KİRLENMİŞ DÜNYAYI YAŞANILIR KILMAK NEDİR?

Türk dili de, Türk kültürü de, Türk düşünürleri de birer anıt gibidir. İnsanlığa değer katan güzel deyişler, öngörüler armağan etmişlerdir.

Ben sık sık sosyal medyayı gezerim. Bulduğum güzel şeyleri sizlerle paylaşmaktan da büyük zevk alırım. 

Amacım Türk insanına, Türk gençlerine bu yaşanmaz, kirletilmiş dünya da yaşamanın formüllerini öğretmektir.

Son yüz yılda dünyamız sadece çevre bakımından değil her alanda kirlendi/kirlettik el birliği ile.

Ama bu dünyada yaşamanın da bir yolunu bulmak, zevkine varmak gerekir.

Onun için bu dünya:

İncinsen de sakın incitme!” diyen Hacı Bektaş Veli’siyle,

“Yaratılanı hoş hoş gör yaratandan ötürü!” diyen Yunus Emre’siyle,

“Ne mutlu eğri zamanda, doğru yerde durabilene!” diyen Pir Sultan Abdal’ı ile,

“Beni hor görme gardaşım, sen altınsın da ben tunç muyum?” diyen Aşık Veysel’i ile,

Dili, rengi ne olursa olsun; iyiler iyidir!” diyen Hacı Bektaş Veli’siyle,

“Kötü insanların türküleri yoktur!” diyen Neşet Ertaş’ı ile,

Bütün aşklardan yücedir, insanın insanı sevmesi!” diyen Aşık Mahsuni’siyle,

“Çiçek gibi insanların kalbini kırdınız, bahçeleriniz bahar görmesin!” diyen Ahmet Arif’iyle,

Sana düşman,/ Bana düşman,/ Vatan ki bu insanların evidir,/Onlar vatana düşman!” diyen Nazım Hikmet’iyle,

Dağlar, insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir BARIŞTIR!” diyen Yaşar Kemal’iyle,

“İncecikten bir kar yağar,/ Tozar Elif Elif!” diyen Karaca Oğlan’ı ile,

Her şey biter, sevgi ve sevmek bitmez!” diyen Nazım Peker’iyle:

Bu topraklar, bu yurt, sevginin hoşgörünün otağıdır.

Yani diyorum ki, bu kadim topraklarda kin ve nefret yeşermez. Siz kin tohumlarınızı gidin başka topraklara, başka tarikat ve cemaatlere ekin. 

Bütün gayret ve çabalarınıza karşın: sağ-sol ayrımınıza, alevi-sünni çatıştırmanıza, benden-senden sınıflamanıza rağmen: bu topraklarda, bu asil millette SEVGİ yeşerecektir, kardeşlik boy atacaktır, hoşgörü başköşeye oturacaktır.

Biz istiyoruz ki; KARDEŞÇE yaşamak. Kardeşçe bölüşmek!

Gerisi çöplüktür. Biz Tanrı’nın “zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız; nefret ettirmeyiniz müjdeleyiniz” uyarısınca yaşamak istiyoruz.

Aklınızı başınıza alın, bırakın hurafeleri, bırakın din sandığınız Arap kültürünü, bırakın medeniyet dediğiniz Batı kültürünü.

Bırakınız Şeyh, şıh, gavs, Allah dostu, efendi hazretleri, liderim, vekilim, başkanım demeyi:

Yaratana inanın, gerisi lafı güzaf!

Bırakın şucu, bucu olmayı; dil, ırk, din, cinsiyet farkını: HAYAT, insana verilmiş en güzel, en değerli armağandır, kıymetini, değerini bilin.

Yaşamaya bakın kardeşçe, sevgiyle! Tadını çıkarın yaşamanın. Aklınız en değerli danışmanınızdır. Ona sorun. İmam böyle dedi, şıh hazretleri böyle buyurdu, Allah dostu şöyle dediydi demeleri. Kendinizi de geleceğinizi de yakmayın.

Lütfen rica ediyorum! Bırakın totemlerinizi, tabularınızı:

Kirlenmiş dünyayı daha da kirletmeyin!

Esen kalınız.

Türk dili de, Türk kültürü de, Türk düşünürleri de birer anıt gibidir. İnsanlığa değer katan güzel deyişler, öngörüler armağan etmişlerdir. - dunya nufusu 100 milyona dusebilir

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir