TEOLOJİK BİR ANALİZ

Peygamber Muhammed; ne zaman ve nasıl doğduğu bilinmiyor. Sıradan bir deve ve keçi çobanı. Hakkındaki her şey öldükten 120-130 sene sonra yazılmaya başlanmış.

Yazan İbn İshak, eserin adı es-Sire ama eser ortada yok!

Onun (İbn İshak’ın) eserini alıp ayıklayan İbn-i Hişam, eserin adı Siret ama o da yok! Kayıp!

Peki, bunu nereden biliyoruz? Ondan (İbn-i Hişam’dan) yaklaşık 150-200 sene sonra yaşamış Taberi’den…

O, Siret adlı eserde yazan Muhammed’in hayatını, “kendi İslam tarihine” almış ve bütün İslam alemi, bugüne kadar da bu kaynağı kullanmış. Yazılanların hiçbirinin orijinal yazılı belgesi yok! Muhammed, Kur’an, Halifeler, o dönemdeki savaş ve olaylar İslam’ın ortaya çıkışı konularının tek dayanağı, hadis derleyicilerinin, özellikle Buhari ve Taberi’nin eserleridir.

Bütün bu olayların alıntılandığı tek bir isim var. Abdülmelik döneminde yaşayan İbn-i Şihab ez Zühri isimli bir ravi (Rivayetleri nakleden kişi). Muhammed ile ilgili günümüze gelen bütün bilginin dayanağı bu ravi. Ancak bu ravinin bile yaşayıp yaşamadığı şüpheli. Hemen hemen herkes buralardan alıntılayarak devam etmiş. Zaten bu hadisçiler de ibn-i Mace, Tırmızi. Kütüb-i Sitte’yi oluşturmuş.

Muhammed’e isnat edilen doğum tarihi 571 yılı ve bu tarihten 760 yılına kadar 130 yıllık süre için İslamiyet ile ilgili Arap Yarımadası dahil, yeryüzünde çakıl taşına yazılı bir cümle, orijinal yazılı belge ve kaynak yok! Gökten indiği sanılan kitabı (Kur’an) dahil tüm hayatı, sözleri 750 Yılından sonra kulaktan dolma rivayetlere, hikayelere dayanılarak kaleme alınıp, yazılı metinler haline getirilmiş.

Taberi ve Buhari’den okuyoruz, sahabeleri ve diğer halifeleri, peygamberin hayatını ve tamamı rivayetten ibarettir. Tek bir kaynağa dayanır. Başka da gören, duyan yoktur koca İslam Tarihinde! Aslına bakarsanız İslamiyet tamamıyla rivayet dinidir. Muhammed ile ilgili hadislerin hepsi karışık, doğru düzgün metin analizi yapmak da çok zor veya mümkün değil. Muhammed’e kadar ulaşan tek bir rivayet yok. Metin isnat analizi yapılarak ulaşılabilen en yakın tarih ölümünden 80-100 yıl sonrasından başlayabiliyor. Taberi ile günümüze ulaşan ve Muhammed’in hayatını çok detaylı anlatan da işte bu rivayetlerdir.

Muhammed Kur’an ayetlerini nedense kitaplaştırmamıştır. Buna rağmen birçok vahiy katibi var denmesine rağmen ölümünden yıllar sonra yapılan derleme çalışmalarında, sağdan soldan sahabelerin ellerinde, akıllarında ne kaldıysa yazdırmalarını, varsa yazılı kemik, tahta getirmelerini istediklerini görürüz. Onları derleyen de 21 yaşında Kureyş’li olmayan, Yesrib’li Yahudi genci Zeyd’dir! Hem de Kureyş Lisanı ile! Nihayetinde de orijinal belgelerin yani Allah’ın sözlerinin yakıldığını söylerler. Baştan sona kurmaca olduğu son derece aşikar ve şüpheli bir rivayetler dizisi…

571 Yılından 632 yılına, hatta 571 yılından 750-800 yılına kadar geçen 230 yıllık süre için Muhammed’in hayatı ile ve de Kur’an’a ait orijinal belge, gösterebilecek bir kişi var mı?

Bir de mektup furyası var ortada. En son 9′a çıkmıştı sayısı! Bu mektupların içeriği ortada dolaşır durur ama orijinali ortada yok! Bu konuda tek ciddi çalışma, Prof. Dr. Muhammed Hamidullah’a aittir ancak o da mektupların orijinal olduğunu iddia etmekten öteye geçmez. Bu mektupların orijinalini gören, bilen, araştıran yok. Bu mektupların materyali nedir? Neyin üzerine yazılmış? Hepsi uydurmadır. Topkapı Sarayında bir dönem bir tanesini sergilediler ama şimdi o da ortada yok! Bu mektupların ilk ortaya çıkışı 1847 yılı daha sonra da 100 yıllık dönemde farklı tarih ve yerlerde ortaya çıktılar. Ama nedense hiçbiri ortada yok! Hele dönemin çok güçlü Bizans imparatoru Heraklios’un, “Muhammed’e yazdığı mektup” diye ortalarda dolaşan, Bizans İmparatorunun Muhammed’e “ayaklarını yıkardım!” diye hitap etmesi tam evlere şenlik! Hadi onu da geçtim, Müseylime’ye (sahte peygamber) yazdığı mektup var ortada. Ama yazılmış ayetler yok ortada! Dolandırıcılığın son noktası.

Peygamber Muhammed; ne zaman ve nasıl doğduğu bilinmiyor. Sıradan bir deve ve keçi çobanı. Hakkındaki her şey öldükten 120-130 sene sonra yazılmaya başlanmış. - osman hamdi bey kuran okuyan adam tablosu

Osman dönemi Kur’anları tam bir palavradır. Taşkent’te bulunan Kur’an ki bu Kur’an kağıt kullanımı, yazım şekli olarak bakıldığında en eskisi kabul edilir ve 8. yy. diye kaydı tutulur. Sadece bir iki fragment (parça, kırıntı) 8. yy. ortalarına aittir, gerisi farklı zamanlarda yazılmıştır ve tamamen kayıptır. Dünyadaki en eski Kur’an Kuwait’deki müzededir. Yazıldığı tarihi de söyleyeyim, hicri 393 miladi 1002 yılıdır. Eski metinlere uygulanan bütün kriterlerden geçmiş ve bilimsel olarak kesin tarihlemesi yapılmış eksiksiz en eski Kur’an budur.

Şimdi biri çıkar Topkapı Sarayındaki Kur’an diye heveslenir! Onu da yazayım ki eksik kalmasın! O Kur’an eski falan olarak ciddiye alınmaz. Çünkü 10. yy. sonrası yazıldığı bilinir. Unutmadan yazayım üstündeki de kan lekesi değildir! Osman’ın falan değildir. Sadece nispet edilir.

Fatıma Anamızın” seccadesi denen seccade, 17. asırda dokunmuş bir halıdır! Peygamber’in teyemmüm taşı olarak saklanan taş ise bir Asur tabletidir! Muhammed’in hırkası Bizans motifleriyle örülüdür. O motiflerde 14-15. yy. dönemlerine ait!

Bir tane ciddi araştırma çalışma yapılmaz, çünkü izin vermezler! Gerçekleri bu ülkede duymak istemezler. İslam ülkelerinin bilgiye gözü, kulağı, kısaca aklı tamamen kapalıdır.

Peygamber Muhammed; ne zaman ve nasıl doğduğu bilinmiyor. Sıradan bir deve ve keçi çobanı. Hakkındaki her şey öldükten 120-130 sene sonra yazılmaya başlanmış. - tablet

Antik Sümer’den (M.Ö. 4000), Akadlar’dan, Antik Yunan’dan, Antik Mısır’dan, Antik Çin’den, Orhun Kitabelerinden vb. günümüze birçok orijinal yazılı belgeler ulaşabilmişken, İslamiyet’in ilk 200 yılı ile ilgili bir zerre, bir kırıntı bile yoktur! Muhammed ve Kur’an’la ilgili her şey 750-800 yıllarından sonra yazılmış uydurulmuştur.

5000 sene önce yaşayan firavunların yemek listesi bile British Museum’da vardır. Evreni “yarattığını” iddia eden yüce güç ile bağlantıya geçerek, O’nun mesajlarını insanlığa yaydığı söylenen, Muhammed ile ilgili bir tane bile günümüze ulaşan toz bile yoktur!

Tarih araştırmaları çok ciddi bir disiplin içinde yapılır. Bu disiplinin yöntemi şunlardır;

1- ZAMAN (Kaynak hangi tarihte, sözlü veya yazılı üretildi?)

2- BÖLGE (Nerede üretildi?)

3- YAZAR VEYA ÜRÜN SAHİBİ (Kim tarafından üretildi?)

4- ANALİZ (Önceden var olan hangi üründen üretildi?)

5- BÜTÜNSELLİK (Hangi orijinal biçimde üretildi?)

6- GÜVENİLİRLİK (içeriğini kanıtlayıcı değerler içeriyor mu?)

İslamiyet içinde yer alan hiçbir eser, materyal bu kriterlere uymamaktadır.

Tekrarlamakta fayda var: Muhammed’den 4000 yıl önce yaşamış Sümerlerin, Akadların, Mısırlıların bile Orijinal belge ve kaynakları var. Ama alemlere indirildiği söylenen Muhammed’e ve Kur’an’a ait tek belge yok! Çakıl taşına, hurma yaprağına, deri parçasına yazılmış bir cümle gösterebilen yoktur. Özellikle ilk 200 yıl tamamen karanlık bir sis perdesi altındadır.

Aslında sorunun çözümü son derece basittir. İlgili yerlerde arkeolojik araştırma yapmak. Ama bu asla yapılamaz. Tabu gerekçesiyle yanaşmazlar, zaten en küçük bir eleştiri yazısı da yazılamaz, araştırma yapılamaz! Çünkü ölümle tehdit edilirsiniz, hatta tehdidin ötesine geçilir, öldürülürsünüz!

Sıradan inananlar bunları hiç bilmez. Bunları bilen bir avuç akademisyen de halka gerçekleri anlatmaz, söyle(ye)mez. Ya korkulur ya da menfaat çatışması yaşanır.

İşin aslı her şey uydurma, masal ve hayal ürünü. Gerçekler bunlar maalesef.


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir