MUHACERET NE DEMEK?
Hüseyin Mümtaz
Sadece Muhacereti sorgulamakla bitmiyor iş; kaçınılmaz olarak “Muhacir’in kim, Ensar’ın kim olduğu” da geliyor akla.
Önce Prof. Akalın şöyle duyurdu Karabük’teki olayları…
“Magazine bayılan, magazinden beslenen medyamız Karabük’teki olayları, Afrikalı öğrencilerle yaşanan cinsel ilişkilerden kaynaklanan salgın hastalık tehlikesi olarak sundu.
O üniversitede öğrenim gören öğrencilerden aldığım bilgiye dayanarak söylüyorum. Böyle vahim bir durum yok, bir-iki münferit vaka olabilir. Yetkililer 2024 başından itibaren yabancı öğrencilerden sağlık raporu istediklerini belirtiyorlar. Bu bilgileri esas almak zorundayız. Ayrıca, Afrika’dan Arap ülkelerinden gelen öğrenciler arasındaki serbesti anlayışının, Avrupa’dan gelenlerde rastlayabileceğimiz ‘serbest aşk’ anlayışına göre pek çok kez daha az olduğu tahmin edilebilir. Dolayısı ile HİV vb. söylentilerini önemsemek doğru olmaz. Hatta bunların kötü niyetli olduğu, dahası yabancı öğrencileri rahatsız ettiği, öğrenciler arasında gerginlik yarattığı tahmin edilebilir.
Ne var ki bir sorun olduğu ortada. Nispeten küçük bir taşra kenti olan Karabük’ün nüfusunun 250 binler civarında olduğunu anlıyoruz. Buna karşılık Karabük Üniversitesindeki yabancı öğrenci sayısı YÖK verilerine göre 2022-2023 yılında 11,890’dır. Üniversitede öğrenim gören toplam öğrenci sayısı ise 46 bindir. (2022 Karabük Üniversitesi Faaliyet raporu). Kentin toplam nüfusunun yüzde 5’ine, tüm öğrenci sayısının % 20’sine yaklaşan bu öğrenci grubunun varlığının normal olmadığı ortadadır. Bu işleri kotaran eski rektör Refik Polat yabancı öğrenci sayısındaki bu büyüklüğü bir ticari başarı olarak sunuyor:
‘Uluslararası öğrenciler, formasyon, yaz okulu, gayrimenkul kiralarımdan kazanıyorum. Sadece yaz okulundan 4 milyon para kazandım.’ (TV mülakatı Kaynak: Tele 1) İnanılır gibi değil. İnsan bu kişinin rektör mü yoksa pazarda sebze satan bir satıcı mı olduğunu sorguluyor ister istemez.
Üstelik sırtından para kazanılan öğrencilerin çoğu Afrika’nın en yoksul ülkelerinden geliyor. Türkiye’de kişi başına düşen millî gelir 10 bin dolar iken, Afrika’da örneğin Çad’da kişi başına düşen millî gelir 2020’lerin başında sadece 600 dolar civarında”.
Burada topa Tolga Şahin giriyor;
“Yazımda belirtmiştim adeta ipini koparan geliyordu ülkeye öğrenci olmaya! Komorlar Birliği’nden gelen vardı, Sierra Leone’dan geleni vardı, Ruanda, Zambiya, Sudan, Togo… Birçok ülkeden akın akın Türkiye’ye okumaya geliyordu bilim sevdalıları!
Bunların 58 bin 213’ü ise Suriyeliydi!
Bir diğer dikkat çeken veri ise bu yabancı öğrencilerin 48’i ‘vatansız’ diye geçiyordu verilerde.
Öğrenciler dışında akademisyenlere baktığımızda da durum çok da farklı değildi!
Üsküdar Üniversitesi ve Fenerbahçe Üniversitesi’ndeki öğretim üyeleriyle örneklemiştim!
Fenerbahçe Üniversitesi yabancı diller bölümü akademik kadrosunda yer alan 25 öğretim üyesinin tam tamına 17’si yabancı uyrukluydu!
Bazı öğretim görevlilerinin lisans bölümleriyle ilgili bilgi bulunmamakla birlikte, Libya’da, Suriye’de, Hindistan’da, Irak’ta, İran’da ve Rusya’da eğitim aldıkları görülüyordu!
Üsküdar Üniversitesi’nde de 38 öğretim görevlisinin bulunduğu bölümde, tam 28 eğitmen yabancı uyrukluydu!
Hatta bir tanesi İran’ın ilk uzaktan eğitim üniversitesi olan Payam Noor Üniversitesi’nden mezundu aralarından biri!
Anlayacağınız yabancı öğrenci sorunu, okul bittikten sonrada istihdam sahasında yabancı uyruklu sorunu olarak devam ediyor!
Bir yanda Türkler maddi, manevi zorluklarla üniversite sınavına hazırlanıyor, üniversite okuyor, mezun oluyor ve iş bulamıyor, diğer tarafta elin yabancısı geliyor sıfır Türkçesiyle başarı bursu kazanıyor!
Sonrasında işi de ayarlanıyor!
Yabancı öğrenci sorununun birkaç platformda daha yazılması sonrası olay gündem oldu tabii!
Özellikle Yeniçağ’dan Ümit Karadağ’ın Karabük Üniversitesi’ndeki öğrencilerin itiraflarını paylaşması sonrası vatandaşlar Afrikalı yabancı öğrenci sorununa ilgi duydu!
Eeee ne de olsa seks satıyor ülkemizde, ne diyelim!
Afrikalı öğrencilerin gündeme gelmesi sonrası birkaç öğretim üyesiyle görüştüm!
Karabük’teki olay içinden çıkılamayacak kadar karmaşık olaylar silsilesi barındırıyor!
Diploma ticaretinden tutun da fuhuş, mafyalaşma ve uyuşturucuya kadar birbirinden vahim iddialar var ortada!
Akademik boyutuna baktığımızda ise yabancı öğrencilere dersler veren farklı üniversitelerden hocalar, durumun vahametini gözler önüne seren açıklamalar yaptı!
Hocaların anlattığına göre, bu öğrenciler Türkçe bilmiyor, İngilizce bilmiyor yani anlaşılabilecek ortak bir noktaları yok!
Hatta bir hoca, sınav kâğıdındaki soruları anlayamayan öğrenciler olduğunu belirtti!
Anlayacağınız geliyorlar amfideki yerini alıyor, boş boş hocaya bakıyor!
Bir hoca ise derse çoğu zaman gelmediklerini belirtirken gelenlerin ise başka şeylerle oyalandığına dikkat çekiyor, ders arasında ise çoğu dersi terk ediyor, bunlar da yoklama için gelen grup genelde derslerin 2.yarısında onları bulmak imkânsız!
Uyum sorunları bulunuyor, çoğu ise üniversiteye hiç uğramıyor!
Türkçe bilmeyen bu yabancılar, Türkçe sınavlarıyla burs alabiliyor ancak nasılsa?
Anlaşılan bu üniversite işi paravan edilmiş durumda yoksa bir insanın dilini bilmediği, ortak bir dil konuşamadığı ülkede öğrenci olarak kalmasının mantığı nedir?”
Sultan Uçar, “Gümbür Gümbür İstila” başlıklı yazısında diyor ki;
“Türkiye’de anaokulundan liseye, ilk ve orta dereceli okullarda kayıtlı yabancı öğrenci sayısı 790 bini Suriyeli olmak üzere 999 bine çıktı”.
Bitti mi?
Tabii iş burada bitmiyor, “Yavru Vatan”a da uzanıyor.
CTP’li vekiller skandal nitelikli bilgiler paylaşıyor.
CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli’yi dinleyelim;
İncirli, “Bir diğer olgunun, Kıbrıs’ın kuzeyindeki yükseköğrenim kurumu sayısı ile öğrenci sayısı olduğunu belirten İncirli, kurum sayısının 23 olduğunu, 22’sinin aktif öğrencisi olduğunu, 1’inin ise öğrencisi olmamasına karşın faaliyette olduğunu” ifade ediyor.
İncirli ayrıca, öğrenci sayısı konusunda komite çalışmalarında net sonuca varmanın mümkün olmadığını söyledi. Öğrenci sayısının peşinden çok fazla koştuklarını ancak net rakamlara ulaşamadıklarını belirten İncirli, rakamları şöyle açıkladı: “80 bin ila 110 bin arası öğrenci var. Bu öğrenciler; KKTC, TC ve uluslararası öğrencilerden oluşuyor. 84 bini aktif. Ancak Muhaceret Dairesi’ne göre, TC ve uluslararası öğrenci sayısı 61 bin 534 aktif, 3 bin 874’ü de pasif şeklinde. Bu rakamlarla ortaya, 75 bin ila 84 bin arası öğrenci rakamı çıkıyor. Yine Muhacerete göre nerede olduğu bilinmeyen öğrenci sayısı 4 bine yakın. Toplantıların bazılarında bu rakamın 10 bine kadar genişlediğini gördük. Öğrencilerin, üniversiteler arasında kontrolsüz ve kriter olmadan yatay geçiş yapmasının da bir başka olgu ve sorun olduğunu belirten İncirli, “Bu ülkede öğrencileri, kurumların birinden diğerine kritersiz şekilde yatay geçiş yapıyor. Bu neden önemli? Çünkü takip etmesi zorlanıyor” dedi. Son olarak “eğitim kurumları” konusundaki bulguları aktaran İncirli, “Yükseköğrenimden daha da karanlık görünmekteler. 39 eğitim kurumu var. Eğitim Bakanlığı bu kurumlara hem izin vermekte, hem de kontenjanlarını belirlemekte. 12 bin kontenjan oluşturulmuştur. Muhaceretten aldığımız bilgilere göre aktif öğrenci sayısı 4 bin 691’dir. Pasif öğrenci sayısı ise 5 bin 520. Yani yaratısı pasif öğrencidir ve nerede oldukları bilinmiyor. Bunlar yükseköğrenim değil, kurstur. Nerede olduğu bilinmeyen kursiyerler var” şeklinde konuştu.
Sizce “Muhaceret Dairesi” tek başına bu işin altından kalkabilir mi?
Becerebilir mi?
Tehlikenin farkında mısınız?
Ensar mı ev sahibi, muhacir mi?
Hiç olmazsa “KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ”ne sahip çıkalım!