Kuraklık çiftçiyi perişan etti…

Kendi kendine yeten bir ülke iken şimdi hemen her üründe dışa bağımlı hale geldik. Son yıllarda buna bir de kuraklık eklendi. Yaşanan kuraklığın çiftçileri perişan ettiğine dikkat çekiliyor.

Edirne’de Şubat ayının sonunda ekim yapılan tarlalardaki ayçiçekleri biçerdöverlerle hasat edilmeye başlandı.

Kentte yaklaşık 1 milyon 200 bin dekarlık alanda üretimi yapılan ayçiçeğinde hasadın 1.5 ay kadar sürmesi bekleniyor.

 Edirne Ziraat Odası Başkanı Hüseyin Arabacı, erken ekilen ayçiçeğinin hasat edildiğini bir hafta sonra hasat mesaisinin daha da hızlanacağını söyledi. Bölgenin genel olarak kurak bir sezon geçirdiğini belirten Arabacı şunları dile getirdi:

“Kuraklık verimi de etkiliyor tabi bunu hasat sezonunun sonunda daha iyi göreceğiz. Tarım ve Orman Bakanlığımızda da bu konuyla ilgili görüşmeler gerçekleştirdik. İnşallah çiftçilerimizin mağdur olmayacağı şekilde bir destek programı açıklanır. Üreticilerimize hayırlı bir sezon diliyoruz”


Edirne’ye bağlı Avarız köyündeki tarlasında hasat yapan üretici Gökhan Işi de kuraklığın ayçiçeğinde verim kaybına neden olacağını dile getirdi. Verimin yarı yarıya düşeceğini belirten Işi, “Geçen yıl, dönüm başına 180 ila 200 kilogram ürün alıyorduk bu yıl ise 50 ila 100 kilogram arası ürün alınacak gibi görünüyor. Edirne’nin kuzeyi yağış aldı orada verim güzel olacak. Yakın köylere de son yağışlarda 50 kilogram yağış düştü. Biz de ise 5 kilogram yağış düştü bu nedenle verim düşecek” diye konuştu.


Üretici Ömer Kara ise bazı çiftçilerin kuraklık nedeniyle ürününü tarlada bırakacağını dile getirdi. Hem kış hem de yaz sezonunun kurak geçtiğini anlatan Kara, “Edirne’nin bazı köyleri geçen ay güzel yağış aldı ancak bizim köyümüzde kısa süreli yağdı. Umudumuzu önümüzdeki sezona bağladık” dedi. 

Yıllık toplanan ürünün yarısını bile temin etmekte çiftçiler zorlanıyor. Bu konuda da ihtiyaçlar dışarıdan ithal edilerek karşılanacak.

Mayıs ayında aşırı yağmur ve ardından gelen dolu nedeniyle ürünleri zarar gören ve sarsılan Çukurova çiftçisi bu kez de sıcaklar nedeniyle ürünleri yanınca büyük zarara uğradı.

Ürünlerini sigortalatıp TARSİM’e düzenli olarak ödeme yapan ancak devletin hiçbir kurumundan gerekli desteği göremediğini dile getiren çiftçilerin sesi olan CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, çiftçi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) ses yükseltti.
Çiftçinin ayrıca sulama ücretlerine yapılan zam yetmezmiş gibi bir de rotasyonla karşı karşıya kalmasını da eleştiren Dr. Şevkin, yaptığı konuşmada Adana başta olmak üzere Çukurova illerinin afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini vurguladı.

Mecliste çiftçinin, üreticinin sesi olmaya devam eden CHP’li Dr. Müzeyyen Şevkin, şunları söyledi:


“Çukurova’da 2024 yılı Mayıs ayında aşırı yağmur ve ardından gelen dolu nedeniyle ürünleri büyük hasar gören çiftçimiz Haziran ayı başından bu yana bu kez aşırı sıcaklarla mücadele etmek zorunda kalıyor. Sebze ve meyveler yandı, tamamına yakını büyük zarar gördü. Narenciyenin bir bölümü ve karpuz, kavun, domates, biber gibi ürünlerin neredeyse tamamının üst bölümleri yandı. Bazı çiftçilerimiz hiç tarlaya giremezken bazı çiftçilerimiz tarlaya girip kurtarabildiği kadar ürünlerini toplamaya çalıştı. TARSİM düzenli ve her yıl artan ödeme alıyor ama her nedense zorda kalan çiftçiye destek yok. Öte yandan bazı bölgelerde sulama rotasyonları uygulanacağı açıklandı. Sulama ücretlerine de yüzde 300 zam yapıldı. Adana başta olmak üzere Çukurova illeri afet bölgesi ilan edilmelidir.”


Yazıları posta kutunda oku


“Kuraklık çiftçiyi perişan etti…” için 2 yanıt

  1. Neşe Bulduk avatarı
    Neşe Bulduk

    Yıllardır ağaçlarımız bilinçsiz yönden yok ediliyor. Bilim adamları devamlı bizi uyardı. Herğün ağaç dikin diye, devlet her tarafı betonladı.Her 2 km bir cami dikti.
    Köylümüze hiç bir yardım yok, ne doğru durust sulama kanalları var, nede olan sular korunuyor. Derelere laam akıtılıyor. Kanalisation arıtma yerleri yok. Ankaranın altında 7 tane dere boşa akıyor, yazın Ankara 1970 yıllardan beri yazın su kıtlığı çeker.

    Devlet beceriksiz, kendi derdimiz, sorunlarımız varken, onun bunun sorununa burnunu sokuyor.
    Çin’ de biri ölüyor, Türkiyede bayrakları yarıya indiriyor.
    Bu sorunlarla uğraşıyor bizim devletimiz.
    Eğer olan su kaynakları korunmassa, düzenli bir şekilde ağaç dikilmesse, ilk önce iç Anadolu yok olacak, Nehirler, göller, hayvanlar, sonrada insanlar
    kuruyacak. Afrikada insanlar yaşıyor bu durumları. Diğer devletler ağaçlandırmaya çok önem veriyor, bizim halkımız Türkiyeyi çöle çevirecek ondan sonra kaçacak azül olacak yer arayacak.
    Neden Çukurovada su yok? Neden Torosdağlarındaki kaynak sular ovaya indirmiyorlar, Ceyhan, Fırat nehiri suları kanal yolu ile üstü kapalı şekilde ovaya verilmiyor?
    Yapılacak iş çok, çözüm var , ama yapan yok.
    Türkiyeyi betonlamadan, her köşeye cami yapmaktan sanırım daha çok para getiriyor.
    Birğün camilerin karın doyurmayacağınıda görecek onu yaptıran.
    Zaman geçmeden elinize ne geçerse dikin.
    Köylümüz eğitimli değil, her yeri mısırla doldurdu, sanki biz Mısır olduk.
    Ormanlar kesilip ev yapılmassın. Halkın su sorunu çözülmesi gerekiyor. Halk aç kalırsa verğide veremez, devlette o zaman kendi başının çaresine baksın. Devlet olma özelliğinide kaybeder.

  2. Yılmaz Sayar avatarı
    Yılmaz Sayar

    Çukurova nemli bir yer. Neden Almanların bulmuş olduğu, havadaki buharlaşan suyu yakalamak ve biriktirip evlere vermek akıllarına gelmiyor. Almanlar kuraklık ile mücadelenin formülünü biliyor.
    Bizim başımızdakilerin işi güçü şeytanlık, hırsızlık. Halkı dolandırmak.
    Devlet isterse, halkıda rahat yaşar, yeterki baştakiler Türk halkını düşünsün. Çözüm çok, fakat halkımızın eli para görmüyor. Para başkalarının cebine iniyor.
    Türkler, birgün Türkiyeyi temelli terk edecekler. Bizden sonra oraya yerleşecekler bu değerli toprakların kıymetini, kadirini bilecek, sularıda olacak, ormanıda.
    Beceriksiz , tembel Türkler mücadelesiz buraları terkedip gitti denilecek.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir