✓ Beyni sulanmış, ahmak, çürükler, sürtükler.
✓ Kanalizasyon çukuru, ahlaksızlar, adiler.
✓ Zürriyetsiz, tezek, çamur, cibilliyetsizler.
✓ Mankafalar, alçaklar , şerefsizler.
Edepsizler, gerizekalılar, yalakalar, vampirler.
✓ Cani ruhlu, tinerciler, çapsız, sığ, cüce, fırıldak, namussuzlar.
✓ Maymun, ikiyüzlü, kaportası bozuk, ceberrut, şuursuz, vicdansız, iblisin yolundan yürüyen, nekrofil, mezarlık soyguncusu, mankurtlar.
✓Tasmalılar, akbabalar, maaşlı şarlatanlar, terörist ajanlar, kaleminden pislik akanlar, provokatör, soytarı, insan müsveddesi, sürüngenler.
✓ Dönekler, virüsler, soysuzlar, reziller, çakallar, ölü seviciler, İsrail dölleri, ev zencileri.
Yukarıda ki ağır hakaret sözcükleri Amerika’nın Newyork eyaletinin Harlem bölgesinde kullanılmadı.
Ya da…
Bangledeş’in Dhaka, Pakistan’ın Karaçi, Kuzey Kore’nin Pyongyang şehirlerinde’de sarf edilmedi.
Bu sözcükler, tanımı kağıt üzerinde Demokratik hukuk devleti yazılı olan, 85 milyon nüfusa sahip, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Partili Cumhurbaşkanı tarafından kullanıldı.
Yukarıdaki sözcüklerin tamamı kendi siyasi oluşumuna dahil olmayan, kendisi gibi düşünmeyen, yönetim biçiminden hoşlanmayan, iç ve dış politikalarını eleştiren,siyasiler, gazeteciler ve vatandaşlar için sarf edildi.
Partili Cumhurbaşkanı 28 Mayıs 2023 yılında 27 Milyon 834 Bin 692 kişinin oyu ile seçildi.
Muhalefeti ise 25 Milyon 504 Bin 552 kişinin oyunu alarak seçimleri kaybetti.
Doğal olarak bu 25 Milyon 504 Bin 552 kişi partili Cumhurbaşkanı’nın bu sözlerinin potansiyel muhatabı oldu.
Özetle;
Tek bir kişi yaklaşık 26 milyon kişiye dilediği şekilde hakaret etti.
Ağzına geleni söyledi ve canı nasıl istiyorsa öyle davrandı.
Yetmedi…
Dış ve iç politika, ekonomi benden sorulur dedi.
Hukuku guguk kuşuna benzetti.
Hangi canlının yaşayıp veya ölmesi gerektiğine bile o karar verdi.
Ama o yirmialtı milyondan biri bu sözlerin en masum olanını dahi söylese, veya kendisine iade etse, aynı gün ters kelepçe ile gözaltına alınıp, sorgusuz sualsiz hapishaneye gönderildi.
Ve…
Hiçbir güç ona engel olmadı, olamadı.
Hiç kimse hakkını hukukunu aramadı.
Hiç kimse anayasal hakkı olan protesto eylemini düşünmedi.
Türkiye’de hukukun üstünlüğü ve demokratik yönetim anlayışı bundan ibarettir.
Böylesi bir özgürlüğün tüm dünya ülkelerinde bir eşi bir benzeri veya uzak yakın bir emsali de yoktur.
Tüm demokratik haklar, sınırsız özgürlükler ve bütün güçler tek bir kişiye tanınmıştır.
Bu gün eğri oturup doğru konuşma, iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırma zamanıdır.
Peki bu hakaretlere muhatap olan halkımız ve güya halkı savunan, her daim ezilen halkın yanında olduğunu iddia eden muhalefetimiz ne yapıyor?
Hiç…
Hiç bir şey yapmıyor.
Dikkat edelim yapamıyorlar değil, YAPMIYORLAR
Halk, nisan yağmurları zamansız yağıyor, Yarabbi çok şükür diyor.
Muhalefetin bu konu ile meclise verdiği 1 tane bile soruşturma önergesi yok.
Yeni Anayasaya göre:
Türkiye Büyük Millet Meclisi salt çoğunluğunun vereceği önergeyle Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcıları veya bakanlar hakkında herhangi bir suç işledikleri iddiasıyla soruşturma açılması talep edilebilir.
Kabul ediyoruz.
Salt çoğunluğun sağlanması imkansız gibi bir şey…
İyi ama reddedileceği bilinse dahi, ileride red oyu verenler de dahil olmak üzere bu suça ortak olanları kayıt altına almak, meclis tutanaklarına geçirerek tarihe not düşmek düsüncesiyle verilen tek bir önerge var mı?
Yok…
Tek bir tane dahi yok
Bu ülkede yandaş ve zenginlerin bebekleri demokrasi ve özgürlüğü yaşamak için, fakir insanların bebekleri ise onlara ibrani kölesi gibi çalışmak için doğar.
Sözde laik, demokratik hukuk devletiyiz.
Yerseniz