( 24 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesi )
Lozan Barış Antlaşması’nın 101.yıldönümü ulusumuza kutlu olsun!
Lozan dün değil, bugündür,gelecektir.
Tartışmaların çok çetin geçeceğini öngören Mustafa Kemal “ .. masada söz konusu edilen sorun yalnız üç-dört yıllık yeni devreye ait ve mahsus kalmıyordu. Yüzyıllık hesaplar görülüyordu.” sözleri ile dile getirir.
20 Kasım 1923’te başlayan görüşmelere 77 gün sonra 4 Şubat 1923’te ara verilir.
Bu süreçte İzmir İktisat Kongresi ( 17Şubat/4 Mart 1923 ) yapılır.
50 gün aradan sonra 23 Nisan 1923 müzakereler yeniden başlar.
Ve “Türk millî ve bağımsız devletinin doğum belgesini” emperyalizmin temsilcileri istemeye istemeye 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalamak zorunda kalır.
Türk milletinin egemenliği ve bağımsızlığı her alanda tanınmış olur. Bu belge ile iktisadi ve hukuki kapitülasyonlar kaldırılmış olur.
Gazi Mustafa Kemal, bu sonucu ”…. Kanaatimizi sabit, muvaffakiyet ümidini hâkim bulundurmak sayesinde galebe bizimdir. (…) Hepsini memnun edeyim dersek, mümkündür. Hepsi memnun olur ama biz maksadımızdan uzak kalmış oluruz. İdareî maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz.” sözleri ile açıklar.
Elde edilen başarıyı ise “Benim ve hepimizin düşünmeye mecbur olduğumuz şey, hakikaten bu memleket ve milleti kurtarabilecek beyinlerin, vatanperverlerin bir araya gelmesini temin etmekten ibarettir. Bu faziletlerde bulunan insanlar her nerde ise ve her ne ise bunu almak ve milletin mukadderatını tayin ettirdiğimiz Meclis’in içine koymak lazımdır. Akıl, ilim, tecrübe hareket hattının tebitinde(sıkı) hâkim olmalıdır.” tümceleri ile ifade eder.
Kutlu günde bazı hatırlatmalar:
• Gazi,Lozan için ” Bu antlaşma, Türk Milleti’ne karşı, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın sonuçsuz kaldığını bildirir bir belgedir. Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir! ” dediğini,
•Büyük Söylev’inde(15/20.10.927) ” ..memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi çıkarlarını işgalcilerin siyasi amaçlarıyla tevhit edebilirler.” dediğini,
• Lozan müzakerelerinde ” Cemiyet-i Akvam’ın müdahalesinden korkmuyoruz. Çünkü ellerimiz temizdir!” diyen Lord Gürzon’a, İsmet Paşa’nın “…Ecnebi istilası yüzünden yakılıp yıkılan memleketinde çalışan Türk elleri bilhassa temizdir. Bu eller hiçbir memlekete ne tecavüz,…ne de tahrip etmemişlerdir.” dediğini,
• “Hepsini reddediyorsunuz..ne reddederseniz hepsini cebimize atıyoruz …yarın para için…(önümüzde) diz çöktüğünüzde, bugün reddettiklerinizi cebimizden …çıkartıp size göstereceğiz.” diyen Gürzon’a Paşa’nın “Şimdi meseleleri halledelim…ara istemek için gelirsem o zaman gösterirsiniz” dediğini halkımıza unutturdular.
•1946 çok partili seçimle yerleştirilen “Amerikan Demokrasi” ile iktidar olan partiler “ borç para” için Türkiye’yi emperyalizmin önünde diz çöktürdüler!
• Kimlik ve ekinsel(kültür) yabancılaşma dayatmalarına karşı 10.yıl söylevinde Atatürk’ün “ …yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihî bir vasfı da, güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtrî zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini ve millî birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek” sözleri ile tanımladığı “Milli Ülkü’müzü(*) yurttaşlara anlatmak okumuşların milli görevidir.(*)https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/onuncu-yil-nutku