Dinciler, Hac olayına girdi ve yaptıkları işi ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Yetkili olmayan acenteler da devreye girince olanlar oldu.
İşin garip tarafı şu:
Yetkililer korsan hac organizasyonu yapanların ağına düşülmemesi için hacı adaylarını uyarıyor. Hacı adayları yapılan uyarılara uymuyor. Binlerce hacı adayı dolandırıldı, binlercesi ise turistik vize ile haça gönderildi.
Şu da var:
Mekke’de tüm alt yapı resmi/kayıtlı hacı sayısına göre planlanıyor. Klimalı çadırlar, otobüsler, yiyecek… Dolayısıyla ilave on binlerce insanın akın etmesinden dolayı kurayla ve resmi yollardan hacca giden insanlar mağdur ne yazık ki mağdur oldu.
Bu satırlar yazılırken onlarca hacının öldüğü ya kayıp olduğu açıklandı. Yahu bu kadar sorumsuzluk olur mu?
Hac ve umre organizasyonu yapma vasfı bulunan veya bulunmayan acentelerle ya da kaçak acentecilik faaliyeti yürüten kişi ve kurumlarca Mekke’ye götürülen binlerce kişinin Suudi Arabistan otoriteleri tarafından Mekke dışına çıkarıldığı, aynı yolu yürüyerek gelmeye çalışan çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği veya hastanelere kaldırıldığı, bazı insanlardan ise haber alınamadığı belirtiliyor.
Konuyla ilgili bilgi veren Bakanlıklar Arası Hac ve Umre Kurulunun TÜRSAB temsilcisi Diyaeddin Şahin, turistik vizeyle hacca giden Türk vatandaşlarının sayısının tam olarak bilinmediğini, 30, 40, 50 bin rakamlarının ortada dolaştığını söyledi. Şahin’in söyledikleri şöyle:
“Tam sayıyı biz de bilmiyoruz. Çünkü turistik vizeyle gittikleri için sadece hudutta kayıtları var. Diyanet veya yetkili seyahat acenteleri ile yasal yollardan hacca gidenlerin tüm kayıtları hem biz hem de Suudi hac otoriteleri tarafından tutuluyor. Dolayısıyla resmi yoldan hacca giden bir kişinin başına bir şey geldiğinde biz anında haberdar oluyoruz. Buna karşın kaçak yolla hacca gidenlerin kayıtları kimsede yok. Başlarına bir iş gelse onları götüren kişi ve kurumlar da devletle iletişim kuramıyor çünkü kendisi ve yaptığı iş kaçak.” ifadelerini kullandı.
Hac başlamadan önce hem Diyanetin hem kendilerinin hem de Suudi yetkililerin ‘turistik vizeyle hac yapılmasına izin verilmeyeceğine dair defalarca duyuru yapmalarına rağmen değişik ülkelerden on binlerce insanın turistik vizeyle Mekke’ye akın ettiğini kaydeden Şahin şu açıklamayı yaptı:
“Orada tüm alt yapı resmi/kayıtlı hacı sayısına göre planlanıyor. Klimalı çadırlar, otobüsler, yiyecek… Dolayısıyla ilave on binlerce insanın akın etmesinden dolayı kurayla ve resmi yollardan hacca giden insanlar mağdur oldu. Kimi çadır bulamadı, kimi yemek… Suudi otoriteleri de yasa dışı yoldan Mekke’ye hacca gelenleri sınır dışı etmedi ama otobüslerle Mekke’nin dışına çıkardı, Cidde’ye bıraktı. Dahası bu insanların Arafat’a çıkmasına da izin verdi.” şeklinde konuştu.
Yaşanan olayın sorumluluğunun turistik vize ile hacca gidenlerde ve kaçak hac organizasyonu yapan kişi ve kurumlarda olduğunu anlatan Şahin ölü ve kayıplara ilişkin ise şu bilgileri verdi:
Diyanet veya yetkili acenteler üzerinden resmi yollardan hacca giden Türk vatandaşlarının içinden bu yıl 24’ü hayatını kaybetti. Eskiden bu sayı daha fazlam olurdu ancak koşulların (klimalı otobüs, klimalı çadır) iyileştirilmesinden dolayı ölümler azaldı. Öte taraftan turistik vizeyle kaçak yoldan hacca gidenlerin içinden kaç kişinin hayatını kaybettiğini veya kaybolduğunu henüz bilmiyoruz. Dediğim gibi, çünkü bunların kayıtları yok. Şimdi hacdan dönüşler başladı. Her gün binlerce vatandaş Suudi Arabistan’dan ülkeye dönüş yapıyor. Dolayısıyla can kaybı veya kayıp kişi sayısı da kısa süre içinde netleşir.” dedi.
Şahin, hacıları turistik vizeyle Mekke’ye götüren acentelerin içinde ‘yetkili’ acente olup olmadığı şeklindeki sorulara ise “Mutlaka yetkili acentelerin içinden de bu şekilde götüren vardır ama yaygın olduğunu sanmıyorum. Bu şekilde en fazla hacı götürenler yetkisiz acenteler ve acente bile olmayan kişi ve kurumlar. Bu şekilde gidilmemesi, gidildiği taktirde bunun cezasının olduğunu söyleyip vatandaşları uyardık ama buna rağmen on binlerce insan bu yolu tercih etti.” yanıtını verdi.