Bir ülkede yurttaş olmanın anlamını ünlü aydınlanmacı J.J. Rousseau, şöyle tarif eder. “Biri ilk kez, bir toprak parçasını çitlerle çevirerek, ‘burası benim’ dediğinde, eğer birileri de cesaretle ortaya çıkıp o alçağa, ‘sus sahtekar!’ deyip karşı çıksaydı, sonra da arazinin etrafına dikilen çitleri söküp atsaydı, bugün bu halde olmazdık.”
Türkiye’de doğan bir insan gerçek bir Türk vatandaşı olduğunu ancak tesadüfen veya annesi babası Türk vatandaşı olduğu için bu ülkede doğmasından dolayı değil,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’sını okuduğu, anladığı, bildiği, kabul ettiği ve uyguladığı zaman gerçek vatandaştır.
Vatandaşı olduğu ülkenin Anayasa’sını bilen vatandaş asla kandırılamaz, çünkü hakkını ve görevini bilir.
Ve bir TC vatandaşı da, Anayasa’ya göre TC vatandaşı olmanın erdemini ve onurunu savunur ve yaşar. Hakkını hiç bir kişi ve otoriteye yedirtmez.
Bugünkü TC’nin sorunun en büyük nedenlerinden biride, TC’de ki vatandaşın, kendisinin mensup olarak bağlı olduğu TC Anayasasını içerik olarak bilmemesi ve içselleştirmemesidir.
Eğer vatandaş, TC Anayasasını gerçekten her anlamda bilseydi, bugünkü mevcut iktidar ve türevleri asla Türk Milleti ve Devleti’nin başına bela olmazdı.
Asla iktidar değil muhalefet bile olamazdı.
Sefa Yürükel
Bir yanıt yazın