine döneminin son 9-10 yılında gelmiş (oluşturulmuş) ki, o zaman Muhammed 61-62 yaşlarındaydı ve 63 yaşında da vefat ediyor.

Hele Tanrı’nın, Muhammed’in bu yaşından sonra, siz Muhammed’i rahatsız etmeye devam ederseniz ben her bakımdan sizden daha iyi olan kızlar, dul kadınlar ona verebilirim demesi, gerçekten ilginç.

Zaman zaman konular arasında benzer tuhaf şeyler ortaya çıkınca, kısa bir vurgu yapmak zorundayım….

Başta tefsirler olmak üzere, diğer İslami kaynaklardan da yararlanarak ayetleri biraz daha açalım….;

Ben şahsen daha önce bu ayetlerle ilgili var olan dokümanları, yorumları okuyunca, sanki bu ayetler Muhammed’le eşleri arasında meydana gelen çok basit bir aile ilişkisini anlatıyormuş gibi inanıyordum.

Hani bir söz var:

Bakmak ve görmek.

Evet;

ben de bakıp okuyordum;

ama diğer Kur’an yorumcuları gibi hakikati görmüyordum.

Şartlanma böyledir işte:

Sahibini kafese koyar, onu bağlar, gözlerini açtırmaz.

Anılan ayetler hakkında, tefsirlerde ve diğer ilgili kaynaklarda özetle şunlar anlatılıyor.

Efendim bilmem Muhammed hangi hanımının yanında bal yerken-bal şerbeti içerken, Ayşe-Hafsa bunu kıskanmışlar, bu yüzden Muhammed’e film çevirmişler veya bir gün Muhammed Hafsa’ya, bugün babanın (Ömer’in) evine gidebilirsin demiş, kadın da gitmiş.

O gittikten sonra Muhammed de eşlerinden (cariye statüsündeki) Maryayı yanına alıp Hafsa’nın odasına gitmişler ve Hafsa’nın yatağında sevişmeye başlamışlar, tabii ki Hafsa da akıllı, Muhammed’in onu sebepsiz yere gönderdiğini anlamış.

Dolayısıyla yarı yoldan dönüp geri gelmiş.

Odasının kapısını açınca onları sevişirken yakalamış.

Bu manzara onun zoruna gitmiş;

sonuçta Muhammed’e çok sert tepki göstermiş (Zira arkasında babası Ömer vardı, kadın ona karşı bunu yapabilirdi;

sahipsiz değildi).

Hafsa daha sonra bu olup bitenleri kuması Ayşe’ye anlatmış.

Sonuçta ikisiyle Muhammed’in arası açılmış ve böylece iş kontrolden çıkınca da Tanrı bu ayetlerle müdahalede bulunmuş gibi bir hikâye, hatta masal anlatılıyor.

Hele çoğu Kur’an yorumcusu/tefsir sahibi ve bu konuyu kaleme alan İslam düşünürleri bu hikâyeleri anlatırken, o kadar zevkle ve sanki gayet normal bir şeymiş gibi anlatmışlar ki, insan hayretler içinde kalıyor.

Evet, anlatılanlar bu gibi hikâyelerdir.

Ben burada küçük bir soru sorup, konuya devam edeceğim:

Hani derler ki, Muhammed geçmişi, geleceği, her şeyi biliyormuş.

Madem öyle, peki Hafsa’nın geri döneceğini neden bilememiş!

Nerede kaldı onun peygamberliği (din mantığına göre!)?

Bir de kadına böyle oyun kurması, tabir caizse hileli yolla onu göndermesi kendisine yakışır mı?

Şu olmuş olabilir ve gayet doğaldır da:

Muhammed 60 yaşlarında, o kadınların dedesi durumundaydı ve ayrıca onun birçok kadını daha vardı, tabii ki haklı olarak bu konuda sıkıntılar yaşanmıştır.

Ama çok büyük bir Tanrı diye nitelendirdiği yaratıcısını getirip bir aile barışı-ilişkisi konusunda kullanması, bakın ha Muhammed’i rahatsız ederseniz sizin iflahınızı keserim gibi ifadeleri ona mal etmesi, çok sığ bir yakıştırma:

Ayetlerde oluşturulan bu hoş olmayan kompozisyon Tanrı’ya mal edilemez!


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir