Ermeni sorunu üzerine bu satırlarda dile getirdiğimiz görüş ve yazılarımıza son verirken son bir noktaya değinmekte fayda görüyoruz. Konu, Türkiye’de bu tarihi olaylara ilişik kimi üst kademedeki söz sahibi kişilerin suçluluğa ve suçsuzluğa değinen kamusal ifade ve açıklamaları. Ve yurt dışındaki tepkiler.
2014 taziye mesajı
Önce 1915 olaylarında Türklere karşı yapılan mezalim ve katliamları bir suçluluk havasında küçümsercesine dile getiren taziye mesajlarını ele alalım. Sayın C.B. Tayyip Erdoğan’ın 2012 yılından bu yana her yıl 24 Nisan’da “Ermeni soykırımı”na ilişik başsağlığı veya taziye mesajları yayınladığı bilinen bir gerçek.
Bu mesajların en dikkate değer olanı, Erdoğan’ın Başbakanlık döneminin son aşamasında, 23 Nisan 2014’de yayınladığı bildiri. 24 Nisan’a atıf yapan, Ermeni sorununa ilişik bildiri, 2 Ermenice şivesi dahil, 9 dilde dünya kamuoyuna sunuldu. Erdoğan mesajında din ve etnik köken gözetmeden Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında yaşanmış acıların birbiriyle mukayese edilmesine karşı çıkmış, Ermenilerin o dönemde yaşadıkları acılarını anlamanın bir insanlık görevi olduğuna dikkat çekmiş, “Ateş düştüğü yeri yakar” atasözüyle Ermenilerin acılarının önemine dikkat çekmiş, farklı söylemlerin (“soykırım”ı kastediyor) empati ve hoşgörüyle karşılanması gerektiğini belirtmiş, karşı tarafın uzlaşı arayışlarını değerlendirmenin ve onlara saygı göstermenin altını çizmişti.
Tehcir’i (zorunlu göç) gayr-ı insani sonuçlar doğuran olaylar olarak tanımlamış, 1915 olaylarında yaşamını yitiren Ermenilerin huzur içinde yatmalarını ve torunlarına taziyelerini iletmişti.
“Ortak acı” ifadesi ile de diğer Osmanlı vatandaşlarının da bu olaylardan nasip aldıklarına değinerek onları da rahmetle anmıştı.
“Soykırım” sözcüğü mesajda yer almadı; ve 1915 olaylarının bir “ortak tarih komisyonu” tarafından incelenmesi önerisinde bulunuldu.
Taziye niteliğinde olan böyle bir mesajın bir Türk lideri tarafından dünya kamuoyuna iletilmesi esef verici idi. Mesajın Ermeni yanlısı olduğunu anlamak için bilgin olmaya gerek yok. Taziye mesajının odak noktası Ermeniler idi. Ermeni tarafının acılarının altı çiziliyor, Türk tarafının kayıpları da “sırası gelmişken” söz konusu ediliyor, bu kayıplar bir anlamda küçümseniyordu.
Yarı-kapalı bir üslupla yaratılan genel izlenim, tarihî olaylardan asıl mağdur olan Ermeni tarafı idi. Dahası, Osmanlı hükümetinin tehcir uygulaması sanki gereksiz bir girişim olarak lanse ediliyor, Ermeni kayıplarının tehcir’in ötesine de atfedilmesiyle savaş koşullarında gerçekleşen Ermeni kayıplarından Türkler dolaylı olarak sorumlu tutuluyordu.
En önemli olarak, mesajda Ermeni azınlığının Osmanlı hükümetine karşı başkaldırmasına, savaşta düşman safında yer alması ile ihanetine, ve savunmasız Türk ve Müslüman sivil halkın Ermeni çeteleri tarafından işkence edilmesi ve öldürülmesine değin dek bir atıf, gönderme yoktu.
Aynı şekilde, 1973-1987 yıllarında 31 Türk diplomatın ASALA ve JCAG Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edilmesine de herhangi bir atıf yoktu.
Tarihî bir gözlem yapılırsa, zamanın Ermeni liderleri Havhannes Katçaznuni ve Boghos Nubar Paşa bile Erdoğan’ın mesajını Ermeni tarafının lehine, tek yanlı bulurdu.
Gönül isterdi ki, Başbakan Erdoğan ve danışmanları böyle bir mesajı dünya kamuoyuna duyurmadan önce TTK eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu (2008’de görevinden azledildi) veya konuyu bilen Türk akademisyenler ile danışsaydı; en azından devlet arşivlerine bir göz atsaydı. Büyük bir olasılıkla Erdoğan ve danışmanları, Ermeni diasporasına sempati duyan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yakından istişarede bulundu.
Mesaja tepkiler
Ermeni sorunu üzerine 2 gün önce (29 Haziran 2024) “Konuk Kalem” olarak Yeniçağ gazetesinde yayınlanan makale:
“Ermeni sorununda suçlular ve suçsuzlar”
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/konuk-kalem-85hk.htm