İran First lady’sine Kınama

Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türklerinden İran First lady’sine Kınama Bildirisi

Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türk milli çalışmanları “Birleşmiş Milletler Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılması Komitesi”ne hitaben yayınladıkları bir bildiriyle İran Cumhurbaşkanının eşinin Venezüella’da bir televizyon kanalına verdiği röportajda Türklere karşı ırkçı ve nefret içeren ifadelerini kınadılar.

Cemile Alemülhüda bu televizyon kanalına yaptığı açıklamada Türkler ve Arapların İranlıların tarihi düşmanları ve işgalci unsurlar olduğunu ifade etmiştir. Bu da İran nüfusunun önemli bölümünü oluşturan Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türkleri arasında tepkiye yol açtı. Bunun üzerine yurt dışında yaşayan 87 Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türkü milli çalışmanı ve yurt içinde yaşayan 553 çalışman, ortak bir bildiriye imza atarak Cemile Alemülhüda’nın ırkçı ve nefret içeren açıklamalarını kınayarak uluslararası kurum ve kuruluşları İran’da devam eden sistematik Türk düşmanlığı konusunda duyarlı olmaya çağırdılar.

Güney Azerbaycan ve Kaşkay Türk milli çalışmanları tarafından imzalanan bu bildiri ayrıca Türk Devletleri Teşkilatı, Birleşmiş Milletler’in İran’daki İnsan Hakları Üzere Özel Temsilcisi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na ve Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’na da gönderilmiştir. Bildirinin tam metni şöyledir:

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

IRK AYRIMCILIĞININ ORTADAN KALDIRILMASI KOMİTESİ’NE

19.06.2023

Geçtiğimiz günlerde İran Cumhurbaşkanının eşi Cemile Alemülhüda’nın (Jamileh Alamolhoda) Venezüella’da bir televizyon kanalına verdiği röportajda kendi ülkesinde nüfusun önemli kısmını oluşturan Türklere ve Araplara yönelik ağır nefret içeren ırkçı ifadelerine şahit olduk. İran İslam Cumhuriyeti makamlarının ve onlara bağlı kurum ve kuruluşların sistematik bir şekilde etniklere yönelik ayrımcılık politikası izlediğini, nefret içeren söylemleri kullanmak ve teşvik etmek suretiyle Fars olmayan etnikleri aşağılamaya, dolayısıyla da yıllardır devam eden asimilasyon siyasetini daha hızlı bir şekilde uygulamaya çalıştığı bilinen bir gerçektir.

Bundan önce de devlet radyo-televizyon kurumunun hazırladığı toplumsal araştırma anketinde (1995) etnikler arasında ayrımcılığı güçlendirme; devlete ait İran gazetesinde yayınlanan bir karikatür ve onunla ilgili yazıda (2006) Türkleri ağır bir biçimde aşağılama; ardından yine devlet televizyon kanalında yayınlanan Fitile programında (2015) Türklere yönelik ağır nefret ve hakaret içeren söylemler kullanma; devletin resmi politikasının önemli bir göstergesi olan ders kitaplarında Fars olmayan etniklere, özellikle de Türklere ve Araplara yönelik aşağılayıcı ifadeler kullanıp yalan-yanlış bilgiler aşılama gibi yöntemlerden yararlanarak ırkçı siyasetlerin uygulandığı sınırsız örneklerle ortaya çıkmıştır.

Anlaşıldığı üzere, “Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Uluslararası Sözleşme”yi (BM 1965); “Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi”ni imzalayan İran, uluslararası camianın kabullendiği ve kendisinin de imzaladığı yükümlülüklere uymamakta; kendi iç hukukunda bile ırkçı ayrımcılığa ilişkin kanun maddelerini yürürlüğe sokmamakta; söz konusu ırkçı, ayrımcı ve nefret içeren eylemlere karşı her hangi bir yargı süreci başlatmaktan imtina etmekte ve her hangi bir cezai işlem uygulamamaktadır.

İran devletinin sistematik bir şekilde etniklere yönelik ayrımcı ve ırkçı politikalar uygulaması, etnikleri aşağılayıcı ve onlara karşı nefret içeren söylemleri kullanması ve teşvik etmesi, ders kitapları ve televizyon programlarında yine ırkçı ve ayrımcı söylemlere geniş yer vermesi, etniklerin, özellikle de Türklerin yaşadığı bölgelerde ekonomik ayrımcılığa yol verilerek, yeraltı ve yerüstü kaynakların adeta yağmalanarak, oradan elde edilen gelirin genellikle Farsların yaşadığı bölgelere aktarılması; bu sebepten de Türklerin yoğun olarak yaşadığı Azerbaycan ilinde işsizliğin yaygınlaştırılarak, sermaye ve beyin göçünün başka bölgelere kaydırılması gibi ırkçı-ayrımcı politikaların uluslararası camiada kabul gören ve İran’ın da imzalamış olduğu bildirgelere, insan hakları kurallarına ve insan kerametine aykırı olduğu açıkça ortadadır.

Biz bu mektubu imzalayanlar olarak İran devletinin uyguladığı sistematik ayrımcılık politikalarını, nefret içeren söylem ve eylemlerini şiddetle kınıyor, uluslararası kurum ve kuruluşlardan bu sürecin durdurulmasını, İran yetkililerine yaptırım uygulanmasını ve hızla devam eden asimilasyon sürecine engel olunmasını talep ediyoruz.

Bir grup Güney Azerbaycanlı ve Kaşkayı Türk milli çalışmanı tarafından/ TURKISHFORUM- ABDULLAH TÜRER YENER


Yazıları posta kutunda oku


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir