Sevgili okurlarım! Çok ilginç ve düşündürücü değil mi? Nedir bu İslam dünyasının ve Müslümanların hoyratlığı? Düşünüp, araştırdıkça insanın kanı kuruyor. Bu saçmalık ve rezaletin açıklaması din adına, Kur’an adına Hz. Muhammed adına nasıl olacak? Aynı Kur’an’ı okuyanların, aynı peygambere inananların yaptıklarına bir bakalım mı?
İşid okuyor, kadın satıyor,
Sivaslı okuyor, adam yakıyor,
Taliban okuyor, kafa kesiyor,
Cübbeli okuyor, deve sidiği içiyor. Bodoslama, bademleme diyor,
El Nusra okuyor, kendini patlatıyor,
Fetöcü okuyor, bir de Kur’an Müslümanlığı çıkardılar diyor,
Boko-Haram okuyor, kadın taşlıyor,
Hasan Mezarcı okuyor, mehdi oluyor,
İranlılar okuyor, adam asıyor,
Suudiler namaz kılıyor, besmele çekerek Yemen’i bombalıyor,
Adnan hoca okuyor, kızlarla gulu gulu dansı yapıyor, kediciklere dolanıyor,
Tarikatlar, cemaatler okuyor, yurtlarındaki çocuklara tecavüz ediyor.
Bütün bunları neye dayanarak, nereyi kaynak göstererek yapıyorlar, akıl almıyor.
“Tarikatlar ve cemaatler, emperyalistlerin Türkiye’yi parçalamak için Anadolu’da oluşturdukları ileri karakollardır.” Diyen Kazım Karabekir paşa ne kadar haklı imiş.
Bizim verdiğimiz vergilerden nemalanarak; efendilerine hizmet ederler.
İslamiyet, ne yazık ve ne acı ki; İsrailiyata kurban edilmiş bir dindir.
Arı, duru, sevgiyi, kardeşliği esas alan İslam; Yahudi mitolojisi ile bir efsaneye dönüştürüldü.
Bu nedenle İslamcılık ve muhafazakâr dindarlık, siyasal İslamcılık mitolojik bir yaşam biçimidir.
Sünnet bile Yahudi geleneğidir Bütün Yahudiler sünnetlidir. İslam’ın olmazsa olmazı değildir.
O nedenle bu günkü İslam anlayışı bilimle, akılla, hoşgörü ile sorunludur.
Ne yapılmalı?
İslam yeniden ihya edilmeli. Akıl, Kur’an ve insan merkezli olmalı.
Saça, sakala, örtüye takıntılı değilim: bir karış sakal bırakıp kafaya takke ve türban takınca daha inançlı olduğunu sananlara sorarım:
Kılda, tüyde keramet olsa kimler evliya olurdu bir düşünün.
Arap, aptalı yolmanın yolunu bulmuş.
Üç taş beş dolar.
Adamlar yıllarca aynı taşı, on milyon kişiye satmışlar. Dedene bir sor bakalım eskiden de böyle mi imiş?
Üç Hac’cında üç şartı var. İhrama girmek, Arafat’ta vakfeye durmak, Kâbe’yi tavaf etmek!.
Bin dört yüz kaç senedir şeytan taşlıyoruz ne Şeytan öldü ne de biz akıllandık!.
Bütün dünya: “yapay zekâ” yüzünden gelecek endişesindeyken, biz ise ne utanç verici ki; “geri zekâ” yüzünden gelecekten endişe ediyoruz. Hiç kusura bakmayın, umutlanmayın da, bu milletin bir sıfatı da “Çarıklı erkânı harptir” Yeri gelince atını nallamasını da, itini bağlamasını da gayet iyi bilir.
Laik ve demokratik TÜRKİYE CUMHURİYETİ sonsuza dek yaşayacaktır. Ayağı çarıklıların kurduğu bu ülkeyi, kafası sarıklılara bırakmayacaktır.
Esen kalınız.