Spor turizmi doping olacak…

Spor turizmi, sadece bir turizm ürünü olmanın ötesinde, son yıllarda akademik bir çalışma alanı olarak da kendini göstermeye başladı.

Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nden Muhammet Nimet Çavuş’un yeni yayımlanan araştırması, Türkiye’nin spor turizmi potansiyelini detaylı bir şekilde ele alıyor. Çalışma, Türkiye’nin her mevsim spor yapmaya uygun iklim koşulları ve zengin coğrafi yapıları sayesinde nasıl bir spor turizmi cenneti haline geldiğini ortaya koyuyor. Araştırmada, büyük tesis yatırımları ve çeşitli spor dallarına uygun altyapı gelişimlerinin, hem bölgesel hem de ulusal ekonomiye katkıları değerlendiriliyor. 

Türkiye’de Spor Turizmi

“SPOR TURİZMİNİN İMKAN VE ETKİLERİ: TÜRKİYE ÖZELİNDE BİR DEĞERLENDİRME” başlıklı makale, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi, Didim Meslek Yüksekokulu’nda Öğr. Gör. Muhammet Nimet Çavuş tarafından yazıldı ve 30.06.2024 tarihinde Beden Eğitimi ve Spor Bilimleri Dergisi SPORMETRE tarafından  yayınlandı. Çalışmanın Sorumlu Yazarı: Öğr. Gör. Dr. Muhammet Nimet Çavuş oldu. İşte o makaleden kısa bir alıntı.

“Spor turizmi kavramı, hem akademik bir çalışma alanı hem de bilinirliği giderek artan bir turizm ürünü olarak son yıllarda daha da ön plana çıkmıştır. Bu kapsamda çalışmada, Türkiye’de spor turizminin gelişimini, imkan ve etkileri açısından incelemek amaçlanmıştır.

Araştırma kapsamında öncelikle spor turizmi kavramı, spor turizminin önemi ve etkileri açıklanmış, daha sonra Türkiye’de spor turizmine ilişkin bir değerlendirme yapılmıştır. Türkiye her mevsim spor yapmaya uygun iklim koşullarına sahip olup dağ, nehir, kanyon, mağara vb. zengin coğrafi koşulların yanı sıra alternatif spor faaliyetlerine uygun mekânlara da sahiptir. Bu bağlamda Türkiye’de gerek kamu gerek özel sektör tarafından son yıllarda yapılan büyük tesis yatırımları spor tesislerinin yetersizliği sorununu çözmede önemli bir adım olurken bu tesislerin içerisine ya da çevresine yapılan konaklama tesisleri de hem bölge halkına hem de ülkeye gelir kaynağı olmuştur. Literatür incelendiğinde Türkiye’de spor turizminin gelişmesinde Türkiye’nin ev sahipliği yaptığı uluslararası spor organizasyonlarının yanı sıra Türkiye’de doğa ve macera turizmi kapsamında gerçekleştirilen sportif faaliyetlerin de etkili olduğu belirlenmiştir. Türkiye iklimi, doğası ve konumu gereği doğa ve macera turizmi kapsamında gerçekleştirilen dağcılık, rafting, rüzgar sörfü, kayak, golf, dalış gibi sportif faaliyetler için uygun bir ülke olduğunu söylemek mümkündür.

Sonuç olarak, spor turizmi Türkiye’de her yıl büyüyerek tanınır hale gelen bir turizm türüdür. Hem turizm hem spor tüketicileri için tüketici eğilimleri dikkate alınarak, spor ve turizm sektörleri arasındaki işbirliği sağlanmalıdır. Turizmin yılın her ayı faaliyet gösteren bir sektör olabilmesi için çeşitliliğin ve kaynakların arttırılması gerekmektedir. Spor turizmi kapsamında kayak, golf, rüzgar sörfü, dalış, rafting, kano gibi çok önemli sektör değerlerine sahip olan Türkiye, bu alanlara hizmet edecek altyapıyı en iyi şekilde geliştirmelidir.

Turizm ve spor, 21. yüzyılda dünya çapında milyonlarca insanı harekete geçiren iki sosyal olgudur. Birbirini tamamlayan iki sektör olan turizm ve spor birlikte, çok çeşitli ekonomik yan ürünler yaratma konusunda etkili bir potansiyele sahip olan günümüz toplumunun en güçlü ekonomik itici gücünü temsil etmektedir (GSB, 2019). Spor turizmi, son yıllarda gördüğü yüksek düzeyde talep ve ekonomik hacmi ile turizm türleri arasında öne çıkmaktadır (Duman, ver ark., 2021). Turizm ve spor birbiriyle ilişkili ve tamamlayıcı kavramlardır. Spor, profesyonel, amatör veya boş zaman etkinliği olarak farklı destinasyonlarda ve ülkelerde oynamak ve yarışmak için önemli oranda seyahat etmeyi içermektedir (UNWTO, 2023).

Spor turizmi, insanların sportif etkinlikleri izlemek veya orada bulunmak için bu etkinliklere katılım sağlayarak yurtiçi ya da yurtdışı seyahat etmektir (Kurtzman ve Zauhar, 1995). Diğer bir ifadeyle spor turizmi, bireylerin önceden belirlenmiş bir etkinliğine katılımlarıyla gerçekleşen seyahatlerden oluşan turizm çeşididir (Turco ve ark., 2002). Bu tanımlar ışığında spor turizminin, insanların farklı spor aktiviteleri yapmak ve izlemek için seyahat ettiği bir turizm türü olduğu söylenebilmektedir. Araştırmacılar, insanların yüzyıllardır spora katılmak veya spor izlemek için seyahat ettiğini
fark etmişlerdir (Delpy, 1998; Gibson, 1998). Spor turizminin hızla gelişim göstermesinin temelinde ekonomi, tutum ve teknolojik olmak üzere üç nedenin olduğu ileri sürülmüştür (Ross, 2001). Bunun yanı sıra Dünya Turizm Örgütü ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi spor ve turizm arasındaki ilişkileri kuvvetlendiren etkinlikleri geliştirerek spor turizminin bilinirliğini her geçen gün artırmaktadır. Günümüzde spor ve turizm, gelişmiş dünyanın en çok rağbet gören eğlence deneyimleri arasındadır (Bulut, ve ark., 2021). Spor turizmi ekonomik, sosyal ve kültürel açılardan birçok fayda sağlamaktadır. Spor turizminin ekonomiye katkı sağlama, tanıtım ve pazarlama fırsatı sağlama, yerel kültürü deneyimleme şansı sunma, sağlıklı yaşamı teşvik etme ve yerel spor altyapısının gelişmesini sağlama gibi önemli avantajları bulunmaktadır.”


Yazıları posta kutunda oku


“Spor turizmi doping olacak…” için bir yanıt

  1. Erdoğan Özgenç avatarı
    Erdoğan Özgenç

    Spor turizmi…
    Ağzınızla kuş tutsanız hikaye…
    Çünkü!
    Sporun tüm dalları siyasetin kirli kucağında…
    ***
    Milli futbol takımımızın son galibiyeti ile ilgili
    Bir kaç kelam edeyim, siyaset spor ilişkisindeki
    Rezalete siz karar verin…
    ***
    Yaz hocam!..
    Neyi?
    Milli takımı…
    Neyini?
    Teknik adamı; Montella’yı…
    Niye?
    Yanlış kadro yapıyor…
    ***
    Arda Güler…
    Samet…
    Orkun, Mert Günok vs…
    Okun ucunda…
    O oynamalı, öbürü oynamamalı..,
    Kulağı çekilmeli…
    Yerli teknik adam olsaydı daha iyi olmaz mıydı?
    ***
    Neler, neler…
    ***
    Ne yazayım ki; ayağına meşin top değmemiş…
    Antrenman yapmamış…
    Teknik…
    Taktik çalışmalarına katılmamış…
    Kamp yapmamış…
    Kulübün terapistinin karşısına oturmamış…
    Ahkam kesiyor…
    ***
    Birincisi bu ülkede futbolcu ve teknik adam mafyası var…
    Fatih Terim, Şenol Güneş, Abdullah Avcı vesaire,
    Su götürmez otorite adeta…
    Başkası bilmez…
    ***
    Ne yazık ki son 24 yıldır adeta tekel olmuşlar ve
    Etrafında toplanmış bir zümre futbolcu, teknik adamla birlikte
    Hakem, TFF başkanı seçimine kadar karar veriyorlar…
    Bunlar öncelikli adamlar olup, bunlardan habersiz kuş uçmuyor camiada…
    ***
    Neden?
    ***
    Çünkü bunların etrafında toplanan bir yığın asalak var…
    Bu asalak takımı, anılan şahısların etrafına duvar olmuşlar,
    Özellikle yabancı teknik adamların içeri girmemesi,
    Kendi ekibini kurmaması için ellerinden geleni yapıyorlar…
    ***
    Montella İtalyan bir teknik adam…
    Prensipleri olan…
    Ekip çalışmasını önceleyen, ekibine…
    Oyuncularına,
    Çalıştığı ülkenin manevi değerlerine önem veren,
    Futbol oyununu çok iyi bilen biri…
    ***
    Derwall gibi, Pionteck gibi, Lucesco gibi…
    ***
    Oynayanlar bilir; bir teknik adam kadro yaparken,
    Oyuncunun ruh halinden, aile yapısına…
    Eğitimine..
    Maddi manevi ve sağlık sorunlarına…
    Yeteneklerine…
    Hatta istatistiki bilgilerine kadar dikkat eder…
    ***
    Rakip takımın kapasitesine ve gücüne…
    Olası;
    Teknik taktiklerine göre kadro oluşturur…
    Ama!
    Elindeki mevcut kadroya, imkanlarına göre…
    Hiçbir milli futbolcuya,
    Takdir edersiniz ki topla nasıl oynanmasını öğretmez…
    Mucize yaratamaz…
    ***
    Oyuncular bu bağlamda teknik adama inanır ve güvenirse,
    Kendini de maça hazırlamışsa kadroya gireceğini bilir…
    Yani!
    Yabancı teknik adamlar yerli teknik adamlar birileri istedi,
    Medya gaz verdi diye kadro kurmazlar…
    ***
    Onun için Montello sevilmiyor, onun için kazansa da kaybetse de,
    En sğır biçimde ve seviyesizce hatta hadsizce eleştiriliyor…
    İkincisi bir futbolcunun da iyi günü kötü günü olur…
    Hata da yapabilir, bu milli takım seviyesine gelmiş bir futbolcuyu kötü yapmaz…
    Hain yapmaz…
    Sonuçta hepimiz insanız…
    ***
    Şu ana kadar kaç kişiyi dinledim izledim…
    Aradım…
    Görüştüm, fikrini aldım…
    Aklım durdu…
    Fetö’cü diyen mi yok, vatan haini diyen mi yok, ajan, proje diyen mi yok.,,
    En acısı da;
    Rakip takıma maçı satmıştı, diyen mi yok?.,
    ***
    Anlaşılır gibi değil…
    ***
    2-1 kazandık ikinci tura geçtik, buna rağmen söylenenler,
    Konuşulanlar bu minval üzre…
    Hafazanallah!
    Maçı kaybetseydik ya da elenseydik, neler neler söylenirdi,
    Amiyane tabirle “itin kıçına sokup çıkarırlardı..,”
    ***
    Dikkat ederseniz buraya kadar oynanan oyunla ilgili bir tek cümle kurmadım…
    Gerek de duymadım…
    Çünkü biliyorum ki hem futbolcular hem teknik adam/lar
    Takımın başarması için ellerinden gelenin en iyisini yapıyorlar…
    ***
    Şu yağdanlık konusuna kısaca değinip bitiriyorum akşam yazımı…
    Her galibiyet sonrası TFF başkanının ve Bak’anın
    Kameralar önünde Cumhurbaşkanı’na bağlanıp,
    Futbolcularla görüştürmesi nedir Allah aşkına…
    ***
    İspanya kralı tribünde maç izliyordu…
    Açın bakın;
    Bir tek İspanyol TV bundan bahsetmiyor.,.
    Nedir bu kompleks
    Nedir bu yağcılık yalakalık?
    Hiç mi utanmazlar…

    İyi akşamlar..,

    Erdoğan Özgenç
    22.15

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir