Lider olmak kolay değildir. Hükümet yönetmek ise hiç kolay değildir. Bu zorluklar için bizde güzel bir deyiş vardır: “ergene hanım boşamak kolaydır.” Diye.
İyi Parti büyük umutlarla, MHP’nin dün eleştirdiği, ağır hakaretlerde bulunduğu Sn. Erdoğan ve AKP’ye (nedeni bilinmeyen bir sebeple) Kayıtsız ve şartsız desteğini içine sindiremeyen ülkücülerin kurduğu bir umut ve cesurlar partisi idi.
Sn. Akşener’in kuruluş aşamasında hangi zorlukları göğüslediğini unutmadık ve takdire şayandır. İyi Parti’yi çakallara yedirmedi, ayakta tuttu ve ülkenin üçüncü partisi konumuna getirdi.
Meral Hanım nerede yanlış yaptı ya da hangi siyasi oyunu göremedi?
Ülkücüler, “Vatanı karşılıksız sevenlerdir.”
Ülkücüler, “Sırtında kimseyi taşımayan, okuyan, eleştiren, araştıran” değerlerdir.
Ülkücüler, “Bakacağı yüze utanacağı sözü söylemeyen, sıkacağı ele kara sürmeyen” karakter sahipleridir.
Sn. Akşener kaprisine mi kapıldı bilinmez.
“Özü başımıza gireceğiz” dediği: %18 lere kadar çıkan İyi Parti oylarını 31 Mart seçiminde % 3’le kadar düşürmüştür. İstanbul’da % 8 olan oyu binde 8’e, Ankara’da % 12 olan oyu binde dokuza düşürmüştür.
Lider öngörüsü bu mudur?
Dün ablam dediğimiz insana, bu gün neden ve hangi gerekçe ile çamur atacaktık?
Ankara’da Sn. Yavaş’a hangi sloganla cephe alacaktık?
Ülkede hukuk sorunu, eğitim sorunu, irtica sorunu, mülteci sorunu, enflasyon sorunu, emekli sorunu, atanamayan öğretmen, doktor sorunu, pahalılık sorunu, gıdaya erişememe sorununun nedeni; “Ekonomi benim işim, ben ekonomistim, ekonominin sorumlusu benim” diyen bir sorunun oluşturduğu yüzlerce sorun varken; muhalefete muhalefet etmek; hangi siyasi düşüncenin, hangi öngörünün akıl kârı idi?
Kaldı ki, bugüne kadar hemen hemen her dediğini yapan Sn. Akşener’in, “biz özü başımıza gireceğiz ve sonuçları da benim meselem” dedikten sonra;
İstifa etmesi gerekmez mi idi.
Kurultay kararı alması bir başlangıç olabilir.
Ama kurultayda,” ısrarlara dayanamadım, delegeler ve il başkanları beni istiyor” gibi ucuz bahanelerin ardına sığınarak; yeniden aday olması, kendini değil büyük emeklerle ve umutlarla kurulan “İYİ PARTİ”nin de sonunu getirebilir.
AKP’nin ülkeye zararını ( ekonomistler ve siyasiler öyle diyor) gören İYİLER, Sn. Akşener’in öngörüsüne gereken sıcaklığı ve ilgiyi gösterirler mi?
Görünen köy kılavuz istemez.
31 Mart seçim sonucu ayna gibi ortada duruyor.
Yüzde on sekizleri zorlayan, siyasetin kilit partisi ve ülkücülerin umudu olan İyi Parti % 3’e düşmüştür. Böylece YRP’nin, Dem’in bile arkasına düşerek altıncı parti olmuştur.
İş birliği yapılsaydı, siyasetçilerin dediğine göre en 5 büyük şehir ve onlarca ilçe ve yüzlerce belde kazanılabilirmiş.
Sn. Akşener madem tabanı dinlemedi. Özü başına girdi ve İYİ PARTİ’yi altıncı yaptı, seçim hezimeti yaşattı, gereğini de yapmalı ve partiyi emin ellere bırakmalıdır.
Seksene merdiven dayamış, vatan sevdası yüzünden iktidar görmemiş bir ülkücünün görüşü ve feryadını dinleyiniz. ZP, İyi Parti, DP MHP’yi de alarak yeniden tek çatı altında örgütlenmeli, seçmenin vatan sevgisini iktidara taşımalıdırlar. Ülke parçalı bulutlu havayı sevmiyor.
MHP’li bir dostumun: “Bahçeli’nin tavrını bu millet sonunda anlayacak” dediğinde, iyi de ülkücüler ne olacak demiştim.
Ülkücüler, ülkücü görüş ve Türklük mutlaka iktidar olmalıdır.
Esen kalınız.
Bir yanıt yazın