Türkiye’yi soyuyorlar…

Ekonomimiz iyi değil. Düzeleceğe de benzemiyor. Faiz-döviz sarmalı ile Türkiye işte böyle soyuluyor. Astronomik rakamlarla faiz ödüyoruz. Borçlarımızı borçla kapatmak mümkün mü? önümüzdeki 3 ay boyunca ciddi bir iç borçlanma stratejisi kullanacağız. Gittikçe batıyoruz. Borçlar bir şekilde ödenmesi gerekiyor. Yoksa soyulmaya devam edeceğiz.

Enflasyon ve pahalılıkla alındığı söylenen hiçbir önlem yerine oturmadı. Yüksek faiz, düşük kur politikası bize bir şey kazandırmadı. Hala bunda neden ısrar ediliyor bir anlam veremiyoruz?

Özellikle gıda alanında pahalılık devam ediyor. Bir alınan ürün bir daha aynı fiyata alınamıyor.

Enflasyonun söylenen rakamların çok üzerinde olduğunu da görüyoruz. “Enflasyon tek rakamlara inecek” sözlerine de inanamıyoruz. İşsizlik rakamlarının da büyümesi bir başka tehlike olarak karşımıza çıkıyor.

Görüşümüz şu:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de bu işin içinden çıkamayacak. Uygulanan ekonomik politikalar geçmişe dayalı ve iflas etmiş politikalar olarak karşımıza çıkıyor.

Malatya İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Hacıevliyagil ekonominin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi. Söylediği her cümlenin altını çizmemiz gerekiyor.

Hacıevliyagil Türkiye’nin yüksek kur- yüksek faiz sarmalında nasıl sömürüldüğünü anlattı. Söylediklerini iyi analiz ettiğimizde Türkiye’nin nasıl soyulduğunu açıkça görmüş oluruz:

“Sayın Mehmet Şimşek, aslına bakarsanız 2002 yılında Sayın Kemal Derviş’in uygulamış olduğu politikayı hatta 94 yılında Sayın Tansu Çiller’in uygulamış olduğu politikayı aynı şekilde uyguluyor.  Tıpkı 2002’de, 94’te ve daha önceki krizlerde olduğu gibi bu sıkılaştırma politikalarının maalesef aynı şekilde sonuçlanacağı kanaatindeyim. Ben biraz ağır olacak ama ben hakikaten bu noktada gidişatın iyi olmadığını düşünüyorum çünkü şöyle bir durum söz konusu; dışarıdakiler yüksek faiz, düşük kur politikası ile birlikte paralarını getirdikleri, bizde faize yatırdıkları ve bizdeki faizin parasıyla birlikte çok ciddi para kazandıkları sonradan da o kuru paralarını çekecekleri zaman da yükselterek yüksek kurdan alıp gittiklerini, düşük kurda ise Türk lirasını hemen dövize çevirip gittiklerini gördük. Bunu geçmişte daha değişik vesilelerle gördük ve bu yüksek faiz, düşük kur politikası bize bir şey kazandırmadı. Şu anda yüzde 50 gibi, yüzde 60- 65’i bulan var bu kadar büyük astronomik rakamlarla birlikte biz faiz ödüyoruz, kime ödüyoruz bunu bize toplu bir şekilde para getiren insanların paralarını borç olarak ödemek için alıyoruz ve hatta Hazine ve Maliye Bakanlığı bir açıklama yaptı. Buna göre önümüzdeki 3 ay boyunca ciddi bir iç borçlanma stratejisi kullanacak. İşte 373 milyar liralık iç borçlanma senedi 637. 3 milyar liralık da iç borçlanma gerçekleştirecek. Baktığınız zaman bu 3 aylık süreçte de borçlanma aynı şekilde devam edecek. Peki bu borçlanmanın bize geçmişte olduğu gibi faturası olmayacak mı? Biz bu borçları şu anda yüzde 50 –  60 faizle alıyoruz. Bunları nasıl geri ödeyeceğiz? Hatırlayın 128 milyar dolar rezervimiz de vardı fakat biz bunları değişik şekillerde heba ettik. O rezervler de aynı şekilde yarın öbür gün heba olacak. Niye? Çünkü bu borçların bir şekilde kapanması lazım. Bu büyüme rakamları maalesef ticaretin içine veya reel ekonominin içine girmiyor maalesef. Çarklar dönmüyor, döndürülemez öbür gün işsizlik oranları çok daha artacak, insanlar bu iş daha yeni yeni başladı. Gelirler çok düşmeye başladı. Enflasyon Mayıs ayında en büyük rekorunu kıracağını tahmin ediyoruz. Ancak bu da tutmadı. Tahmini yüzde 75 açıklamalarını beklemekteyiz. Bağımsız kuruluşlar enflasyonun çok çok daha yüksek olduğunu söylüyorlar. Dolayısıyla burada ciddi bir sorun var.”

Ekonomimiz iyi değil. Düzeleceğe de benzemiyor. Faiz-döviz sarmalı ile Türkiye işte böyle soyuluyor. Astronomik rakamlarla faiz ödüyoruz. Borçlarımızı borçla kapatmak mümkün mü? önümüzdeki 3 ay boyunca ciddi bir iç borçlanma stratejisi kullanacağız. Gittikçe batıyoruz. Borçlar bir şekilde ödenmesi gerekiyor. Yoksa soyulmaya devam edeceğiz. - turk lirasi para

Yorumlar

  1. Selen Atasoy avatarı
    Selen Atasoy

    Türkiyede İktisat ders olarak öğretiliyor. Fakat kimse uyğulamıyor, gerçek hayatta geçirilmiyor. İktisatın içinde olmayan hiç bir bilim dalı yok.Türkiyede
    Fiyatlar kontrol edilmiyor, sabah kilosu 10 lira olan bir malın akşam fiyatı 30 lira. Bu ne demek? Sabah hırsızlıkla kalkan, akşam hırsızlıkla yatmak demektir. İşte bütün ekonomik sistemi çökürten bu hırsızlık işidir. Herşeyin başı, dürüstlüktür ve dürüst ticaret anlayışı ile başlar. Yolcu hırsız, hancı hırsız sonumuz böyle olur. Türkiyede doğru bir bilanço bulursanız eğer bana bildirin. Devlet nerede?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir