“Siz siz olun şiirsiz kalmayın”
İlkokulda karamela şekerine sarılı kağıt ambalaj içerisinde yazılı “mani” lerin bana şiiri sevdirdiğine inanıyorum. Bir şiir dört satırda kısa bir öykü tadı verebilir. Bir türkü, bir yöresel ezgi şiir kıvamına getirilmeden sunumu zordur. Ozanların yöresel türküler ile atışması şiirsel olarak ifade edilir. Karamsarlığa kapılan insanlara şarkılarla, türkülere umut ve çoşku vermek mani ve şiirle sunula gelmiştir. Şair; otoriteye veya sosyal hayata aykırı gördüğü önemli olduğunu düşündüğü anafikri aşk, sevgi, ayrılık, acı ve siyasi hiciv gibi kendine ve çevreye muhalif konuları şiirde kısaca işleyen bir edebiyatçıdır. Şiir, bir roman gibi dağ evine çekilip yazmayı gerektirmez. Roman ve diğer öykü gibi yazınsal türlerden farklı olarak şiirde; çağrışım, hayal gücü, sezgi, duyular, duygular gibi öğeler önemli bir yer tutar. Şiir, noktalama işaretlerine gerek duymadığı gibi, ressamın tualine yansıttığı resmin çerçevesiz bir anlatımı bir sunumudur. Şair, iman ve itaat eden değil, itiraz edendir. Şiiri muhalif olmadan yazması nitelenmesi şairin, itaat eden çabuk kabul eden birisi olduğu kanaatini uyandırır.
*Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla!(şiir)
Fahriye abla sen ne güzel komşumuzdun (düz yazı)
*Fena halde Leman (şiir)dir. Ama gel “fena halde Leman’ı düz yazı olarak anlamını ifade etmeye kalktımızda, ortaya kişiye göre değişen uzun bir yazı çıkacaktır.
Bu iki ifadede hayal gücü anlamı daha vurgulu olanın adı şiirdir. Şiir, bir deniz kenarında güneş batışını, bir kahvehanede ayağınıza dolaşan kediyi hoş satırlarla anlatmaktır. Bir kaç satırla çok şey söyler şiir.Anlatım daha kapalı, söyleyiş daha müzikal ve etkili, duygular daha güçlü ve algılar daha ön plandadır. Edebiyat sanatçısı yazar Suut Kemal Yetkin, “yürüyüş ile raks (dans) arasındaki farkı, düzyazı ile şiir arasındaki farka benzetir.” Ahmet Haşim şiiri, “Şiir, bir hikâye değil, sessiz bir şarkıdır” diye tanımlar. Şiiri diğer türlerden ayıran en önemli fark, gerçeği hayal gücü ile anlatması ve her okuyanda farklı bir etki, izlenim, çağrışım yaratmasıdır. “Güneş batıyor” cümlesini okuyan her kişi aynı şekilde algılarken, “gün çingeneler gibi göçebeydi ufukta” (Cahit Sıtkı Tarancı) dizesinin her okuyanda ve duyanda farklı bir etki yaratması hayal gücünü gösterir. Şiir gerçek kadar kurgusal hayal gücünüzün açıklanması da olabilir.
Artık çocuk genç, orta yaşlı hatta 70 yaşına gelmişler bile bilgisayar kullanmaya başladığından bu tarafa, internet sanal ortamında öykü ve şiir yazanlar çoğaldı. O tuğla kalınlığında kitapları okumaktan sıkılanlar için “Nouvella” denilen öyküden biraz uzun ama romandan oldukça kısa öyküye yönelen yeni akım yazarlar ortaya çıktı. Uzun mektup yazım romantizm’i kalmadı. Mürekkep kullanarak yazdığın mektubu zarfa koy PTT ye git postala mektubun konusu adrese varıncaya kadar uçup gitsin.“Yaz şiiri SMS ile gönder”artık gündemde. İki sevgili birbiri ile yüzleşip yüz yüze sen şunu söyledin ben bunu dedim dediğe girmeden, aynı cafe de ayrı masalarda oturup “chat” leşir oldular. İnsanlar artık söylemek istediklerini kısa ve pratik ifadelere dökmekteler.İnsanı insan yapan değerlerin yitirildiği, düzenin insanı biçimlendirdiği, kendimize ait olduğunu sandığımız şeylerin aslında düzene ait olduğu zamanımızda, şiir yerini korumaktadır.
Bırak, şiire dursun yüreğin
inan en saf sestir şiirin sesi
bazen sevdanın türküsü olur
bazen yaşamın ta kendisi
Siz siz olun şiirsiz kalmayın.
Erdil Ünsal
Bir yanıt yazın