İran’daki Modernite ve Milliyetçilik

İran’daki Modernite ve Milliyetçilik: Ne Oldu da el “il” Kavim Oldu! Kimliklerin Dönüşümü ve mücadeleler (Ve kaşkayıların bu duruma tepkisi)

İran olarak bilinen coğrafya, tarih boyunca birçok medeniyetin, imparatorluğun ve hükümetin doğum yeri ve mezarı olmuştur. Bu coğrafya, tarih boyunca farklı milletlerin ve kavimlerin yaşadığı bir yer olmuştur ve bu nedenle bu ülkedeki hükümetlerin çoğu eyalet-vilayet sistemiyle yönetilmiştir. Bu idari sistem, bu coğrafyada yaşayan insanların dil, kültür, adet ve gelenekleri konusunda bir tehlike hissetmemelerini sağlıyordu çünkü her eyalet veya vilayet halkı kendi kimlikleriyle yaşıyordu. Her ne kadar krallık sisteminin zayıflığı nedeniyle güç elde etmek veya toprak genişletmek için çatışmalar olabilse de, bu çatışmalar o zamanın dünya düzenine göre doğal görünüyordu.

İran olarak bilinen coğrafya, tarih boyunca birçok medeniyetin, imparatorluğun ve hükümetin doğum yeri ve mezarı olmuştur. Bu coğrafya, tarih boyunca farklı milletlerin ve kavimlerin yaşadığı bir yer olmuştur ve bu nedenle bu ülkedeki hükümetlerin çoğu eyalet-vilayet sistemiyle yönetilmiştir. Bu idari sistem, bu coğrafyada yaşayan insanların dil, kültür, adet ve gelenekleri konusunda bir tehlike hissetmemelerini sağlıyordu çünkü her eyalet veya vilayet halkı kendi kimlikleriyle yaşıyordu. Her ne kadar krallık sisteminin zayıflığı nedeniyle güç elde etmek veya toprak genişletmek için çatışmalar olabilse de, bu çatışmalar o zamanın dünya düzenine göre doğal görünüyordu. - Shah Abbas I and Vali Muhammad Khan iran turkleri

İran’daki bu yönetim sistemi, Kaçar Hanedanlığı’nın sonlarına kadar devam etti ancak Kaçar Hanedanlığı’nın sona ermesi ve Pehlevi Hanedanlığı’nın iktidara gelmesiyle her şey değişti. Dünya moderniteye doğru ilerliyordu fakat İran’ın yöneldiği modernite farklıydı. 19. ve 20. yüzyıllarda İran’a gelen devlet-millet, milliyetçilik, nasyonalizm, komünizm, sosyalizm gibi kavramlar ülkede birçok zorluğu beraberinde getirdi.

Bunların en önemlisi, İranlılar için ortak bir kimlik sağlaması gereken İran milliyetçiliği veya nasyonalizmi idi. Bu nasyonalizm, birçok diğer ülkede de şekillendi ancak İran’da diğer ülkelerden farklı olarak çoğunluk yerine azınlık temeline dayandı, o da ülkenin tarihine ve çeşitli etnik kökenlerine dikkat etmeksizin.

Bin yılı aşkın süredir eyalet-vilayet sistemiyle yönetilen bir ülkede, eyalet-vilayet sistemi kaldırıldı ve yerine ostan”kaç ilden oluşur” sistemi getirildi. Eyalet-vilayet sisteminin kaldırılmasıyla birlikte, *ellerin ve diğer milletlerin isimlerini kaldırma çabası da başladı ve artık “el” veya “millet” yerine “kavim” veya “kavim grupları” kelimelerinin kullanılması kararlaştırıldı. Peki, bunlar arasındaki fark nedir?

Kavim grup: «Kültürel, dilsel, tarihsel, ırksal veya coğrafi özellikler temelinde tanımlanan bireyler topluluğuna denir. Bir kavim üyeleri genellikle ortak bir kimlik ve aidiyet duygusuna sahiptir ve bu kimliği kültürel miras, gelenekler, görenekler ve ortak dil aracılığıyla korurlar. Bu gruplar kendilerini toplumun diğer gruplarından ayrı bir sosyal, kültürel veya hatta siyasi bir birim olarak görürler ve bu ortak özellikler sayesinde sosyal etkileşimlerinde özel ilişkiler kurarlar.»

El : «Daha büyük gruplara veya devlete karşı ortak çıkarlar ve menfaatler doğrultusunda bir araya gelen bireylerden oluşan siyasi bir birimdir ve baskı ve tehditlerden kaçınmak için bir mekanizma olarak oluşur. Bu siyasi sistem içsel ve belirgin bir liderliğe sahiptir ve ana amacı, eldaşlarına güvenlik ve bağımsızlık sağlamak ve bölgesel kaynaklardan yararlanmaktır. Bir ele üyelik, liderlere karşı kalıcı sadakat ve derin siyasi, sosyal ve kültürel bağlılık anlamına gelir. Ellerin, kendi toprakları, dilsel, etnik ve kültürel özelliklerine sahiptirler ve soy ağaçlarını korumaya önem verirler. Yaygın inanışın aksine, El olmak mutlaka göçebe yaşam ve hayvancılık anlamına gelmez ve birçok yerleşik birey de el kökenlidir.»

İran olarak bilinen coğrafya, tarih boyunca birçok medeniyetin, imparatorluğun ve hükümetin doğum yeri ve mezarı olmuştur. Bu coğrafya, tarih boyunca farklı milletlerin ve kavimlerin yaşadığı bir yer olmuştur ve bu nedenle bu ülkedeki hükümetlerin çoğu eyalet-vilayet sistemiyle yönetilmiştir. Bu idari sistem, bu coğrafyada yaşayan insanların dil, kültür, adet ve gelenekleri konusunda bir tehlike hissetmemelerini sağlıyordu çünkü her eyalet veya vilayet halkı kendi kimlikleriyle yaşıyordu. Her ne kadar krallık sisteminin zayıflığı nedeniyle güç elde etmek veya toprak genişletmek için çatışmalar olabilse de, bu çatışmalar o zamanın dünya düzenine göre doğal görünüyordu. - ataturk iransahiile

Pehlevi döneminde Kaşkayıların siyasi gücünü ortadan kaldırma çabası, baskı ve zulümle birlikte, Kaşkayıların diğerlerinden farklı bir kimliğe sahip olduklarını fark etmelerini ve kimliklerine ısrarla sahip çıkmalarını sağladı.

Gerçekte, İran’da şekillenen milliyetçilik ve milli kimlik adı altında şekillenen şey, asla bir milliyetçilik ve milli kimlik değildi, aksine kendini diğerlerine zorla kabul ettirmeye çalışan bir Fars ırkçılığıydı ve bu süreçte kültürel ve hatta insani soykırıma başvurdu. Kendisi azınlık olarak iktidarda olmasına rağmen, diğerlerine “milli azınlık veya etnik azınlıklar” adını verdi. Ancak Kaşkayılar bunu asla kabul etmedi çünkü Kaşkayılar hiçbir zaman bu milli azınlıklardan biri olmadı ve değildir. Kaşkayı toplumu, güç sahibi bir toplumdu ve bu sahte milliyetçilikle normal veya duygusal bir ilişkisi yoktu ve pehlevide yaratılan İran vatandaşlığından da özel bir yarar sağlamadı.
Kaşkayılarda Fars formu ve kılıfında olan bu milliyetçiliği milli olarak görmediler ve bir kültürel emperyalizm olarak gördüler.

Altay Qaşqayı / TURKİSHFORUM – ABDULLAH TÜRER YENER


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir