Hayat giderek pahalanıyor. Enflasyon ve pahalılık Türk vatandaşları da vurdu. Tatil yapanların sayısında düşüş var.
Türkiye’de vatandaşların otellerle acenteler arasındaki tek yetkililik anlaşmalarından kaynaklı fahiş fiyatlar nedeniyle tatile ulaşamadığını ileri süren TÜRSAB, Rekabet Kurumuna başvurdu. Peki vatandaşın uygun fiyatlı tatile ulaşamama nedeni gerçekten tek yetkililik anlaşmaları mı?
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB), yurttaşlar için tatilin ulaşılamaz hale gelmesinin nedeninin bazı acentelerle oteller arasında yapılan ‘tek yetkililik’ anlaşmaları olduğunu ileri sürerek, konuyu Rekabet Kurumuna taşıdığını açıkladı.
TÜRSAB’ın sosyal medyasından yapılan açıklamada “Pahalı tatilin sebebi tekelci acentadır! Acentalarımızın ve vatandaşlarımızın haklarını korumak için yurt içi pazarın önemli bir bölümünü kontrol eden tekelciliğe karşı Rekabet Kuruluna başvurduk. Otellerde tek yetkililiği durdurun! Turizmde tekel biterse, vatandaş ucuz tatil yapar!” ifadelerine yer verildi.
Yaşadığımız yüksek enflasyon ortamında tek yetkililik anlaşmalarının fiyatlara ne ölçüde etki ettiğini kestirmek zor ancak Türkiye’de halkın tatil yapamamasının nedeninin en azından tek yetkililik olmadığı açık. Çünkü ne tek yetkililik bu yıl icat oldu ne de tatile gidebilen vatandaşlar geçmiş yıllarda bu yılki kadar zorlanıyordu.
Resort bölgelerindeki tatil otellerinin fiyatlarının tek yetkililik nedeniyle fahiş olduğu varsayılsa bile, Sinop’taki bir pansiyonun gecelik 3 bin lira, Midyat’ta çarşafı dahi değiştirtilmeyen otelin 2 bin 750 lira, havalimanında bir şişe suyun 100, bir simit ile bir çayın 450 lira, iki kişinin restoranda yediği en basit yemeğin bile 1000 lira olması nasıl açıklanacak? Fahiş uçak ve otobüs bileti fiyatlarına değinmiyorum bile.
Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye’de vatandaşların çok büyük bir kısmı zaten tatile çıkamıyordu. Yeni enflasyon ve fahiş fiyat dönemiyle birlikte o kesimin tatile çıkması iyice imkansız hale gelirken, bir şekilde bütçe oluşturup tatile çıkabilen az sayıdaki insan da şimdi bunu yapamıyor. Çünkü insanlar bir yıl çalıştıkları halde kendi ülkelerinde bir hafta tatil yapabilecek geliri elde edemiyor ve bu nedenle Mısır’ın veya Yunan Adaları’nın kapısını çalıyor. Bu, turizmcisinden bakanına ve hükümetine kadar herkesin utanması gereken bir durum.
Otellerle acenteler arasındaki tek yetkililik anlaşmaları elbette rekabeti bozabilir ve fiyatların belli oranda yükselmesine neden olabilir. Ancak Türkiye gibi dış pazar ağırlıklı turizm yapılan bir ülkede o tek yetkililik anlaşmaları da olmasa, yerli turistin iç piyasada otel bulması daha da zorlaşacak. Çünkü yerli tur operatörleri, tıpkı yurt dışındaki muadilleri gibi, otellere milyarlarca lira ön ödemeler yaparak odaları garanti altına alıyor ve bir iç pazar kapasitesi oluşuyor. Bunun olmadığı durumda oteller kapasitesinin tamamını dış pazara açacak ve ancak bir boşluk oluşması durumunda iç piyasaya son dakikada oda satma yoluna gidecektir.
Bir acentenin, otellerin önemli bir bölümünü konsolide ederek, iç piyasada tekelleşmesi hem tüketicinin fiyat avantajını kaybetmesine, hem otelin tek bir acenteye bağımlı kalmasına hem de diğer acentelerin iş yapamamasına neden olabilir. Bu nedenle piyasada oluşmuş bir monopol durumu varsa ilgili kamu kurumu duruma müdahale ederek doğru rekabet ortamını tesis etmelidir. Ancak haksız rekabette kamu gücünün de kullanılması söz konusu ise durum iyice zorlaşır.
Sonuç olarak TÜRSAB’ın bir acentenin piyasada monopol olmasına karşı itirazı yerinde olmakla birlikte, vatandaşın tatile ulaşamamasının yegane nedeni olarak tek yetkililiği işaret etmesi doğru değil. Dahası bu söylem, toplumda yanlış algıların oluşmasına, turizmcilere zaten kızgın olan yurttaşların bu kızgınlığının nefrete dönüşmesine neden olabilir.
Yazıları posta kutunda oku