Site icon Turkish Forum

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası - gazze cihad ortadogu osmanli

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası

“31 Mart Vak’ası” Sultan II.Abdülhamid’in 1909’da tahttan indirilmesiyle sonuçlanan kumpas olup bu yazının 2024 seçimleriyle ilgisi yoktur. Vak’a hakkında zengin birincil kaynak bulunduğu halde konunun çarpıtılması, üçüncü/beşinci çarpıtma kaynaklara dayanan yalan-yanlış iddialar halen ortalıkta dolaşmaktadır. Goethe’nin “3000 yıllık tarihinin hesabını yapamayan gündelik yaşar” sözü, tarihinin câhilleri bu hesabı yapanların piyonu olur demektir. Bu büyük kumpas kapsamındaki iftiraların önemli sonuçları vardır. Filistin’de Siyonist devletinin kurulmasını önlemeye çalışan Sultan, Vak’a bahanesiyle tahtından indirilmiştir. Halen soykırımcı Siyonizmi değil de Sultan II.Abdülhamid’i suçlayanlar, mazlumlara yapılan zulmün devamına payanda olmaktadır.

Netanyahu önderliğinde Gazze soykırımı’yla birlikte İsrail’in çatışmaları yayma hedefi doğrultusundaki saldırılarla genişleyen, batının önemli bir kısmı tarafından desteklenen felâketler, Siyonizmi yeniden gündeme getirdi. Belirtmek gerekir ki Filistin’deki soykırım, Netanyahu ile başlamadı. İttihat ve Terakki Cemiyeti (İTC) yönetiminin Hazine-i Hassa arazilerini Maliye’ye aktarıp Yahudilere satışı ve bölgeye göçün teşvikiyle çeteler kuruldu. İngiliz işgalinde ve İsrail devleti kurulduktan sonra her gün yüzlerce, bazen binlerce Müslüman katledildi. Günümüz diaspora Filistinlileri, on yıllarca süren katliâmdan kurtulmak için yol tedarikini temin edebilenlerdir. Önceki dönemler katliâmlarının boyutunu ise ancak kâtillerin hatıralarından öğrenebiliyoruz.

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası - image 18

31 Mart Vak’ası sürecinde Siyonizmin öncülerinden T.Herzl’in Filistin’de Yahudi yurdu talebinin reddedilmesi, İTC’nin kuruluşu, devleti ele geçirmesi, bu süreçte başta Mason locaları olmak üzere gizli örgütlenmeler konusunda birincil kaynaklara dayalı oldukça fazla ve güvenilir araştırmalar bulunmaktadır. Bu Vak’a da aslında bugünkü anlamıyla soykırım olup Selanik’ten getirtilen Avcı Taburları önce “şeriat isteriz” diye sokakları yangın yerine çevirmiş, gâfil halkı peşine takmış, ardından sükûneti sağlamak üzere İstanbul’da Müslüman katliâmı yapmıştır. Yani tipik bir derin devlet provokasyonu. Fatih ve Eyüp Sultan camilerine sığınan medrese talebeleri ve diğer Müslümanların katli esnasında minber ve mihraplardaki kurşun izlerini bizzat gördüm. Cami dışındaki duvarlarda da kurşun izleri görülebilir. Önemli bir kısmı gayrimüslim çapulculardan oluşan hareket ordusu da İstanbul’a girdikten sonra bu katliâma destek olmuştur.

Yaşanan fâcianın sorumluları konusunda yığınla kaynak bulunmaktadır. Bu yazıda kumpası organize eden Rıza Tevfik’in itiraflarını naklediyorum. Hâkim huzurundaki ifadesinde yer aldığı gibi kumpası, İTC’nin önemli isimlerinden aynı zamanda Mason locasının meşrik-i âzâmı Rıza Tevfik ve Selim Sırrı Tarcan organize etmiştir.

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası - image 19

Rıza Tevfik ismi zikredildiğinde küçümseyenler, döneklikle suçlayanlar, onu yakından tanıyıp dürüstlüğünü, samimiyetini teslim eden zevâtın isimlerine göz atsınlar. Hilmi Yücebaş’ın derlediği, önemli bir kısmı Rıza Tevfik’in yazılarından oluşan “Filozof Rıza Tevfik, Hayatı-Hatıraları-Şiirleri, Serab-ı Ömrüm’den Seçmeler” adlı eserde bu zevâtın Rıza Tevfik hakkında tespitleri bulunmaktadır. Filozofluğu, şâirliği, yazarlığı yanında hemen hepsinin ortak noktası filozofun samimiyeti, mertliği, dürüstlüğüdür. Muhtelif yerlerde yayınlanmış, bu kitapta da iktibas edilmiş metinlerin yazarlarından bazıları: Hilmi Ziya Ülken, Refik Halit Karay, Adnan Adıvar, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Çetin Altan, Burhan Felek, Lütfi Simâvî, Selim Sırrı Tarcan, Yusuf Ziya Ortaç, Ahmet Hamdi Tanyeli, Refi Cevad Ulunay, Cemil Refik, Safiye Ayla, Neyzen Tevfik, Osman Turan…

Rıza Tevfik’in siyasi duruşu, inanç ve itikadı konusundaki savrulmalar, bir ömürde kırk devir yaşamasının sonucudur. Bununla beraber internette tam metnine ulaşılabilen “Sultan Hamid’in Rûhâniyetinden İstimdât” adlı şiirindeki gibi, bulutlar dağılıp yaşananların muhasebesi sonucunda yanlışlıklarını, pişmanlığını samimiyetle yazmaktadır. “Bizdik utanmadan iftira atan” derken kendisini suçlamaktadır.

“…Pâdişah hem zâlim, hem deli dedik,

İhtilale kıyam etmeli dedik,

Şeytan ne dediyse, biz beli dedik,

Çalıştık fitnenin intibâhına!

Divâne sen değil meğer bizmişiz

Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz

Sâde deli değil edepsizmişiz

Tükürdük atalar kıblegâhına!

Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,

Bir sürü türedi girdi meydana.

Nerden çıktı bunca veledi zinâ?,

Yuf olsun bunların ham ervâhına….”

mısraları, pişmanlığını özetlemektedir. Bu şiirinden dolayı Türkiye’ye döndükten sonra Avukat Abdurrahman Şeref Laç ile hâkim nezâretinde sorguya çekildiğinde şu ifadeleri kayıt altına alınmıştır:

“Ben bu şiiri, Türk milletine hakaret kasdıyla değil, tamamiyle aksi olarak, türk milletini ölüme götüren bir zümreyi teşhir ve Abdülhamid Hân’a edilen iftirâları tespit gayesiye yazdım. 31 Mart vak’asını tertiplediği isnadı altında tahtından alaşağı edilen büyük Hükümdar, bu isnadla sadece iftirâların değil, tertiplerin de en hâinine hedef tutulmuştur. 31 Mart’ı tertipleyen İttihatçılar ve bu işe memur edilenler arasında bizzat ben varım! 31 Mart’ı kışkırtma ve körükleme işini Selim Sırrı Tarcan ile Rıza Tevfik idare etti. Hasta yatağımdan söylediğim bu sözlere tarih kulağını kabartsın!”

Bu ifadelerin yer aldığı eser, Rıza Tevfik’in vefatından sonra 1950’de yayınlanmıştır. Selim Sırrı Tarcan ise 1957’de vefat etmiş, hakkında yazılanları tekzip etmemiştir.

Gazze Soykırımına Ulaşan Siyonizmin Önemli Aşamalarından 31 Mart Vak’ası - image 20

Yücebaş’ın derlemesinde bizzat Rıza Tevfik’in yazdıkları yanında kendisinden bahseden bir kısmının ismi yukarıda zikredilen diğerlerinin de üslubu, ilmî ve beşerî hassasiyeti, nezâketi dikkate alındığında Osmanlı eğitiminden geçmiş neslin kıskanılacak seviyede olduğu görülür.

Aynı zamanda hiciv ustası filozof şöyle der:

“Yolcu yolun Ankara’ya uğrarsa,

Sende de azıcık yiğitlik varsa,

Git benden aldığın selâhiyetle

Şu fâni sözleri mecliste söyle:

De ki, kanun yapan dalkavuklara,

Horoz gibi öten o tavuklara,

O kanuna boyun eğmemek için,

Şerefine leke sürmemek için,

Feylosof ömrünü ikiye böldü;

Çölde hür yaşadı ve mesud öldü..”

Hilmi Yücebaş, bu mısraları ehemmiyetine binâen kitabına arka kapak yaptığını da belirtelim. Her ne kadar dönemin meclisindekileri hicvetse de bu satırların geçerlilik zamanı/mekânı oldukça geniştir. Anlaşılan o zaman mecliste dalkavukluk varmış da tekme-tokat bilinmezmiş. Amerikan Kongresi’nde başsoykırımcıyı alkışlayanlar da elbette bu hicvin muhatabıdır. Günümüz hemen her kurumunda bulunan, koltuğunu korumak, üst makama sıçramak, menfaatlenmek için çeşit çeşit yalan, dolan, iftira, kumpas, sahtekârlık, dalkavukluk, hokkabazlığı kişiliğinin aslî unsuru haline getirmiş olan, pahalı elbiseler içinde ruhsuz ve beyinsiz bir şekilde ortalıkta dolaşan şahsiyetsizlerin de bu satırlardan hissesi oldukça fazladır.

Sultan II.Abdülhamid politikalarını uyguladığını iddia edenler-sananlar, onun devraldığı borçların %92’sini  ödediğini aynı zamanda yüzlerce okullar, fabrikalar, demiryolları, aşı tesisleri… buğday, portakal, ipek… üretiminin arttırılması, ıslahı için nice projeleri başarıyla gerçekleştirdiğine bir baksınlar. Gazze Soykırımına giden yolu engellemek için Sultan’ın politikaları konusunda yayınlanmış belgeler dev bir kütüphane oluşturur. Rıza Tevfik’in yazdıkları karşı cephe itiraflar deryasından sadece birkaç damladır.

alaeddinyalcnkaya@gmail.com

twitter.com/alaeddinyalcink

Exit mobile version