HAMAS “Hizbullah” ve Filistin Lübnan değil – bölgede yeni savaş havası
Hamas’ın İsrail’e saldırısı Hizbullah konusunu gündeme getirdi. Savaşın patlak vermesinden iki gün sonra, bu siyasi ve askeri grubun lideri Hasan Nasrullah, “harekete” desteğini açıkladı.
Bu nedenle, Yahudi devleti için Hamas’tan daha az tehlikeli sayılmaz. İsrail için Hizbullah ile “hareket” arasında yasal bir fark var. Yahudi devleti resmen Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımıyor. Bir arama alanı olarak kabul edilir. Bu nedenle Hamas’a yönelik operasyonu bir iç güvenlik sorunu olarak görüyor.
Hizbullah ise Lübnan’a komşu başka bir devletin topraklarında faaliyet gösteriyor. Bu nedenle, ona karşı yapılacak herhangi bir operasyon savaş olarak kabul edilir.
Son 42 yılda aralarında iki savaş yaşandı. İlk Lübnan (Hizbullah) – İsrail – 6 Haziran 1982’den 5 Haziran 1985’e kadar sürdü. Savaş, Filistin Kurtuluş Hareketi üyelerinin Lübnan’dan kuzey İsrail’e kadar gerilla saldırılarıyla tetiklendi. İkinci savaş 12 Temmuz’dan 14 Ağustos 2006’ya kadar sürdü. Sonuç olarak, Hizbullah kuzey İsrail’deki sınır bölgelerine roket fırlattı, Yahudi devletinin sınır devriyesinden üç askeri öldürdü ve iki rehine aldı.
Dün gece Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine 85 füze fırlattığı bildirildi. Daha önce, Yahudi devletinin toprakları grup tarafından ateşe verilmişti. Karşı taraf, yüzden fazla askeri komutanını öldürerek çeşitli önlemler aldı.
Hamas ise İsrail’in kuzeydeki güvenliğini sürekli tehdit ediyor. İran’ın her iki silahlı grubu da finanse ettiği bir sır değil.
Bazı gerçekleri hatırlatıyoruz. 2005 yılında Ekvador polisi, Hizbullah’la bağlantılı yaklaşık bir milyon dolar değerinde kokain sevkiyatı ele geçirdi.
Nisan 2009’da, Hollanda’nın Karayip adası Kurakao’da “Hizbullah bağlantılı uyuşturucu ticareti” ile ilgili 17 kişi tutuklandı. 2007’den 2009’a kadar Kolombiya casusluk teşkilatları, ülke topraklarında bir Hizbullah üyesi tarafından yönetilen kokain kaçakçılığı ve kirli kara para aklamayı araştırdı. Kolombiya ve Amerika 130’dan fazla şüpheliyi tutukladı ve 23 milyon dolara el koydu. 2011 yılında ABD, Hizbullah yanlısı Lübnan, Batı Afrika, Panama ve Kolombiya’daki operasyonlar aracılığıyla Avrupa ve Orta Doğu’daki kokain satışlarından ayda 200 milyon dolara kadar para aklamakla suçlandı.
2020’de grubun İtalya’da 14 ton amfetamin kaçakçılığı yaptığından şüpheleniliyordu. 2021’de Suudi liman yetkilileri, Lübnan’dan ithal edilen kargolar arasına gizlenmiş 5 milyondan fazla Captagon tableti ele geçirdi. 2015 ve 2021 yılları arasında Lübnan’dan toplamda 600 milyondan fazla tablet denendi. Hizbullah ise Suudi Arabistan’ın ulaştırma suçlamalarını reddetti.
Hizbullah ayrıca bir dizi ülkede terörist saldırılar düzenlemekle suçlanıyor. Mayıs 2011’de İstanbul’da bir pazarın yakınında düzenlenen terör saldırısında da adı geçti. 18 Temmuz 2012’de İsrailli turistlerin bulunduğu bir otobüse düzenlenen terör saldırısında 6 kişi öldü, 62 kişi yaralandı.
Ayrıca, PKK ve İrlanda Cumhuriyet Ordusu gibi terörist gruplardan savaşçıları eğitti.
Bu gerçekler Hizbullah’ın uluslararası ağa ait olduğunu doğrulamaktadır. Bazı haberlere göre, Rusya’dan Belarus topraklarında savaşmak için Ukrayna’ya 800 savaşçı konuşlandırıldı.
“Hizbullah” Lübnan’da bir devlettir. Bu gruplaşma sayesinde İran hem bu ülkedeki faaliyetlerini ve üssünü genişletebiliyor hem de doğrudan İsrail topraklarını hedef alabiliyor.
Bu nedenle İranlı yetkililer, İsrail’in Lübnan’a saldırması halinde bunun bölge için bir trajedi olacağını savunuyor. Şu anda İslam Cumhuriyeti’nin dışişleri bakanı olan Eli Bagheri, bu gerçekleşirse Lübnan’ın İsrail askerleri için bir cehenneme dönüşeceğini söyledi. İddiasına göre, İsrail hükümeti Lübnan’a saldırarak Gazze Şeridi’ndeki başarısızlığını gizlemeye, telafi etmeye çalışıyor.
İranlı bir yetkilinin olası bir olay hakkında böyle bir açıklama yapması doğal olarak kabul edilebilir. Çünkü Hizbullah, 1980’lerde Tahran hükümeti tarafından kuruldu. Finanse ettiği, koruduğu ve talimat verdiği siyasi-askeri bir gruptur.
Örgüt, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, İsrail ve bir dizi Arap devleti tarafından terör örgütleri olarak listelenmiştir. Arap Devleti Birliği ise geçtiğimiz günlerde onu artık terör örgütü olarak tanımayacaklarını söyledi.
Fakat Yahudi devleti, Hamas-İsrail savaşı bitmeden Lübnan veya Hizbullah’a karşı bir savaş başlatabilir mi? Bu, Orta Doğu’da kapsamlı bir askeri harekatın başlamasını tetikleyecek mi? İlk durumda, Lübnan’daki gruba yönelik operasyon, “hareket” ile bir devlet arasında savaş olmadığı gibi, bir örgütle bağlantılı değildir.
Bu, İsrail ile destekleyici güçleri karşı tarafın arkasında açık olan ve epizodik gibi davrananlar arasındaki bir çatışmadır. Örneğin Batı, Rusya’nın kafasını Ukrayna’ya eklemeye ve Tayvan, Tibet vb. Çoğu durumda, olan budur. Dolayısıyla karşı taraf, ABD ve müttefiklerini Hamas-İsrail, Hizbullah-İsrail çatışmasına çekmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Batı hala onunla yüzleşmek için daha iyi bir konumda.
Çünkü Çin, Batı ile açık bir savaşa girmekle ilgilenmiyor gibi görünüyor. Bunun nedeni ekonomiye daha fazla odaklanmış olmasıdır. Ama bu arada siyasi çıkarlar açısından da bahsettiğimiz çatışmaları destekliyor.
İsrail’in Lübnan’a saldırma olasılığı daha düşük. Bu bağlamda, Hizbullah’ın Lübnan’daki üslerine füze saldırıları başlatacağı konusunda bir istisna yoktur. Çünkü Lübnan aynı zamanda bağımsız bir devlettir. Lübnan ile İsrail arasındaki sınırların belirlenmesi ve çizilmesi süreci tamamlanmamışken, Yahudi devleti sınırları aşarak uluslararası normları çiğneyerek açık bir savaş başlatacak.
Bu nedenle, İsrail’in Lübnan’daki gruba yönelik askeri operasyonu daha kafa karıştırıcı olacaktır. Hamas-İsrail savaşı Arapların tam desteğini almadığı gibi, Hizbullah’a karşı operasyonlara çekilme olasılıkları da daha düşük. Zira her iki grubun da etkisiz hale getirilmesi, Arap devletleri ile İsrail arasındaki ilişkilerin geleceği, genişlemesi ve işbirliği üzerinde olumlu bir etkiye sahip olacaktır. Ayrıca İran’ın bölgedeki etkisini de azaltabilir. Böyle bir durum Arap dünyasının çıkarlarına uygundur. Dolayısıyla İsrail’in Lübnan’a karşı savaşı, İran’ın bölgedeki etkinliğini artıracaktır. Bu, Yahudi devletinin çıkarları üzerinde ek bir yüktür. Bu nedenle, bu savaş zor olacak. Arzuları gözlerinde kalacak. Bu bağlamda, İsrail’in Hizbullah’a karşı terörle mücadelesinin Lübnan ile bir savaş olma olasılığı daha düşüktür.
REPORT / TURKİSHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Bir yanıt yazın