Sokak köpekleri konusu ülkenin yakıcı gündeminde aslında bir ayrıntı.
Peki bu iş neden bu kadar köpürtülüyor.
Çünkü bu bir toplum mühendisliği, psikolojik harekat, algı yönetimi konusu.
Halk bu konu etrafından cepheleşiyor, yoğun tartışmalar yaşanıyor.
Ve ülkemizi yakıp kavuran ağır ekonomik, siyasi, stratejik problemler gözden kaçırılıyor.
Yapılması emredilen köpek katliamı Osmanlı döneminde 1910 Sivriada/Hayırsızada katliamlarında yaklaşık 80 bin köpekten çok daha fazlasıdır.
Önümüzdeki Büyük Köpek Türkırımı içini tahmini rakam nereden bakarsanız bakın bir milyonun üzerindedir.
Buradaki rakamlar o derece büyüktür ki, bu işe kalkışanların tıpkı NAZİ’ler gibi yapacakları katliamın, ekonomik, ekolojik bütün boyutlarını düşünmeleri gerekecektir.
Unutmayın ki, bir milyon köpeğin sokaklardan toplanması, köpek toplama kapmlarında biriktirilmesi, ucuz öldürme yolları, ortaya çıkan çok ama çok fazla cesedin kozmetik, ekolojik, PR anlamında büyük sıkıntılar yaratmadan imhası.
Bütün bunlar sanılandan çok daha ağır problemlerdir.
Türk halkının bu süreçte görecekleri manzaraları tarih boyunca unutabileceklerini zannetmiyorum.
Tahmini 1,6 milyon ile 4 milyon arasında değişen toplam köpek sayısı söz konusudur.
Bu pek çok batılı ülkedeki toplam sayılardan azdır.
Örneğini:
World Population Review ise, sayıları farklı verse de sıralamayı aynı şekilde yapmaktadır:
Amerika Birleşik Devletleri: 90.000.000
Brezilya: 55.000.000
Çin: 54.290.000
Japonya: 20.000.000
Rusya: 17.550.000
Birleşik Krallık: 12.000.000
Almanya: 10.300.000
Hindistan: 10.200.000
Arjantin: 10.000.000
İspanya: 9.313.000
Aynı kaynağa göre Türkiye’de 1.655.000 köpek yaşamaktadır.
Pek çok kaynakta ise Türkiye’de bulunan köpeklerin büyük bölümünün sahipsiz köpek olduğu belirlenmiştir.
Toplam köpek sayısı köpürtüldüğü kadar yüksek değildir.
Sahipsiz, başıboş köpek sayısı ise sokaklarda gördüğümüz manzaralara bakarsak yüksektir.
Herşeye karşın yine de ülkenin başına bela olan pek çok sorun içinde en ufak olanı budur.
Korkarım, bunlar bir sonraki aşamada, halkın bir kesimini, tıpkı Suriye’lilere yaptıkları gibi düşman göstererek, radikal, faşizan görüşler yayacaklar.
Bu şekilde üretilen gerginliklerin şiddeti daha da artacak.
Daha kanlı, dehşet saçan olaylar yaşanacak.
Ve bu şekilde İNKİTALARI oynayan iktidar bir kaç yıl daha ömür kazanacak.
Bu senaryonun olası hedeflerini şimdiden söylemek mümkün.
Ama eşşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmek istemiyorum.
Medya tamamıyla hükümetin kontrolü altındadır.
Sosyal medyanın hiçbir tarafı başıboş değildir.
Son derece örgütlü, eşgüdümlü, senkronize bir şekilde algı yönetimi yapılmaktadır.
Korkarım bu gün köpeklere yapılan muamele benzer yöntemlerle belirli insan gruplarına da yapılabilir.
Değim gibi olası hedef kesimleri söylemek dahi istemiyorum.
Bir yanıt yazın