Çünkü gerçek açıklamaların içsel ve evrenin kendisiyle ilgili çelişkilerinin olmaması gerekir.
Din özelde İslam söz konusu olunca içsel çelişkiler, ve bilinen gerçeklerle olan çelişkileri üzerine kitaplar yazılmıştır.
Nedir bu çelişkiler derseniz pek çok kitap var, sizi onlara yönlendiririm.
İkincisi fosiller öyle söylediğiniz gibi çok az değildir.
Özellikle Anadolu tam bir fosil cennetidir.
Çünkü Anadolu kıtasal bir plak değildir.
Afrika, Arap ve Avrasya plakaları arasında sıkışarak yükselmiş eski bir okyanus tabanıdır.
Bu nedenle ülkemiz dağlarının büyük bölümü başkalaşım tipi kayaçtır.
Ve üzerinde hatlar olan, yuvarlak kayaçları kırarsanız bazılarının içinden trilobit, deniz yıldızı gibi fosiller çıkar.
Çok ararsanız daha da enteresan fosiller bulursunuz.
İngiltere’de ilk okul çocuklarına öğretmenleri doğa gezilerinde bunu gösteri ve öğretir.
Maalesef ülkemizde ne cumhuriyet okullarında ne de imam hatiplerde böyle bir imkan yoktur.
Maalesef ülkemizde doğa tarihi müzesi yoktur.
Batılı ülkelerde her büyük kentte vardır.
Yolunuz düşerse gidin bunları gezin.
Jeolojik çağlarda yaşamış canlıların fosilleri güzelce toparlanmış ve sergilenmektedir.
Ara tür fosilleri vardır.
Zibil gibi.
Siz ara tür olara neyi söylüyorsanız o vardır.
Balıklardan amfibianlara,
Amfibianlardan sürüngenlere,
Sürüngenlerden dinazorlara,
Dinazorlardan kuşlara,
Sürüngenlerden memelilere,
Memelilerden aşama aşama homo soyuna kadar.
Hepsini ara türü vardır.
Dünya dışı yaşam var mıdır?
Emin değiliz.
Ancak çok olası.
Ve Rab, Allah ne diyorsanız?
Bu kişi, ya da şeye ilişkin elimizde NESNEL, DOĞRUDAN, TEKRARLANABİLİR, KOLEKTİF bir gözlem yoktur.
Daha elim ve vahim olmak üzere bu şey ya da kişinin eksiksiz fazlasız, yanlışsız bir tanımı da yoktur.
Esma-ül Hüsna dedikleriniz de birbiri ile çelişir.
Yazıları posta kutunda oku