İRAN-İSRAİL ÇATIŞMASINDA TÜRKİYE’NİN ROLÜ: GÜNEY AZERBAYCAN TÜRKLERİNİ KORUMA VE BÖLGESEL İSTİKRARI SAĞLAMA
İran-İsrail çatışması ihtimali, Türkiye’nin bölgedeki jeopolitik konumunu etkilerken, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarları, bölgesel istikrar ve İran’da etnik kökeni Türk olan toplulukların (Güney Azerbaycan, Kaşkayi yurt, Türkmensehra Türkleri) haklarını koruma gibi faktörleri de göz önünde bulundurmalıyız.
Türkiye, çatışma durumunda tarafsız kalarak bölgedeki istikrarı sağlamak ve ulusal güvenliğini gözetmekle sorumludur. Ancak, Türkiye’nin aynı zamanda Türkiye ile sınır olan Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusunu koruma ve destekleme sorumluluğu da bulunmaktadır.
Bu çerçevede, Türkiye’nin diplomatik çabalarıyla bölgedeki tansiyonu düşürmeye ve Güney Azerbaycan Türklerinin haklarını savunmaya odaklanması önemlidir. Türkiye’nin, Güney Azerbaycan’daki Türk nüfusunu destekleyerek, etnik kökeni Türk olan toplulukların haklarını ve kültürel kimliklerini koruma çabalarını artırması önemlidir. Bu çabalar, Türkiye’nin bölgesel istikrarı sağlama çabalarıyla paralel olarak yürütülmelidir.
Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası alanda etkin bir rol oynayarak, bölgedeki çatışmalara kalıcı ve barışçıl çözümler bulma konusunda liderlik etmesi gerekebilir.
Türkiye’nin, İran-İsrail arasında çatışma durumlarında bölgesel tansiyonu düşürme ve bölge ülkeleri arasında diyalogu teşvik etme çabalarını artırması önemlidir. Bu sayede Türkiye, bölgedeki istikrarı sağlama ve Türk dünyasının birliğini güçlendirme yolunda önemli bir adım atmış olacaktır.
Unutmayalım ki İsrail, Filistin halkına zulmederken, İran rejimi de Fars olmayan milletlere ve özellikle Güney Azerbaycan Türkleri gibi büyük bir nüfusa baskı uygulamaktadır. Bu durumda Türkiye, Güney Azerbaycan’daki soydaşlarını korumayı ve bölgedeki Türk dünyasının birliğini sağlamayı düşünmelidir.
Ayrıca, İran’ı Müslüman bir ülke gibi görenlere de yazacağım birkaç cümle var:
İran rejimi, İslam ile ilgili olmayan bir ajandayı ortaya koyuyor. İran Farsçı rejiminin temel hedefleri, milletleri birbiriyle savaşa sürükleyerek ve onların parçalanmasından keyif almak. Örneğin, Azerbaycan Türkleri ile Ermenileri; Türkiye Türkleri ile Kürtleri; Filistin’de Arapları ile İsrail Yahudilerini savaş sürüklemek gibi.
İran’ın, Azerbaycan Cumhuriyeti veya İsrail ile savaşacak kapasitesi olmasına rağmen, böyle bir savaşa girmek istemiyorlar. Asıl endişeleri, İran içindeki Milletlerin özgürlük mücadelesi meseleleridir. İran’da yaşayan ve ezilen Fars olmayan milletler arasındaki mücadele, İran’ı en çok korkutan konular arasında yer almaktadır.
İran’ın İslam dünyası ile ilgisi olmadığı açıktır. Eğer öyle olsaydı, Karabağ Savaşı’nda Azerbaycan yerine Ermenistan’ı desteklemezlerdi. Uygur Müslüman Türklerine karşı Çin’in işlediği zulme sessiz kalmazlar, onlarla sıcak ilişkilere girmezlerdi. Benzer şekilde, Hindistan’daki Müslümanlara yapılan zulme sessiz kalmazlar ve Hindistan’la kardeşliklerini sürdürümezlerdi.
İran’ın, İslam dünyasıyla ilgisi olmadığı gibi, çatışma ve baskı politikalarıyla da dikkat çekmektedir. Türkiye’nin bu gerçekleri göz önünde bulundurarak bölgedeki rolünü belirlemesi, bölgesel istikrarın ve Türk dünyasının birliğinin sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır..
Gazeteci, Yazar Mesut HARAY/ TURKISHFORUM / ABDULLAH TÜRER YENER-
Yazıları posta kutunda oku