Tatar ve Başkurt halkı temsilcisi olarak saygıyla, sevgiyle sizleri selamlıyorum.
Kendimizi tanıtmak zorundayız. Biz kimiz?
Şimdi Rusya içinde kalan İdil nehri üzerinden Ural dağlarına ve hatta Sibirya’ya kadar uzanan kadim Türk topraklarının insanlarıyız. Çok geniş, nehirli, ormanlı, dağlı, bozkırlı coğrafyada yaşamaktayız. Hala hayattayız. 472 sene işgal altında olup çok şeyimizi kaybettik ve son seneler özellikle de kaybetmeye devam ediyoruz. Sovyet zamanında bile kreşten üniversiteye kadar eğitim sistemi olan Rusya’da nadir bir milletten – herhangi bir eğitim sistemi olmayan bir millete son senelerde dönüştük.
Ben bir doktorum, Rusya’da 15 sene doktorluk hayatım oldu, 10 senedir güzel vatanımı bırakıp İstanbul’da yaşamaya mecburum. Yine de Türk kardeşlerim sağ olsun, yardımlarını esirgemiyorlar. Ama kendi ülkemde mesleğimi kendi dilimde ne öğrenebildim ve ne de doktor olarak kendi dilimde çalışabildim.
Tataristan’da, Başkurdistan’da herhangi bir meslek sahibi olmak isteyen kimse sadece Rus dilinde eğitim görebiliyor. Acı bir gerçek ki, şimdi yeni kuşak – Tatar dilinden tamamen koparılmış durumda, halkın belki de yarısı Türki Tatar dilinde konuşmuyor. Artık Tatar dili sadece “mutfak” diline dönüşüyor. Birkaç gün geçmedi Tataristan parlamentosu tribününden ilan edildi ki, tüm Tataristan’da sadece 7 çocuk Tatar dili sınavı kazanmış.
Daha ne söylemeye gerek var? Bizim durumumuz budur. İşgal altındakilerle başka nasıl olacak? Baskı olur, soykırım olur, olumsuz demografik yapı değişmesi olur, dil kaybı olur, daha neler-neler olur. Dilini savunan, milletini savunan, dinini savunan, namusunu savunan oralarda teröristtir, aşırıcıdır, bilmem daha ne kötü şey varsa, odur.
Bakınız, milletini savunan en eski sivil toplum kuruluşu olan TümTatar İctimâi Merkezi yasaklanmış, sanki bir suç çetesi gibi. “Başkurt” milli kurumu ile de aynı durum.
TümTatar İctimâi Merkezî başkanı da şimdi Antalya’da, oturma izni olmadan kalıyor, Fransa’dan iltica talebinde bulunmuş. Şimdi burada bize oturma izni alma imkansız bir hale geldi. Yarı kör, ona göz ameliyatı gerekiyor, zar zor para toplamaya çalışıyoruz.
Rusya’dan beş kuruş para gönderemiyorlar, türlü türlü engeller var. Bir yaşlı insana para göndermeye cesaret edene sanki teröriste baktığı gibi bakıyorlar, herkes korkuyor. Bu sadece başkan birisi. Böyle nice nice zor durumda, parasız, oturma izinsiz kalan Tatar ve Başkurt var burada.
Tataristan hükümetinde de halkına hizmet etmek isteyen insanlar vardır. Ama ancak yapabilecek imkanları yoktur. Baskı, susturma, yalan suçlamalarla yalan mahkemelerle hapis tehdidi – kimseye kıpırdamaya imkan bırakmıyor. Sadece kendi dilini savunmaya kalkışan eski Tataristan eğitim bakanı şimdi hapistedir. Rusya’da Tatar ve Başkurt Türk milletlerini savunmak – suçtur. Milletin gelişmesi hakkında söz bile edemiyoruz. Sadece dilimiz kaybolmasaydı da.
Acilen bir şey yapılmazsa, böyle daha 10 sene devam ederse, bence büyük ihtimalle geri dönüşü olmayan Ruslaştırma olacak, milyonlarca sayısı olan Tatar ve Başkurt milletleri kaybı gerçekleşecek.
Milletimiz için sesimizi duyurmaya ancak yurt dışında kalarak yapabiliyoruz. Rusya içinde olanların böyle bir imkanı yoktur.
Yine de umudumuzu kaybetmedik. Yurt dışında olsa da milletimizin haklarını savunmaya çalışan TümTatar İctimâi merkezi mensupları var, sürgündeki Bağımsız Tataristan Hükümeti var, yurt dışındaki Başkurt milli hareketi Komitesi var. Zar zor olsa da çalışmaya gayret ediyoruz. Hayırlısı olsun. Tüm Türk kardeşlerimizin Allah yar ve yardımcısı olsun. Dinlediğiniz için teşekkür ederim».
Sürgündeki Bağımsız Tatatistan Hükumeti basın hizmeti / TURKISHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER
Bir yanıt yazın